1
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1047
Okunma

Ben seni bir uçurumun başında
Tam uç noktasında yitirdim;
Bir kuş gibi uçtun gittin sevgili
O günden beri işte hep
O uçurumun başında dikilirim
Yalnız aşkın ayakta tutar beni
Kök saldın yalnızlığıma
Sen büyüdükçe ben güçlendim
Yalnızlığın kasırgasında
Estikçe sevdan, bastıkça hasretin
Daha çok direnmeyi öğrendim
Baharda nadide pembe
Uçurum çiçekleri açar
Uğuldaşır dallarım karşı yamacına
Yaprağım diken diken
Sevdim seni gonca gül iken...
Ah bu gönül türkülerim de olmasa
Hiç dayanamazdım acına,
Bak sen gücüne aşkının
Uçurumdaki yalnızlık ağacına..
Şaban AKTAŞ
17.03.2017 - 21.42
AYRI AYRI
Doğsa idik aynı yılda, yürür idik aynı yolda
Böyle bir şans yoktu baştan, sen ayrı ben ayrı yolda
Gözlerim ardında kaldı, gönül gül derdinde kaldı
Hasret türküleri çaldı, sen ayrı ben ayrı telde
Dertsiz başa dertler açtık, çaresizce uzaklaştık
Acılara kucak açtık, sen ayrı ben ayrı kolda
Şu dağların ardı Muğla, seven yalnız kaldı burda,
Hasret bulutu yağmurda, sen ayrı ben ayrı y/elde
Akşam güneşi batıyor, ateşi kâlbi yakıyor
Dalda bir bülbül şakıyor, sen ayrı ben ayrı dalda
Kuş dilinden kelâm olsun, esen yelden selam olsun
Nazlı yâr halim ne bilsin ayrı ayrı gurbetelde
Şaban Aktaş
17.03.2017 - 19.17
H/ARAMİLER
Ne nedir nasıl bilmeden
Çıbandır nasır demeden
Kaçıncı asır görmeden
Bir kör karayılan gider
Sağı solu ardı önü
Belli değil var mı yönü
Soysuzun gâvurun dölü
Bir kör döğüş, yalan gider
Sandık ki Kabe yönünde
Kaldık Kerbela çölünde
Kırk devenin en önünde
Ne palan ne kolan gider
Az çekmedik cehaletten
Karanlıkla sefaletten
Usandık bu rezaletten
Soygun vurgun talan gider
Aktaş özün Hak’ka hayran
Eğri büğrü dönmez devran
H/aramice vurgun talan
Var ömrünü yalan eder
Şaban AKTAŞ
19.03.2017 - 09.07
ELİN YAĞ İLE BALDA MI?!
Elin yağ ile balda mı
Bense yalnız kaldım dalda
Dönülmez gurbetelde mi
Gece gündüz gözüm yolda
Dönerim dedin de uçtun
Yaban ellere mi göçtün
Dönmedin çok dertler açtın
Aklım sende gözüm yolda
Gözyaşım gözünden aşkın
Gönül yalnız sana düşkün
Dönülmez yollara düştün
Hasret ince uzun yolda
Gelir günler aylar geçer
İlkyaz göçmen kuşlar uçar
Türlü türlü çiçek açar
Benim gönlüm gözüm gülde
Şaban AKTAŞ
18.03.2017
İNADINA AŞKLA!
her şeye rağmen inadına aşkla
yaşamak güzel;
aşk özgürlük, aşk devrim
öĺüm olsa da sonunda
solumun yolundan giderdim...
Şaban AKTAŞ
18.03.2017 - 13.59
AKIL KUTUSU
Her kahvaltı sonrası
Unutursam söyler eşim
"Çaydanlığın altını söndür!"
Gereksiz ise ampül
"Işığı kapat!" der hemen
Ben görmesem o görür
Çarkı böyle döndürür...
Eşim benim
Tertip, düzen tutum
Yedek beynim, akıl kutum...
Yoksa kolay dönmüyor
Bir aile bütçesi;
Sıra devlete millete gelince
Acaba ne demeli
Onlarca makam arabası;
Ne bu israf; el insaf,
Kimlerce karşılanır bedeli?!
Şaban Aktaş
18.03.2017
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
T/İRANLIĞA HAYIR
Şehitlerin ruhu için, doğ diyelim aydınlığa
Anaların ahı için, dur diyelim karanlığa
Milletçe elele kurduk bu şanlı cumhuriyeti
Susturup tüm hainleri, dur diyelim t/iranlığa!
Şaban Aktaş
18.03.2017 - 15.02
YAKLAŞAN KIYAMET
Kafam sele sepet gibi
İçi karaüzüm dolu
Sağa sola sallanıyorum
Sendeliyor ayaklarım
Düş düşünce darmadağın
Her an bir deprem olabilir
Fakat artık
Dünya göçse umrumda değil
Pezevengin oğlu
Her şeyi ne hale koydu?!
Kayboldu iştahım
Unuttum öğünlerimi
Ölü müyüm
Diri miyim belli değil!
İdamdan sözediyor iblis
Önce beni as ulan
Ateş olsan
Cürümün kadar yer yakarsın
Yeter artık kes ulan;
Sen kimsin; altın üstün iblis!..
Bindik bir aĺâmete
Gidiyoruz kıyamete
Allah sonumuzu hayır etsin
Hepimizin!
Eğer bir gün bu adam
Kaçıp gitmezse apar topar
Görürüz daha; deprem de ne
Ne kızılca kıyametler kopar?!
Şaban AKTAŞ
18.03.2017
HAYIRLI HABER
Aç bakalım şu TV’u
Bakalım ne haber verir
Belki soysuzun dölü
Vadesiz geberiverir!
Şaban AKTAŞ
18.03.2017
BOKSAĞAN KUŞU
Bir kara karga, saksağan;
Boksağan kuşu kondu tepemize
Gece gündüz demeden
Sıçıp duruyor her yerimize!..
Şaban Aktaş
28.03.2017
BOKTAN ADAM
Bu adam nasıl bir adam;
Göt gibi surat, göt gibi ağız
Boktan nasıl kurtulacağız?!
Şaban Aktaş
18.03.2017 ’ 12.34
ÖVÜNEN SENSİN!
Taht ile sarayın yalnız göz boyar
Şunu yaptım diye övünen sensin
El seni maşayla ateşe koyar
Tozuyla kiriyle dövülen sensin
Ne Allah’tan ne de kuldan korkun yok
Açgözlüsün, para malın mülkün çok
Taşta açan çiçek kadar hükmün yok
Yaban ellerinde sövülen sensin
Servetin elmastan taştan ne yazar
Sıfatın şah sultan başkan ne yazar
Kefenin cebi yok taştan bir mezar
Hakkın huzurunda dövünen sensin
Toprağa girince giydiğin kefen
Senin atlas olsun benimki keten
Var mı hakkın sana hiç helâl eden
Kul hakkı yiyip de gömülen sensin
Aşık Aktaş seni bir soyan mı var
Paran yok adamdan bir sayan mı var
Cübbeler giydin bir madalyan mı var
Hak diye çırpınıp dövünen sensin...
Şaban AKTAŞ
17.03.2017
AŞKIN BENDE TÜM SIRLARA KADEMDİR
Saklı kaldı derinliklerinde zamanın
Ateş ile su, toz ile duman
Gül ve külden ibaret
O büyük aşkın kaosunda
En yakıcı ve yıkıcı anıları;
Gözlerin hâlâ düşte
En derin güzellik uykusunda...
Hayâllerimdi ince uzun
Akıp giden bir nehir, dolanı dolanı
Kıvrıla kıvrıla bir su yılanı gibi
Uzadıkça uzay/an;
Okyanus diplerinden
Gece diplerinde Hesperidlerin
Elma bahçelerine girer çıkardı...
Gecenin sınırlarını geçtim
Alacakaranlıktan tanyerine
Kan ağlayan bülbül ile uçtum
Demet demet kaç seherde
Tan kızılı gülleri
Ufkunda doğan güneşin
Altın ışıklarıyla
Kaş, kirpik, gözlerinden seçtim...
Ay ve gül yüzlü
Güneş gözlü sevgili
Yüzlerce nehir var yeryüzünde
Binlerce dere
Hangi filozoftu o;
Bir insan aynı nehirde
Yıkanamaz dese de iki kere
Söyle şimdi akan gözümden
Bakışın aynı bakış
Yakışın aynı yakış
Akışım aynı akış
Gözler senin gözün değil mi?!
Aşk, tüm kuralların yıkıldığı yerde başlar;
Senin yüreğime ektiğin
Aşkın önünde yıkılıp
Diz çöküşüdür duyguların düşüncenin
Aklın, bilimin; felsefenin
Metafiziğin, diyalektiğin...
Bülbül güle dil döktü kaç seherde
Güneş doğdu
Efil efil dallarda
Gümüş rengi yaprak yaprak
Salınan servilerde geçtim kuşluk vaktini
Çifte kumrular, güvercinler
Üveyikler ve serçelerin yüreklerinde...
Ey sevgili
Hiç aklındandan geçti mi
Bilmem hiç farkettin mi
Yükseldikçe, tam öğleyin
Güneş tepene çıkar
Gölgenin kaybolduğu an
Sana aşık olduğum
Gözgöze geldiğimiz an işte o andır
Beynimde güneş, yüreğim tandır...
Nerelerden nerelere
Çaydan geçtik, sudan içtik
Nehirlere derelerden geldik
Aşk bildik; cehennemi
Ateşte ketenperelere geldik...
Ey sevgili biricik esin perim
Nergis saçlım, gül kokulum
Oturduk seninle başbaşa
Ne hayâller kurduk;
Unutma beni
Seni sakladığım gibi
Yüreğinde sakla;
Şimdi gölgelerin uzadığı demdir
Gün batarken gece başlar;
Künü tünleyen, tünü künleyen
Yarımı bütünleyensin
Aşkın bende her sırra kademdir...
Şaban AKTAŞ
17. 03.2017 - 11.37
MARTILARIN TELAŞI
Telaşla uçuyor martılar;
Yuvalarına dönüyor
Göllerden kanat açtılar
Sahile doğru iniyor
Telaşlı yaşam kavgası
Bir lokma balık sevdası
Denizde balık kalmadı
Açgözlülük baş belası
Şaban AKTAŞ
16.03.2017