1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
839
Okunma
ağır bir sansür vardı gözlerinde herkesin
katrani çizelgesi ağarmıştı kutup çizgileri gibi hayatın
ve hayata dair her şeyin
sen uzaklarda, asfaltlarda yağmur arardın
kesik at başları kanarken truva’da
kan değil, kin akardı yüreğinde izbelerin
ay takvimlerinde süregelirdi hayatın atlısı
atlas ozonu delip uzaya yükselmişti ve isa kalenderdi.
sen uzaklarda, topraklarda kokardın
ara verilmemiş bir ölüm yığınla gelirdi ayağımıza
nikotin yüklü bulutlar ağırlaşırdı tavanımızda
susuzduk
ve kıpkızıl bir ırmağı bölüştük kıyasıya
oysa bilmezlerdi bozkırdık, çöldük
kimi vahalarımıza davet ettiysek cüretkar
susuzluğumuzu büyüttük.
ağır bir sansür vardı gözlerinde herkesin. kırkikindi yağmurları birer son mucizeydi bilirdik. netameli kavşaklarda birbirimize tur bindirdik. kırmızı ve taunus iyi birer bileşimdi kesin.
saçlarını alanya’da denize indirirdi yunanlı bir bakire. kıbrıs açıklarında lodosların leşleri kokardı. ve toroslar olmayaydı bozkırda açardı limonlar. bu herkesin bildiği tuhaf bir yanlıştı. sen uzaklarda, denizlerde karalara kaçardın. musa’nın asası kambriyen bir yılana dönüşürken, sakalından dar ağacına asardım yeşil aztekleri. ve bakireler tene susamıştı. ay toprak, güneş alevdi. karaşın omuzlarınla sevişirken ben, sen uzaklardaydın. gözlerin sansürlenmişti.
5.0
100% (3)