0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
446
Okunma

Demek ki...
Adam tanıdık biriydi
Hiç sual etmeden sarıldı, özlemiştim dedi
Hayli zamandır görüşemediğimizi söyledi, çocukları sual eyledi
Bir kez daha muhabbetle sarılmak isteyince şaşkınlığım daha çok ilerledi
Yanımda arkadaşlar vardı, gözlerime bakıyorlardı, çünkü sessiz kalmıştım, çaresiz bir durumdaydım belliydi
Bir müddet sonra müsaade istedi ve yine muhabetle sarılarak mutlaka ziyarete bekliyorum, ne zamandır merak ediyordum diyerek gitti
Ben hala bu arkadaşı tanıyamamam, en azından hatırlayamam adına çok üzülmüştüm ve bir o kadar yaşlılığıma vererek içerlemiştim, bu bizzat benim hakikatimdi
Öfkenin...
Hışmına uğramıştım
Anlayamadığım için şaşkındım
Nasıl bir hırsla, hınçla karşılaştığımı anladım
Sarf ettiği her sözde itham, hüküm, infaz vardı dayanamadım
Nasıl bir ruh halidir veya kalptir ve dahi zihniyettir sualleri içimde sakladım
Kim neden olmuştu, benim bilmeden veya ihmal etmek, sürekli meşgulüm demem miydi, karşısında duramadım
Düşünüyorum...
Nasıl beni anlamaz diyorum
Sualleri sıralıyorum, içimden gelenleri saklamıyorum
Sonra kendi kendime konuşmaya başlıyor ve huzur için aranıyorum
Benim meramı mı anlamadığını zannettiğim kişiyi, gerçekten ben onu anlıyor muyum
Neden beni anlamak zorunda bırakıyordum, derdimi ne kadar ve hangi ruh haliyle anlatmaya çalışıyor, bilmiyordum
Tınılar...
Alıp götürüyor
Ufkun ıssız rıhtımlarına
Gözler ummana dalıyor, suya neler yazıyor
Dalgalar ne kadar nezih anlatıyor, bir damla su iken tufanı hatırlatıyor
Nuh peygamber ne kadar uğraşmıştı, en yakınları onu yalnız bırakmıştı, akıl kararır, hissiyat kuşatır, zan hükmediyorsa
Mustafa Cilasun
5.0
100% (1)