7
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
984
Okunma
Ayaklarına kapandï zamansız yağan kar, toprağın.
Sımsıkı kilitledi göğsünü:
Yüzünde yanakları, elleri üşüdü düştü iki yana kolları sevincin
Vurgunum ben sana:
Yıldızsız geceler, karanlık ay kapanmış göğün kapısı perdeler
Sevmek bir garip bir garip düştü ayrılıklar
Kırma;
Başucumda bir bardak su yatağımın yanında duran komodinin üstünde
Vozadaki çiçekler solmaya yüz tutmuş
Ayaklarına kapandï zamansız yağan kar, kırların..
Kuru üzüm gözlü hüzünler
kurulmuş gözbebeklerine akşamın
kaybolan yıllarını soruyor
eski minder o eski sedirler gibi kurulu ahşap pencere önüne
penceresi tül tahta panjur
mutluluk sunuyor radyodan gelen incer ses
sokaktan simitçi geçiyor
sepetini ipin ucunda sal pencereden
ah çiçekler solmuş saksıda
yıldızlar parlıyor ayaydın sokaklar
karanlığı toplayıp götürsün
koyup bir torpaya gözaltı torbaları
nerde akşam orda sabah
her şey bildik eski tas eski hamam
fısıldayıp duran yıllar kanlı bıçaklı çatışmada
eskiyle yeni
nereye kadar ne kadar sürecek
hangi kapıdan geçecek hancı
kentin ortasından geçen tramvay
köprünün altından akan su
açık duruyor iki lafın ucu
bir sağa bir sola çekiyorlar
parazitlendi radyoda ki ince ses
karıştı kafalarda bütün dalgalar..
oysa ki;
bir yol vardır önünde,
ya yürürsün, ya koşarsın
yada vazgeçersin
ve her yol ankara:
dışarda gece
bir yalana inanmak ne kolaydır
Zamansız yağdı ömre kar, kısa yaşandı baharlar
Ayaklarına kapandı zamansız yağdı saçlarına kar,
Kısa sürdü ömürde ilkbaharlar, ve ilk yazlar...
Geçti:
Nurten Ak Aygen
03/02/2017
5.0
100% (27)