2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1447
Okunma

Umudun köyüne çarıkla girdim
Dibek taşına yüreğimi koydular
Bi/lal öldü deyi sesimi kuşlara verdim
Kusurdan sayıp gözlerimi oydular !
Sen Azize
Sen mızrap sesine
Sözü kesilen türküsün
Ne kötüdür insanın içine yığılıp kalması
Şimdi anladın beni değil mi ?
Ah Azize
Söyle
Senin olanı nasıl sevmem
Saçlarını düşleyince
İpek yoluna giden kervanlar gibiyim
Bir bakışına
Bin acem mülkü feda olsun
Yüreğimin aşk makamı
Köprücük kemiğinden öpsün yağmur kuşları
Ki
Sen
Hep bin yıllık kadim aşklarda çıkıyorsun karşıma
Heybende Mine çiçeği
Adım yazıyordu gözlerinin karasında
İşittim
Çamurlu suda ruhunu yıkayanların
Kırık kanatları tamir ediyormuşsun kaf dağında
Ey mir-i kelam
Ey kalbimin mührü
Ne zaman dokunsam aynadaki suretine
Elim ayağım peri simi
Dem tuttu geceyi
Yıldızlar semah döner
Lehçesi kayıp zamanlardan gelmekteyim
Yorgun düştüm seni aramaktan
İnsan sevdiğini sır’lamaz mı Azize
Ki
Ben hep sana inandım
Yağmur söyledim
Çöl içtim
Beni neden hep kusura saydın Azize
Bana nasıl kıydın
Beni anlama Azize
Ateş ve suya and olsun ki
Artık kalbim yok benim
Ey suyun kızı
Başkasına emanet edilen rüya bitermiş
Bildim ve itaat ettim
Azize hep şüphe imiş kalbi olana gitmezmiş !
Nasılsa kapı önü çiçeğidir Fesleğen
Ölürken çiçeklenirmiş !
/ MineKuş /
5.0
100% (10)