3
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
2206
Okunma

Bîkarar aklımın kuzgun rutûbetli dehlizlerini
İmbat yüklü kanatlarıyla kanatan
Adın dillerine paslı pelesenk
Hakuranları vuruyorum şakaklarından
Harf harf
Kim’liğimin makberi parmakuçlarımla
Sen ey
Bir bir devrilirken putları inançlarımın
Cûz cûz dimağıma çar’mıhlanan ayet-i aşk
Parmakizini gezdirerek sağdan sola
Hatmet
Kuru kumul bir çöl coğrafyasında
Sûretime nakşolunan
Hakkolunan yaz(gı)yı
Taht-ı Belkıs’a nâm Zembilci Süleyman
Kurtlanmış âsâya yaslı Süleyman’a râm ins-û can
Hüdhüd’ün kanatlarından
Nâmeyle muştulanan insicâm
Ne derûnî
Ne lâl
Ne sübût-u sükût bir hâldir bu Râbb
Mukaddes bir kitabın en uzun sûresine dökülüyor sanki
O hâyâlı endâmıyla
Zinnûreyn mühürlü serencâm
Sen ey
Dilinde bileğilediği çift ağızlı y’ağız kelâmlarla
İtikâtsiz tarikâtsız verilmiş bir emânla
Sükûtumun bendeliğinin boynunu vuran
Âlimi z’âlim belleyen zallâm
Hallaçla etimi
Tokaçla kemiğimi
Senden gayrısına namzed
Yek sevda lâfzıyla
Bozarsam orucunu dilimin