Ey sine-i püryanım gecenin feri misin
Vuslata kucak açan vaktin seheri misin

Sol yanımda göveren diken misin gül müsün
Billur akan bir ırmak yoksa durgun göl müsün
Kurak mı çorak mısın vaha mısın çöl müsün
Hangi sevdaya dehliz hangi mecraya yolsun
Yaprağımı okşayan hangi rüzgara elsin
Ey sine-i püryanım kara mısın ak mısın
Gecenin zincirini kıracak şafak mısın

Neleri doldurmuşuz bilmem ki şu heybeye
Harcamışız belki de ömrümüzü haybeye
Kışla saf da tutmuşuz yetişip de şeybeye
Hangi gönül ülküsü hangi göğün yıldızı
Durup soluklanmaya hangi yokuşun düzü
Ey sine-i püryanım dünyaya durak mısın
Hakk’ın ali hatrına yol alan burak mısın

Katmer katmer çiçeğe durmuş görürüm özün
Bala namzet misali bal damlatıyor sözün
Bilmem ki neden hala yokuşa vurur düzün
Hangi amber kokusu hangi çiçeğin balı
Toprağıma kök salan hangi yemişin dalı
Ey sine-i püryanım ağulu bir aş mısın
Ebede sürgün veren ihlaslı bir baş mısın

Ya coşar dillenirsin ya garip bir naçarsın
Kah hüzünle yoğrulur kuytulara kaçarsın
Ne geceye karışır ne güneşle açarsın
Hangi iklim dokusu hangi deryanın salı
Nerden geliyor aslın özün kime sevdalı
Söyle sine-i derdim bir garip veli misin
Otağıma kurulan yoksa bir deli misin