5
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2107
Okunma

Çiğköfte bu; bakmaz ki, senin kara kaşına
Bilenler gibi bir de geçmiş leğen başına
İlk andan itibaren, kovalarca su aldı
Benzetti şu köfteyi, telli bulgur aşına
Kattı içine bin bir çeşit baharat, otu
Hani nerede bunun, acı Urfa isotu?
Her şey geleneklere, uygun olmalı dedik
Şalvar durur iken o, giymiş daracık kotu!
Yoğurmak kolay değil, ister büyük ustalık
Acı isot koymazsan, yapar türlü hastalık
Dedik de anlamadı, bildiğini okudu
Bu manada ha hıyar, ha olmuş salatalık!
Kot pantolon üstüne, giymiş acem yeleği
Üç gündür uğraşıyor; vallah şaştı feleği
Böyle mi olacaktı? Neler yaptı, ya Rabbi!
Haram etti, mahvetti; şu güzelim yemeği
Bu gidişle ustamız (!) bir hayli yorulacak
Bir inat için şimdi; bak, dokuz doğuracak
Herkesin harcı değil, yapabilmek her işi
Yok muydu, bir Urfalı; kolayca yoğuracak?
Üç gündür yoğuruyor, ne hikmetse (!) bitmedi
On koldan destek aldı, ama gücü yetmedi
Velhasıl bir meymenet, çıktı ortaya ama
Her şeye benzedi de, bir çiğköfte etmedi!
Adam olup yoğurmak, bilmiyorum demedi!
Bilindik, bilinmedik; türlü yöntem denedi
Kimseler yemeyince; kedi, köpeğe attık
İnanın, onlar bile; beğenip de yemedi!
Hiç bıkmadan leğeni, üç gün çevirip durdu
Bir şeye benzeseydi; doyardı üç, beş ordu
Pişkin pişkin gülerek; yüzümüze bakıp da
Utanıp, sıkılmadan; “hatam ne!” diye sordu
Tamam, darılıp kızma; başımızın tacısın
Acımız büyük oldu; kalk, bırak öyle kalsın!
Üç gün sürer mi, bu iş? Yüreğimi şişirdin
Vallah sen çiğköfteden, daha büyük acısın!
Hamdi, ne çok konuştun; hele sen biraz sus da!
Bakıp görmüyor musun? Adam belli ki, Usta(!)
Üç gündür yoğuruyor; çok yoruldu gariban!
Sana mı kalmış kelam; konuşmak bu hususta!
Mustafa GÜL (Hamdi)
(18.01.2017)
5.0
100% (4)