1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1911
Okunma

“sen!
hiç gökyüzüne kırıldın mı?"
Bir gam çöker ya üstüne hani,
Hangi mevsimden kaçıp geldiği belirsiz,
Faili meçhul,
Kimliksiz,
Bir gam ki üstüne sinmiş tepeden tırnağa
Üstün, başın incinir
Kapılar kapanır ardı ardına,
Perdeler çekilir pencerelere,
Saksıdaki çiçeklerde bir tedirginlik başlar,
Bir kâbus hızlıca geçer gözlerinin içinden
İçin incinir
Sonra karanlık bir gece çığlık çığlığa dolaşır odanda,
Bütün duvarları bir hüzün kaplar,
Ve tavanları,
Yarasalar işgal eder gökyüzünü,
Gökyüzü göğsüne koyu sancılar saplar
Göçer ruhun,
Enkaz altında can çekişir düşün,
Düşün incinir.
Hep, güneş doğacak diye beklersin,
Güneşin ışığı söner her defasında
Gün cayar,
Geceye döner,
Ay kahrından deli olur,
Kudurur…
Yıldızlar firare, göçe zorlanır,
Suyu ateşe verirler,
Su yanar
Ateşin canı incinir
Dipsiz bir kuyudan seslenir umut,
Bir pervane misali kendi yörüngende döner durursun
Anlarsın ki senden başka kimse yok
Bir sen varsın, biçare
Elin eline yabancılaşır,
Parmaklarının ucundan kayar gider ellerin
Umudun incinir.
Ve gökyüzüne saplanır bakışın,
Gökyüzüne kırılırsın,
Küsersin,
Bakışın incinir,
Saçına bir tel ak düşer,
Dizlerine kapanır, uzun uzun susarsın
Saçında telin incinir,
Ve sonra dudağından yorgun birkaç söz düşer,
Dilin incinir,
Kalbin incinir….
S.U.
Serkan Uçar
09.01.2017
5.0
100% (7)