Başkentin göbeğinde kış kıyamet
Ne ki
Laboratuvar kokuyor buram buram
Desene numarası tutmadı şıllığın
Şu eriyen bir kardan adam mı acep?
Faili meçhul değilsin bu dem ey suikast!
Dünyanın hangi köşesinde trumpet çalar?
An itibariyle trrumpp! Trrumpp!

Düşlerimde bir ezgi
Gavrilo Princip’ten mülhem
Bin dokuz yüz on dört
28 Haziran
Boğuk bir ses yükselir o an
Tarihin dipsiz kuyularından
Üfürür nefesini lanetli büyücü.

Bir ses ki, ses sınırını da aşar
Duvarlarına çarpar Viyana’nın hani
Bir serseri mayın misali koridor yapar
Yankılanır Saraybosna semalarında
Ve tüm bir cihana
Perde perde titreşim yayar
Perde arkasından ilhamla.

Ey dünkü serseri mayın!
Fısılda kulağıma be hey mahluk!
Tereciye tere mi satarsın?
Konuş hele!
Hangi anahtar açar bu kasayı?
Ok yaydan fırlar da bir kez
Okyanus ötesinden bu kaçıncı?

Sen tetikçi!
Sen zalimler şahı!
Aha şu Rus dedin çektin vurdun ya
Bir ‘ahasuerus’ imgesi de yok değil
Zihnimin kuytularında
Kitab-ı Mukaddes’ten münhal
İsa’ya rağmen asi
Musonik rüzgârlar estiren
Tansiyonu yükseltmeye meyyal
Söyle ey çağdaş Gavrilo!
Hangi prensipleri müjdelersin?


L.T.