Murathan Mungan"ın "Yedi Kapılı Kırk Oda" isimli kitabından esinlenerek yazılmış bir şiirdi okuduğunuz... uzun oluşundan dolayı üçe böldüm... açıkcası okumak kadar şiirleştirmek de zevk verdi... tüm okuyanlara saygılarımı sunuyorum...
Ve Dumrul tükeniyordu Hem kendi ve hayalleri Hem ömrü ve ümitleri tükeniyordu
Uçup giden umutlardan Tutunacak tek bir dal kalmıştı O elâ gözlü dağ yürekli kadının sevdası Bu sevda ki İzin vermezdi Azrail"in almasına Dumrul"un canını
Yine de bir yanı iyice korkmaya başlamıştı Arada dikleşirken omuzları Ya o da vermezse derken Yiğitliğine helal getirircesine çöküyordu
Şimdi Azrail"le yanyana yürüyordu O içi koyu kara çukur gözlere Artık bakmaktan daha az korkuyordu Az sonra ya içine düşecekti Ya da yari bu karanlığın tadına bakacaktı
Azrail"in gerçekten güzelmiş dediği Elâ gözlü güzel Görünce Dumrul"u tüm varlığıyla ürperdi
Önceki yenilgilerden mi Yoksa sevildiği kadar sevmediğinden mi Aslında hakkı olmadığından mı bilinmez Bu sefer söyleyemiyordu söyleyeceklerini Güzeller güzeli yüzüne ifadesiz bakarken Döndürdü durdu sözlerini Kendinin yaşaması uğruna Yârine sunduğu ölüm etrafında
Bir müddet içini dinledi sevdalısı İfadesiz yüzünde kırgınlık kol gezmeye başladı Artık engel olmadan içinin yansımalarına Bir destana yol olmak için dudakları aralandı
Seni senin beni sevmediğini bile bile sevdim Yanımdayken sarılırken öperken bile Uzaklığına aldırmadan Köpründen yiğitlerinden arta kalan O kısacık zamanlara içerlemeden Birgün benim olacağını zannederek sevdim Süresini bilmediğim bekleyişlerle bekledim Gürzün okun bıçağın ya da su içtiğin testin Olmak istedim ara ara Seni daha çok görmek uğruna Her gelişinin ardına gidişler ekledin Yine de kızmadım sana
Hayallerim var sana dair sana bağladığım Birgün gerçekleşeceğini sandığım Ucuna ömür bağladığım hayaller Bana biçtiğin uzaklıkta bekledim seni Ya gördün ya da bilmedin Yine de köprünün başına gelip de Kendime istemedim seni Eşitsizliği sende öğrendim Sevdiğimce sevilmemenin eşitsizliğini Sen beni hiç mutlu etmemişken Mutsuz edişini bile sevdim
Sevgimi aşkımı sabrımı Ve hatta daha ne kadar bekleyeceğimi bilmeden Gençliğimi verdim sana Şimdi de o döndürüp durduğun sözlerini Canını istiyorum demeye getiriyorsun Peki soruyorum Deli Dumrul"um Reva mı bu bana
Bensiz bir ömür mü düşlediğin Benden aldığın canla Başkalarıyla sürmeyi hayalettiğin bir ömür mü Kendin için Bitmeyen işlerin için istiyorsun canımı Benim uğruma öl deseydin düşünmezdim Benim için öl diyorsun bu ikisi aynı mı Sen canımda saklısın onu veremem Umutlarımı istiyorsun Senimi istiyorsun Üzgünüm bomboş ölemem
Öylece kalmıştı olduğu yerde Dumrul Seveni çoktu da ne diye ölüyordu Sevilmekten sevmeye mi fırsat bulamamıştı Her neyse olup biten gerçek şuydu Azrail"in ellerindeydi bedeni sıra ruhuna gelmişti Artık itirazsız canını verecekti
Sarıldı sevdiğine özür dilercesine Hem yalnız bıraktığı için Hem ona gereken değeri vermediği için
Azrail şimdiye dek izlemişti Dumrul"u diğer gözlerin ışığında Aslında korkarken bile ölümden ne kadar da cesurdu Son ana kadar çabalamıştı da ölüme paye vermiyordu
Çimenlerin dansı arasında bir tepeye çıktılar Artık zaman dolmuş karanlığa teslim olmuştu mekan Baktı Dumrul dünyayı son kez içine çizmek istercesine Ve dönüp açtı göğsünü canımı burdan al dercesine Hiç ayırmadan gözlerini Azrail"in koyu karalığına bakıyordu Ne zaman karar vermişti Azrail Bu canı listesine ölü olarak eklememeye bilmiyordu Ama Dumrul da ölmeyeceğini bilmezken Bu hem Dumrul"a hem Azrail"e bir oyundu...
ASLI DEMİREL...
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gürzün okun bıçağın ya da su içtiğin testin Olmak istedim ara ara Seni daha çok görmek uğruna ---- En son Deli Dumrul okudugum 30 yili gecmiştir belki.. Dün gibi ayni duygulari yaşadim şiirde. Azrail'i ilk onunla tanimiştim.. Emek verilmiş güzel bir calişmaydi efendim. Tebrik ederim.
Murathan Mungan"ın "Yedi Kapılı Kırk Oda" isimli kitabından esinlenerek yazılmış bir şiirdi okuduğunuz... uzun oluşundan dolayı üçe böldüm... açıkcası okumak kadar şiirleştirmek de zevk verdi... tüm okuyanlara saygılarımı sunuyorum...
...DELİ DUMRUL (KÖPRÜ)
Artık O köpükler o azgınlık Can alamayacaktı Güneşin ilk halinden Yorgun uykulara yatana kadar Durduraksız olacaktı çaba Rüzgarın soğuğuyla sertleşmiş kayalar Özenle yumuşatılacak Yağmurla kumlaşan taşlar tekrar Birbirine sevdalandırılıp kaynaştırılacaktı Hummalı bir çalışma O deli çaya okunacak meydandı Her taş arasındaki harca Sahipliğin simgesi bir tutam saç ekildi Ve günü geldi Köprü bitti
O beklenen an O çayın mağlubiyeti Vakurluğuna tezat mutsuz etmişti Ve artık kimse önemsemiyordu yiğitliğini Herkes köprüye sevdalı köprü herkese Yapanın hakkı nerede Geceler bile durdurmamıştı Köprüyü yapmıştı Önünde elpençe olunmalıydı Hatta daha büyük bir sevdayla Yapışmalıydılar yakasına Olmadı Dev vücudu titredi yokoluş korkusuyla Düşündü düşündü Ve yine deliliği poyraz olup esti Uyup aklının kem oyununa Herkesi haraca kesti
Başladı haraç mezat bir savaş Nuh dedi peygamber demeye dili varmadı Köprü onundu istediğini yapardı
İki yakayı bir araya getiren köprü Ortada artık zararı kendine köpüklü çay Bitmişti karşı yaka uğruna can verişler Korkusuz vücutlar haraca isyanla atıyorlardı adımlarını Yine de mutluydu Artık can pazarı yoktu köpükler arası Ama düşündüğü gibi olmadı Ölüm plânlara inat boş durmadı Gece peşi aydınlığı gözlerine görme yetisini verirken İlişti bakışlarına cansız bir beden Şafak altı boylu boyunca yatıyordu Yoluna can koyan yiğitlerindendi yatan Ve kıyamet koptu Öyle ki arşa yükseldi Deli Dumrul"un deliliği Haykırdı Bağırdı Ölümü bu sefer kendi canını almaya çağırdı
Tutmaz mı sandı bilinmez En ağır sözlerle ilendi Azrail duydu ve hiddetle yanıbaşında belirdi Önce köprüye Sonra cansız bedene Sonunda Dumrul"a döndü İçi koyu kara çukur gözleri
O gözlerden ölüm kokusunu duyarcasına ürktü Dumrul Çağırmıştı ama gelmesi gerekli miydi Her ilence yetişebilir miydi de Duymuştu sesini Ama şimdi Hiç sırası değilken Beklenmedik bir anda Bırakamazdı köprüyü yiğitlerini Üstelik çok gençti Daha bitmemişti dünya işleri Deli Dumrul"luğuna kul olunuşları seviyordu Durup dururken gidemezdi
Dev gövdenin içindeki küçülen korkulu ruhu izlemek Şenlendirdi Azraili Ve bir oyuna başladı Dumrul"la Yerine canını verecek birini bulursa Dokunmayacaktı canına...
...DELİ DUMRUL (ANA-BABA KAPISI)
Tıslarcasına kanına süzüldü Azrail"in sesi Aydınlık şimdi ortalık güneş batana kadar müddet sana Kimi istiyorsan çağır Gelsin senin yerine canını koysun avuçlarıma Ancak o zaman izin vereceğim yaşamana
Cin fikri dolaşmaya başlamıştı aklında Nasıl da şanslıydı Üç kapısı vardı Ana baba yar kapısı işte önündeydi üç şansı
İlk ana kapısına dayayacaktı başını Biliyordu anasının yüreği dayanamaz Verirdi düşünmeden canını Ama Azrail de biliyordu Ana kapısı yüzüne kapanacaktı Yine izledi Dumrul"un yanıbaşında Çaresiz çırpınışlarını
Anlattı Dumrul kısaca anasına Bitsindi bu muamma
Hoşgör oğul dedi anası Bugüne kadar her şeyimi adadım size Veremem bundan daha fazlasını Üç beş günlük ömrüm kaldı elimde Kararlıyım kendim için yaşayacağım Seni severim amma Canımı veremem Sen yaşayasın diye ölüme gidemem Peşine gözyaşı dökerim Canımı yoluna dökemem
Ümitlerinin sönerken çıkardığı ilk ses Ana kapısının yüzüne kapanışı oldu O köprü kurduğu azgın çay Sanki fersah fersah içine doldu Doğuran Can veren Ana teni Ana kanı Esirgemişti Dumrul"u yaşatacak canı
Düşerken omuzları gölgesinin göbeğine Tam sarılıyordu ki ümidinin keskin ipine Ağır adımlarla Serinliğiyle Azrail"in nefesi yerleşti ensesine Unutma dedi adeta Biri gitti iki kaldı Ama zaman gittikçe senin için daraldı
Güldü için için Dumrul Anası caymıştı belki ama Babası vardı Nasıl olsa o verecekti oğlu için canını
Bu sefer Azrail emin olamadı babadan Zamanla her baba oğul birbirinin kopyası olur Deli Dumrul"un babası bir o kadar deliyse Verirdi belki canını oğlu uğruna seve seve
Dinledi babası ilk anda anlamadı Ama aniden de düştüğü gafletten uyandı Kendine dönük yumulu gözleri Yavaş yavaş açıldı Ve anladığında oğlunun canına kanca takmaya çalıştığını Değişti durgun yüzü Yüzünün bir yanına emir hali Bir yanınaysa kendinden emin hali büründü
Babanın dili çözüldü Sana bir kez can verdim İkinci kez olmaz dedi sakin keskin Hem yüzlerce oğula can verecek bir bedene sahipken Ne diye bir oğula feda edeyim Az zamanım kaldı daha yapacaklarım var Gençken isteseydin canımı düşünmeden verirdim Uzak yollar kolay aşılır Ama şimdi zaten ölüm bu kadar yakınken Deli miyim kendi ellerimle canımı sana vereyim
Kızıyorsun ölümden korkuyorsun Bir de ben olan yanınla ben gibi bak ölüme Anlayacaksın beni Ölümü sunmayacaksın önüme
Baktı arkalarından baba öylece Üzüldüğünden değil veda etmek için de değil Gittiklerinden emin olmak için baktı
Ana-baba kapısı Ortakça can verdiklerine yine yılların ortaklığıyla kapanmıştı Dumrul"un yüzüne öğrenmenin acı kesikleri yerleşti Yıllardı yavaş geçen Öğrenmelerse bir o kadar aniydi...
...DELİ DUMRUL (SON KAPI)...
Ve Dumrul tükeniyordu Hem kendi ve hayalleri Hem ömrü ve ümitleri tükeniyordu
Uçup giden umutlardan Tutunacak tek bir dal kalmıştı O elâ gözlü dağ yürekli kadının sevdası Bu sevda ki İzin vermezdi Azrail"in almasına Dumrul"un canını
Yine de bir yanı iyice korkmaya başlamıştı Arada dikleşirken omuzları Ya o da vermezse derken Yiğitliğine helal getirircesine çöküyordu
Şimdi Azrail"le yanyana yürüyordu O içi koyu kara çukur gözlere Artık bakmaktan daha az korkuyordu Az sonra ya içine düşecekti Ya da yari bu karanlığın tadına bakacaktı
Azrail"in gerçekten güzelmiş dediği Elâ gözlü güzel Görünce Dumrul"u tüm varlığıyla ürperdi
Önceki yenilgilerden mi Yoksa sevildiği kadar sevmediğinden mi Aslında hakkı olmadığından mı bilinmez Bu sefer söyleyemiyordu söyleyeceklerini Güzeller güzeli yüzüne ifadesiz bakarken Döndürdü durdu sözlerini Kendinin yaşaması uğruna Yârine sunduğu ölüm etrafında
Bir müddet içini dinledi sevdalısı İfadesiz yüzünde kırgınlık kol gezmeye başladı Artık engel olmadan içinin yansımalarına Bir destana yol olmak için dudakları aralandı
Seni senin beni sevmediğini bile bile sevdim Yanımdayken sarılırken öperken bile Uzaklığına aldırmadan Köpründen yiğitlerinden arta kalan O kısacık zamanlara içerlemeden Birgün benim olacağını zannederek sevdim Süresini bilmediğim bekleyişlerle bekledim Gürzün okun bıçağın ya da su içtiğin testin Olmak istedim ara ara Seni daha çok görmek uğruna Her gelişinin ardına gidişler ekledin Yine de kızmadım sana
Hayallerim var sana dair sana bağladığım Birgün gerçekleşeceğini sandığım Ucuna ömür bağladığım hayaller Bana biçtiğin uzaklıkta bekledim seni Ya gördün ya da bilmedin Yine de köprünün başına gelip de Kendime istemedim seni Eşitsizliği sende öğrendim Sevdiğimce sevilmemenin eşitsizliğini Sen beni hiç mutlu etmemişken Mutsuz edişini bile sevdim
Sevgimi aşkımı sabrımı Ve hatta daha ne kadar bekleyeceğimi bilmeden Gençliğimi verdim sana Şimdi de o döndürüp durduğun sözlerini Canını istiyorum demeye getiriyorsun Peki soruyorum Deli Dumrul"um Reva mı bu bana
Bensiz bir ömür mü düşlediğin Benden aldığın canla Başkalarıyla sürmeyi hayalettiğin bir ömür mü Kendin için Bitmeyen işlerin için istiyorsun canımı Benim uğruma öl deseydin düşünmezdim Benim için öl diyorsun bu ikisi aynı mı Sen canımda saklısın onu veremem Umutlarımı istiyorsun Senimi istiyorsun Üzgünüm bomboş ölemem
Öylece kalmıştı olduğu yerde Dumrul Seveni çoktu da ne diye ölüyordu Sevilmekten sevmeye mi fırsat bulamamıştı Her neyse olup biten gerçek şuydu Azrail"in ellerindeydi bedeni sıra ruhuna gelmişti Artık itirazsız canını verecekti
Sarıldı sevdiğine özür dilercesine Hem yalnız bıraktığı için Hem ona gereken değeri vermediği için
Azrail şimdiye dek izlemişti Dumrul"u diğer gözlerin ışığında Aslında korkarken bile ölümden ne kadar da cesurdu Son ana kadar çabalamıştı da ölüme paye vermiyordu
Çimenlerin dansı arasında bir tepeye çıktılar Artık zaman dolmuş karanlığa teslim olmuştu mekan Baktı Dumrul dünyayı son kez içine çizmek istercesine Ve dönüp açtı göğsünü canımı burdan al dercesine Hiç ayırmadan gözlerini Azrail"in koyu karalığına bakıyordu Ne zaman karar vermişti Azrail Bu canı listesine ölü olarak eklememeye bilmiyordu Ama Dumrul da ölmeyeceğini bilmezken Bu hem Dumrul"a hem Azrail"e bir oyundu...
ASLI DEMİREL...
belki böyle de okuyanlar olur diye ücünü de bu son bölümün altia koymak istedim..
Çimenlerin dansı arasında bir tepeye çıktılar Artık zaman dolmuş karanlığa teslim olmuştu mekan Baktı Dumrul dünyayı son kez içine çizmek istercesine Ve dönüp açtı göğsünü canımı burdan al dercesine Hiç ayırmadan gözlerini Azrail"in koyu karalığına bakıyordu Ne zaman karar vermişti Azrail Bu canı listesine ölü olarak eklememeye bilmiyordu Ama Dumrul da ölmeyeceğini bilmezken Bu hem Dumrul"a hem Azrail"e bir oyundu
Beğenerek okudum çok güzeldi...Okurken kendimce finali düşlemeye çalıştım sonunu merak edip heyecanlandığınız filmler olurya öyleydi... Yüreğinize sağlık... Kaleminiz daim olsun...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.