Hangi yola düşsem karşıma çıktın
Yel misin sen esen, tozkoparan mı
Yüzün peçesizdi, gerdan açıktın
Ay mısın gecede, filizkıran mı?!


Ayda bir dolunay, parlar hayâlin
Zifir zindan gece, aynada halin
Saçın gece boyu bitmez vebalin
Sarılıp boynuma aşk savuran mı?!


Aşkla ışık yağar dağa ovaya
Gökten hüzün sağar yüzün doğ/aya
Yâr hasretin boğar her dolunayla
Hasret aynaları içe kıran mı?!


Ay doğar, gün batar, dağları aşar
Dağların ardında bir ceylan yaşar
Yokluğunla hayâl yollara düşer
Yağmurlar sağanak aşk hıçkıran mı?!


Şaban AKTAŞ
07.12.2016


Fotoğraf: Şaban AKTAŞ



AŞK NEYE BENZER?!


Kaç mumluk yürek bu güneşe benzer
Alev alev fitil ateşte yüzer
Yüreğin yağını gözünden süzer
Aşk mum gibi yanıp sönmeye benzer

Eriyip özümden mum gibi aktım
Yürek yağı ile bir kandil yaktım
Gül dalına bağlı mendil bıraktım
Aşk gözyaşı ile yanmaya benzer

Aşk fırtına tayfun kaos sonrası
Hortumların yerin göğü sarması
Sanki yanardağın kül savurması
Göklerde savrulup dönmeye benzer

Aşkı tüketenler denizi çaldı
Ne senden ne benden bir izi kaldı
Yalnız yüreğimde kül izi kaldı
Külü görünce gül s/anmaya benzer

Şaban AKTAŞ
07.12.2016






YÜZÜME SU SERP!


Yorgun düşen gözler sana kapanır
Kâlbin kapanında sen olursun hep,
Kalkıp dışarıya çıkmak istersen
Sen uyandır beni; yüzüme su serp!


Ak göğsün üstünde ben yatacağım
Kâlbe giren kâlbe can katacağım
Gördüğüm düşleri anlatacağım
Sen uyandır beni; yüzüme su serp!


Senden esen yele bezensin hüznüm
Çiy düşen bir güle benzesin yüzüm
Uyanırken sana açılsın gözüm
Sen uyandır beni; yüzüme su serp!


HANGİ YOLA DÜŞSEM KARŞIMA ÇIKTIN?!


Hangi yola düşsem karşıma çıktın
Yel misin sen esen, tozkoparan mı
Yüzün peçesizdi, gerdan açıktın
Ay mısın gecede, filizkıran mı?!


Ayda bir dolunay, parlar hayâlin
Zifir zindan gece, aynada halin
Saçın gece boyu bitmez vebalin
Sarılıp boynuma aşk savuran mı?!


Aşkla ışık yağar dağa ovaya
Gökten hüzün sağar yüzün doğ/aya
Yâr hasretin boğar her dolunayla
Hasret aynaları içe kıran mı?!


Ay doğar, gün batar, dağları aşar
Dağların ardında bir ceylan yaşar
Yokluğunla hayâl yollara düşer
Yağmurlar sağanak aşk hıçkıran mı?!


Şaban AKTAŞ
07.12.2016


Fotoğraf: Şaban AKTAŞ





Şaban AKTAŞ
07.12. 2016- 23.31




UMRUMDA MI?!


-Bugün günlerden ne?!
-Bilmem
Hiç farkında değilim
Belki Pazartesi
Belki Salı
Ooooo, Çarşamba/ya
Geçmişiz bile yolu;
Demek ki ben yaşıyorum
Yüreğimde aşkı
Hâlâ dolu dolu!..
..
Çarşamba’nın ovası
Perşembe’nin pazarı
Noel Baba ölmüş dün
Umrumda mı
Ben şiirimi yazarım!..


Şaban AKTAŞ
07.12.2016-21.49



UMRUMDA MI?!


-Bugün günlerden ne?!
-Bilmem
Hiç farkında değilim
Belki Pazartesi
Belki Salı
Ooooo, Çarşamba/ya
Geçmişiz bile yolu;
Demek ki ben yaşıyorum
Yüreğimde aşkı
Hâlâ dolu dolu!..
..
Çarşamba’nın ovası
Perşembe’nin pazarı
Noel Baba ölmüş dün
Umrumda mı
Ben şiirimi yazarım!..


Şaban AKTAŞ
07.12.2016-21.49



GÖNÜLDEN GÖNÜLE


1)
- Şaban’ı nasıl bilirsiniz?!
diyerek söze başladı Mürüvet
ve devam etti;
- Yalnızca düş ve düşünce
yaz ve yazınca!
-Ne güzel söyledin hatun
sabah sabah şiir gibi konuştun!


deyince ben ona,
ardından bir de kahkaha;
ne güzel güne gülerek başlamak!
Oysa ben aklımdaki şiiri yazacaktım
kahvaltı bile yapmadan
kaçırmadan öncelikle;
hiç belli olmaz bazan
zembille iner gibi gökten
düşüverir sözcükler dile,
gerçek şiir budur belki de
zorlamadan kendini hiç
sessizce geçer içinden
yağar gönülden gönüle...


2)
Derken uçup gitti öteki şiir
bir bulut sessizliğinde,
neyse boş ver
gerçek ise
dönüp gelecektir bir gün
gümbür gümbür
senin dönüp geldiğin gibi;
ne güzelsin aşk
aşk , her yeni güne
yeni şiirle başlamak!..


Şaban AKTAŞ
07.12.2016



Fotoğraf:Şaban AKTAŞ




BAŞSAĞLIĞI


Duydum ki bugün de
Bir şair,
Bir doktor daha ölmüş
Gençmiş ikisi de!..
İyiler erken ölüyor hep
Melekler gibi
Uçup gidiyorlar,
Üç günlük ömür
Ardında güzel düşler
Kelebekler gibi...


Kötülere bir şey
Olmuyor nedense,
Dolmuyor gidenin yeri
Çünkü dünya cehennem
Gidenin yeri cennet
Adem ile Havva’dan beri!.


Şaban Aktaş
07.12.2016 -11.39



ŞİİR EVİ


sözcüklerin evreninde tur atar
uzun uzun
düşler kurardım eskiden
oysa şimdi
önce nesneleri bulup
seriyorum ortaya
kumu, kireci, demiri,
takım taklavat,
alet edavat hazır zaten
her yıl bir yenisini
lâzım olur diye
alıp koymuşum torbaya;
başlıyorum
ölçüp, biçip yontarak
taşı gediğine koymaya
bir de bakıyorum
duvarlar tamam
sırada kapı pencere
ardından tavan
kapıkolu, tokmak
keser, çivi, çekiç; tak tak
çakıyorum şiiri,
gerisi ince işçilik
boya, badana, cila
zımpara falân filan
uzun yılların
ve yolların ardından
biraz alınteri
el emeği, göz feri
ustalıktır elde kalan;
el bebek gül bebek
kanatlandı tırtıl
uçtu gitti bir kelebek,
İşte şiirin bir evi daha tamam!


Şaban AKTAŞ
06.12.2016