18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
960
Okunma
Kentlerimi vurdum gözlerinde, surlarımı yıktım ikindilerde
Bitkin bahar akşamlarında, kırk ikindi yağmurlarında ıslandı yüreğim
Hangi bilek çeker şimdi küreklerini, martılarına vurulmadan
Fırtınalarına yakalanmadan,
Kabahatsiz bir âşkın, günahsız meyvesi gibi
Hasretin yorgun nefesinde, kına yakar ayrılıklar.
Soluklanırken patika yollarında, terk edilmişliklerin kırık duasında
"Benim anım" diye sahiplenebileceğim bir ebru kırıntısı olmadı teknede.
Renkler karışır giderdi birbirine.
Ebrulanırdı da kâğıtlarım, hüznü giyerdi üşümüşlüğüm.
Talihlerin talihsizliğinde kaçmak en güzeliydi gizli sevdadan.
Unutulmak kalacaksa yarına, yorulmak uzaklarda
Yılkı atı gibi özgür koşmak gerek kırlarda.
Ne işin var buralarda demeden sürmek rüzgâra.
Gönder güvenmediğin hangi duygu varsa içinde.
Yoksa korkundan sahiplenemiyorsan, sevgini
Üzgün olmak, bir işe yaramaz, yollarken yüreği sürgüne.
Süngerler çekerler de aşkın bitmemiş türkülerini
Dağların yankısı kalır ellerinde.
Kilitlenmiş bir kutudur, umutların sandıkta.
Mühürlü kalmış mutluluk, gecekondu varoşlarında.
Karanlık sokakların karanlık sabahından kalma
Mahzun duyguların
Sen aldırma ama olan bitene.
Kadehe düşmüş yılan kaygısı, sunağında yangın
Akrebin kıskacında, düşmüş de sargın
Sormaya mecalim yok, bittiğini yağmurların.
Kararsızlığında kaldığım üç beş adımın
Yıllar oldu ödeyemedim hesabını.
M.Ö./2008