Öyle bir özenmiş, sana yaratan,
Tıpkı şems-í cemâl, meğer gözlerin.
Aydan şavk-ı sunmuş, sana yaratan,
Âsuman yüzünden, doğar gözlerin.

Hilâl-i yayların, kaş mıdır nedir?
Kirpikler kaşlara, eş midir nedir?
Bebeği buğulu, yaş mıdır nedir?
Aşka yağmur gibi, yağar gözlerin.

Bu ne güzelliktir, hâk’tan sürmeli,
Kekil düşmüş yana, lüle sırmalı
Kaş altından bakış, ışmar vurmalı,
Batmasın kirpiğin, seğer gözlerin.

Utangaç utangaç, nazlı bakıyor,
Rastığı kına mı, Rab mı çekiyor?
Sıtkınan bakınca, aklım çıkıyor,
Yanaktan gamzeye, ağar gözlerin.

Tan yeri ağartan, yıldız-í ışık,
Yıldırım misalí, çarpılır maşuk,
Çakar şimşek gibi, del’olur aşık,
Yürekten sevdayı, sağar gözlerin.

Gözünün şelvesi, düşsün gözüme,
Aktarsın sevdayı, yürek özüme,
Bana değsin nazar, benim yüzüme,
Gözümü fedaya, değer gözlerin.

Vuslata saati, yaratan kursun,
Gözlerin gözümle, temaşa dursun,
Nazar boncuğunu, çatlatsın kırsın,
Beni bu sevdada, boğar gözlerin.

Kahve telvesini andırır rengi,
Gecenin loşunda,yanan bir çıngı,
Benzeri de yok ki, bulunmaz dengi,
Kıyası günahtır, diğer gözlerin.

Gündüzün bir başka, gece bir başka,
Çağrı var içinde, davet mi aşka?
Kul Figani olsa , tek sızan keşke,
Umarım sevdama, sığar gözlerin.

Kul Figani ( Erdem GÜMÜŞ)
02.11.2016
ANKARA