14
Yorum
30
Beğeni
4,9
Puan
1196
Okunma

Teamüller durağan,
Sefil yaşlara mı yoksa isyan?
Çatal karam, demelere muhalif satılmışlık iken
Muadili demli bir tedirginlik.
Usulca okşar yüreği akşam pazarı hezeyanlardan
Arda kalan kırık ve sözsüz makamında
Aşkı kadim bilen yürek
Ve doğurgan gölgelere giydirdiğim
Çetrefilli sükûnet:
Tam bir ikilem,
Doğandan ayrı saymak ölümü;
Mutluluğu gölgelemek mi
Olmalı beşerin muhatabı?
Devir teslimi yükümlü sürgün düşlerin;
Yeni günün ezeli rakibi dünden kalma gece,
Tek bir yordamda hâkim kılan ister istemez
Ve beyanlarında temkinli ve pür-neşe akıbeti
Doğramak ayakucuna evrenin:
Hayli yorgun bir günce olsa da
Talim ettiği nedamet yüklü gölgenin…
Pervazı ne enkaz ne de satır başı;
Sözcüklerim kundaklanırken
Nankör addettiğim sitemi burkan ezelden
Biraz da taşan heybemden.
Her demi densiz bir yara,
Her günü yutarken evren
Demeli belki de
Sabra meyleden bir tevekkülde
Taşan pervazından aşkın titrek bildirgesi,
Karadan beyaza çalan o lehçeyi de ihlal eden
Tek menşei bilinmezin hükmettiği
Bir milada dokunurken usulca,
Sezerken ayan beyan.
Kalemin meşrebi sevgiden mütevellit
O aykırı nizamda,
Selama durduğum bir yaradan da öte,
Ezik gönüllerde karaya çalarken aşkın niyazı
Yudumlamak kana kana çalmayan o şarkıyı.
Çalmadan ya da çaldırmadan mümkün olsa keşke
Yaşamak ve sevmekten ibaret olmaya
Meyleden bir yarım küreden akan şelale:
Hem de ısrarla günün bir vakti
Dolan zihnime
Boşaltmaya kıyamazken
Heybemde tıkılı o izafi günce.
Akarken kanı delice,
İnlerken delinir, bilmez misin
Mis kokulu gök kubbeye uzatmışken elimi
Ve teneşir paklayan ölü imgelere okuduğum rahmeti
Rehavet bilip de
Yüklendiğim gün ve gece.
5.0
96% (24)
2.0
4% (1)