9
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
1257
Okunma
Bir boşluk içindeyim dolmaz bir türlü içim
Neden nasıl niçinle geçip gidiyor ömür
Böyle zalim oyunu oynayan alınyazım
Kısalmasın ömrümü altın tasla sunduğum
Uzun zamandır böyle hissettiğim duygular
Beni ordan oraya sürükleyen kederler
Unutulmaz içimde yaşadığım son günler
Bırakacaktır beni çalınca kapı ecel
Umut ediyorum ki bu böyle sürmeyecek
Bir gün unutacağım mazideki günleri
Eskiyip yırtılacak siyah beyaz resimler
Zincire çekeceğim beni üzen kalbime
Hiç kimse girmiyecek gidecekler sürgüne
Unutacağım bir gün gözlerinin rengini…
II
Mutlaka bir gün yine unutacağım seni
Hatırımdan silecek yeni gelecek günler
Çiçekler açılacak değişince mevsimler
Kırlarda ovalarda yeşerecek ağaçlar
Bulutlar sere serpe uzanacak göklerde
Düşecek denizlere kararınca yakamoz
Havaya suya toprağa düşecektir cemreler
Mevsim bahar olunca uyanınca ilkbahar
Nasıl unuturumki bana çizdiğin resmi
Yalnızlık biçtin bana kaderin cilvesini
Anam babam uzakta sıcak iklimler gibi
Kuşlar uçuyor her gün gökyüzünün altında
Bilinmez bir biçimde özgürlük kanat çırpar
Gözlerinin ufkunda açan al şafaklarda…
III
Gençliğim uzak kaldı yaşadığım günlere
Yaşlı zeytin ağaçlar arasında laleler
Papatyalar açardı dağın eteklerinde
Akardı şırıl şırıl billûr gibi dereler
Tütünler dikilirdi pamuklar ekilirdi
Çoçuktuk bilemezdik yapardık her bir işi
Görürdük rüyâlarda kanatlanan düşleri
Ruhumuz uçurtmalar balonların kardeşi
Düşlerimize giren uzak şehirler vardı
Avuçları sığmayan mutlulukların adı
Rüyalarda gezerdik dünyalar bize dardı
Sende unutacaksın bir gün bütün bunları
Yaşadığın günleri ayları ve yılları
Sarı saman çöpünden çamur kerpiç evleri
VI
Unutacaksın çocuk güzelim köylerini
Yelken açıp gidince çok uzak diyarlara
Hiç yaşanmamış gibi yaşadığın köyleri
Özlemle anacaksın uzak sahiller gibi
Deniz kabuklarına dolacak mutluluklar
Başucunda esince deli kavak yelleri
Haberini salacak gökyüzündeki kuşlar
Ayrılık şarkısını söyleyecek bir mendil
El sallayıpta giden ömrün çiçekli günü
Ne zaman anımsasam gözlerimi doldurur
Arar dururum yiten garip çocukluğumu
Bindiğinde omzuma hayatın ağır yükü
Ve bu sağır sessizlik yaşamanın cilvesi
Düşleri kurşunlatır kırlaşan hüzünleri
V
Adım adım yürüdüğüm karanlık yalnızlığın
Gölgesinde yeşeren onikibin tohumun
Ekili tarlararı eşi yoktur yurdumun
Yitip gitti sinede kucağında korkular
Şehirlerin köylerin yokturki bir benzeri
Kucağında büyüyen asla unutmaz seni
Saatler kurulsada zalim saatin sesi
Bastırır uykuları on ikiyi vurunca
Ne güzel yaşamıştık seninle bir zamanlar
İçimizi oydular büyük atan tutanlar
Çoluk çocuk kız gelin oğul bütün kurbanlar
Hiç bitmedi ülkemde haramiler çetesi
Denizleri dağları kervanları kuşatan
Hepside birer birer cumhuriyetle söndü!!
Nurten Ak Aygen
01/10/2016
5.0
100% (23)