Pençeleyerek
Aralıksız bir kışı
Yüzümü yaza döndürüyorum
Semaya derin soluklar aldırıp
Gazeller tanık kalmasın ardımda diye
Tırnağımla geçiyorum
Takvimlerin üstünden

Bir duyuş
Bir baş dönmesi
Doğurmuş her anne gibi
Gebeyim sokaklardan
Yarınıma ket vurup
Rahmimi insafsızca dölleyen
Açık
Kapalı
Çıkmaz sokaklardan

Sevdikçe tenhalaşan kalbimin
Piçi doğar er geç
Yalnızlığımın upuzun çarşafına
Sereserpe bir enkaz doğar
Beyaz doğar
Ama ben bir zenciyim
İşte bu yüzden
Geceyi bir denkleme dönüştürmeliyim
Sorulunca kıyama kalkılan
Beynin arkalarına nazır
Aklın kıyılarına matuf
Çok çok bilinmeyenli
Az sezilenli bir denkleme

Erbabıyım çünkü
Laneti üstüme çekmenin
Belayı bala bulayıp yemenin bir de
Ve elmadan tat alıyorsam
Sadece bundan
Ve sevişmekten
Ve savaşmaktan
Atasözleri ezberlemekten
Atası sürgün
Kendisi sürgün süreği
Bir diş kamaşmasıyım çünkü
Ham elmadan

Ve siz ey kadınlar
Seçerek
Kara yağız bir erkeği
Mahrum tenhalığınıza
Eski kılıçları kından çıkarın
Yok çünkü
Süslü libaslardan
Ruha arıtılmış bir kimya
Ömer’in kaftanında
Köleninkinden daha çok yama var/çünkü

Öyle sorgulardan
Sorgusuzca salınır ki sorular
Elinde deste
Fal bakarken kocakarılar
Astrolojik tanımlar getirirken
Kaygan karanlığınızın
Yangılı şiddetine
İşte soru
Size Ömer’mi lazım
Yoksa köle mi
Güçlü sertlikten mi
Yoksa
Adil mertlikten mi yanasınız
Hangisi okşamalı içinizi
Ne gıdıklamalı

Şairi geceden uzak tutmalı
Lağım kokusu sinmeden terine
Tenine kıpırtısına zeval gelmeden

Elmayı böl ikiye
Kavgayı sar tütüne
Yiyelim yasaksa da
İçelim günahsa da
Sürgün doğduk
Sürgün öleceğiz
Yanımızda sadece
Bir küçük matara
Gider iken vatana..



15 Ağustos 2007

Şükrü Özmen