18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2253
Okunma
insan olan insan irdeler.
her anını,
her yaşını sorgular,
değil mi ki
yaşıyor,
düşünüyor
acılanıyor
seviniyor
muhasebeye girecek
kendi kendine;
çaresiz hesap verecek
öyle olmasam,
sevgili can
senden önce ben düşmüş olmasam
o yollara,
kolay değil
anlamazdım.
dile gelip söylediklerini
topyekun
bakışlarında gizlediklerini
hem otuz dokuz ham gök yılı
yaşamış,acı tatlı
hayatı hem sorgulamış olmalı
kontrolsüz akan nehir
zaman
sence anıları yutar mı
adam gibi yaşamayan
anladım dese de
inanma.
ilmel yakin hiç
hakkal yakinin yerini tutar mı.
zirveye bir kala
otuz dokuz ham gök yılı bitirdin mi
tam da öyle olunur
Dediğin ve diyemediğin gibi
işin tuhafı
zirvelere varılır
kör kör / bön bön
hala zirve aranır
leylan’ın yanı başında leyla arar gibi
bittiğinin farkına varamazsın
bakar bakar yorulursun
gerçeği gördüğün anda
hayallerin büyüsü bozulur .
dizdeki derman,
gönüldeki ferman
seni sen yapan her şey
birden
irtifa kaybetmeye başlar
düzenli müsrifçe salgılanan
adrenalinden mi
hayal kırıklığından mı
bilinmez
tende ve ruhta
tuhaf bir yorgunluk başlar
her hücrene sirayet eder
beynin kurguları değişir
emirleri
eskisi gibi değil
artık
hiçbir şey
gayrı
pembeler –otomatik- yeşile döner
dünya dediğin
koyu
karanlık,hem
dingin,
birden bire yaşlanmış
koca-karı
sanırsın bine dayanmış yaşlar
baş döndüren cinsinden
anlayacağın
her şey ters gitmeye başlar
zirvelere uygun değil midir ne
insan
ya da zirveler insana göre mi değil
kurulu saat birden niye bozulur
tam zirvede
bilemezsin
neden
her var
bir
ömür saatiyle birlikte doğar
büyü bozulur
o an
tersine dönmeye başlar
hızla
akreple yelkovan
inmek istersin,
hemen
tuhaf çıkışlara odaklı sen
enginleri özlersin
yerinirsin
burnuna toprak kokusu gelir
yağmur sonlarını gözlersin
sık sık
hem korkar
hem sevinirsin
ezip geçtiğin yılların sonunda
biriktirdiğin bütün hatıraları
tepeden tırnağa fulu kayıtlı her nesneyi
çiğneyip geçtiğin cümle kaldırımları
ıskalanan her değeri
bir bir hatırlarsın.
pişmanlıklar
utanmalar
sökün eder
peş peşe kapını çalar
sendeki sen
zoraki
kendi kendine
biteviye
hesaba zorlar
anlarsın ki
beynin bir bekleme salonudur
yaşanılan her güzellik
ve
çirkinlik
sökün etmiş
kalabalık yollar
ödeşmek adına
sırasını kollar
dersin ki
azizim
kırk yıllık soluksuz
muhteşem çıkışın sonunda
mademki zirve bu kadar;
gidip es geçtiğim değerlere
bir daha, tez
yeni bir gözle bakayım .
lakin
iniş çıkış gibi değildir.
Bazen sağlam basar yere
bazen sendelenir insan
en kötüsü
düşülür;
firesiz zirvelerden.
artık ne beyniniz aynıdır
ne de kaslarınız.
besbelli ki her an’la,
her zaman’la,
vedalaşmaktır kalan hayat.
usul usul olanı makbuldür.
akıl başa ermiştir.
kafatasına girmiştir.
sonunda
şükür
olması gereken yerdedir.
sindire sindire
hoşça kal
hayat demek,
çıkış kadar heyecanlı olmasa da
yine de
nazik ve güzeldir.
şiir de öyle.