0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1149
Okunma

...ben en çok eski dökük ahşap bir masada iki kişilik oturmayı severdim
en çok ta geceyi severdim demir attığım gözlerinde bir de kedim Itırı
hey mavi
kime diyorum
çevirme bakışlarını gözlerimden
haydi uzat parmağını
bir sürümlükte olsa kon dudağıma
kon ki yine umutsuzluğum beklemesin öncekiler gibi
ve sen zaman
yeter artık öpüp durma şakağımdan
belli ki
gelmişinde geçmişin kadar küfür dilimde
haydi ne duruyorsun
çek tetiği ya da çektir git üzerimden
ya mehtap sana ne demeli
kaç zamandır neredesin görünmeyeli
hangi buluta yasladın göğüslerini
hangi rüzgara sattın yıldızlarını söyle
ay şahidimdir ki
bu yol saman değil ve bil ki
hiçbir su benim gibi diplemiyor artık seni
… ben en çok adını bildiğim gitmelerden dönmeleri severdim
en çok ta ne halde olduğumu bilerek gittiğim gündüz geceyi bir de kedim Itırı
evveli nerede bilmem ama kalburu artık saman değil
pireler kuaförleşti görmeyeli develer on line
“bana bir masal anlat Baba ” out
“ya Baba bırak şimdi bana masal anlatmayı” in oldu
belli ki dünya terse sarıyor bu aralar
bu aralar demişken
yine sen düştün tepetaklak içime
önüm
arkam
sağım
solum deniz oldu birden
oldu da ben yüzme bilmem ki
off ne diyordum
ha evet bütün göçler iptalmiş ikinci bir emre kadar
terminal dolusu kuş inziva sessizliğinde ağlamaklı
ağlamaklı dedim de
bütün erkekler kadınlar uyumadan önce ağlarmış nedense
bütün kadınlarda kocaları uyuduktan sonra sessizce
ağlamak iyi gelirmiş insana bir de yatılı olmasa
…ben aslında en çok adını bilmediğim kadınlara dokunmayı severdim
en çok ta kendi kendime uyanıp kendime nazlanmayı bir de kedim Itırı…
kedim Itır dedim de sahi o nerede…
ilhanaşıcıhaziranikibinonaltı
5.0
100% (5)