1
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1085
Okunma

Kör paslı bir testere ağzıyla
Dirhem dirhem sökerken içimden seni
Nasıl kıydın
Hiç mi acımadın
Kendine
Daha kaç defa
Sensizlik akarken gözlerimden
Uğurlayacağım güneşi
Azmân’ın kuzgunî siyahî döşüne
Daha kaç deli sancıyla
Kaç ağır kasılmayla doğacak kucağıma
Nesepsiz bir veled-i zina gibi
D’ipsiz her gün
Tek tekmelik
Tek devirimlik sehpası olur yokluğun
Boynuna boğum lekesi olarak asıldığım umudun
Nemrûd’a inat
Y’algın algın yangınına
Kuru kavruk lebleriyle
Su taşıyan karınca gibiydim
Azer’in mâbedinde
Boynunu baltana itirazsız uzatan
Kurbanlığına adak put
Unuttun mu İbrâhim
Firavûn’a mûti
Kızıl bir denizin son tevbesinde yarılan
Kırılan sürüngen Âsâ-yı Mûsâ
Ardında bırakma beni
Soysuz bir yan kesicilikle
Gaspedilir
Soyulur
Her gece Allah’a ısmarladığım
Devşirme devrimci Solum
Öcük böcüğe kucak açmış
Tozlu bir yığın kelime sarkıyor
Gelgit hâfızamın
Tahta kurusu raflarından
Zincirleme
Bir öksürük aksırık tıksırık tamlaması
Sana ait olanları bulma canhırâşâneliğim
Tersyüz edip silkeliyorum sözlüklerimi
İçi boşaltılmış parantezler
Tepetaklak ünlemler
Sükûtum boyunca noktalar
Ve
Kulağı kesik soru imgeleri devriliyor
Dilsizliğimin üzerine
Sonra
Duyu eşiğimi münâsebetsiz yumruklayan
Enkâz altından çıkma
Kan revân bir gölgeyi
Köşe bucak kovalayıp yakal8amış
Terli
Sıtmalı
Ağlamaklı bir selâ
.....Nasılsın.....