1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2137
Okunma
“Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak ağacı boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.
Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmiş.
Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
"Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?"
"On yılda", demiş kavak.
"On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
"Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!"
"Doğru, "demiş ağaç."Doğru."
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak önce üşümeye, sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağı doğru inmeye başlamış.
Sormuş endişeyle kavağa:
"Neler oluyor bana ağaç?"
"Ölüyorsun, " demiş kavak.
"Niçin?"
"Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için."
*
Su kabağı suyu gördü
Uzadı dalını yaydı
Her tarafa örgü ördü
Ekileli birkaç aydı.
Güneşi bol, dibi yaştı
Çınarın boyunu aştı
Hergün çınara sataştı
Çınar da günleri saydı.
Koca çınar, ulu çınar
Dört tarafı sulu çınar
Uzun, hoş kokulu çınar
Sanki yeni çıkmış aydı.
Mevsim döndü, sıcak bitti
Sayatoğlu da şahitti
Su Kabağı soldu gitti
Çınar dimdik ayaktaydı.
Aşık Yusuf Sayatoğlu
8Temmuz, 2015, New Jersey
5.0
100% (1)