13
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
777
Okunma

minik taş parçacıkları savruluyor ayağımdan
kara bulut bile yok gökte
yalnız yürüyorum
ellerini yanına al diyor bir ses
içinden dilini çıkar
gün altın sırmalı kaftan, giy
sevdiğin bir soluk ötede
düştesin sanma
gözetliyor biri’leri
gülüşün öyle geniş caddeler gibi
kimsenin kimseyi görmediği vitrin önü
kilometrelerce uzaktasın kendinden
uzaktaki çocukluğun
dil çıkarıyor
sevdiğim bir soluk ötede
ellerini sokakta bırakma diyor
toz bulut olup karışmasın rüzgâra
bir fotoğrafta donup kalmasın sevdamız
eteğimize dolanan sırmalı kaftan
ikimiz giydik
sevginin hüküm sürdüğü yerde
değil miydi saltanat
yüzüme kim bıraktı hüznü..
03. 05. 1986 / Nazik Gülünay