3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1246
Okunma

ah baştankara
uçup gittin fundalıklardan
sessiz sedasız
ihtilalcı bir yalnızlık bu
içimde göç mevsimlerinin kırık mavi boşluğu
küçük kumrulardık aynı dalda
hünerim incitmeden sevmekti seni
bahar toprağı gibi taze kokun kadim kentlerde
elime alıp fırçamı
çizerdim gökyüzüne resmini
serin rüzgarlar kaldı senden
gökyüzünde kara matem kuşlarının dansı
cunda sahilinde
taş kahvede içtiğimiz çaylarda yapayalnız bir buğu
turkuaz sularda güz yalnızlığı
pranga vurdum yosun gözlerine
kediye süt verip çıktım yapayalnız evden
hangi kara trenlerle gideyim göğün kuşlarına
gök ile yer arasında öp derinden kadim tufanımı
her veda eylül sonlarının tenhalığı
her veda soluk verir
inannanın ölüler diyarına
sıyır yabancı yüzünü ölümcül günahlardan
içimde naramsine mersiyeler yakıyor bir sümer rahibi
içimde göç mevsimlerinin kırık mavi boşluğu
5.0
100% (5)