1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
3078
Okunma

Yüzündeki hüzün de nedir böyle
Cihana bedel gamze yanaklı iken
Şu yaşına kadar yetmez mi çile
Gözlerim yolda, gelmeni beklerken.
Dipsiz kuyular kazdım ben yokluğunda
Üfül üfül esersin diye, kuyunun ağzına
Başımı koymuşum can, sevda namıyla
Sızan inci damlalar, derya olurken.
Haykır ki aşkını, şaha kalksın asker
Bir ben kaldım, alemde sana nefer
Delmişim kayaları, kanasa da eller
Küheylan gibi, çatlarcasına koşarken.
Ey benim Kayıp Gülüm, meleğim
Azap ikliminden, kurtaran yiğidim
Şanındır affetmek senin, bilirim
Çağır beni, o gül kokunu saçarken.
Garibim, kimsesizim, biçareyim burada
Kapanmaz yaram, artarken yokluğunda
Bir sıcak nefes üfle, doğ yeniden ruhuma
Bana da merhamet diye, ismini anarken.
Hem sorularım, hem de cevaplarımsın
Yorgun savaşçı gibi, aşkına dalmışım
Çöken sisleri, hep isminle dağıtmışım
Bir ziyafet sofrasında, çehreni ararken.
Yollar kayboldu gidişinde Kayıp Gülüm
Sensiz boynum hep böyle, iki büklüm
Ne getirdin diye sararsan ahu gözlüm
Varlığımla seni, dört gözle beklerken.
Yağmurun sesi kısık, denizin rengi yok
Rüzgar değiştirmiş yönünü, haberi yok
Azalarım bihaber, kesseler acısı yok
Sunulan şarabını, çekinmeden içerken.
Benim yolum sevda yolu, sokağım sen
Geceler bitmiyor, uzun, inan bir bilsen
Efkar basmış sineleri, perde ötesinden
Gül kokunun hayalini, her yerde ararken.
Gel gecenin karanlığında, sessizce
Lerzeye geliversin odam, gelişinle
Dağlat sine’leri ki, o enfes nefesinle
Kayıp Gülüm; seni yeniden anarken.
Murat AYDIN
5.0
100% (3)