1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1391
Okunma

Bak şimdi Araf’tayım;
Ne ölü ne de diri,
Senden geriye kalan an’ları yiyorum şimdi.
Kelimeler manasız, hüveyitem zayi, hülyalarım ise
Karabasan.
Kentlerin o keşmekeşliğinden kaçtım
Alevlenip har’lanıyor sine’mde ateş
Çehremdeki siyah inci ise buğulu.
Kafamda öyle derin inlemeler ki;
Hem dem zikrimdesin.
Sözlerimin mecali kalmadı, namını anlatmaya
Çünki; manaya mana katan o Aşk;
Sen’sin.
O kupkuru çöllerin sine’sinden doğan,
Okyanustur aynı zamanda.
Bir döşek gibi inşirah salan toprak bile
Pürnur olur ayaklarını basıp gezinmenden.
Ve sen Sevgili;
Varlığınla hayat bulup yeniden ihya olduğum,
Yokluğun ile kalabalıklar içindeyken bile kaybolduğum,
Sen dile gelince
Sustu bütün alem, sustu inceden inceye.
Şu günaha belenmiş ruhum,
Şeker şerbet döken o inci mercan sözlerinle
Sil baştan, masumiyete bulandı.
Hani en özel zamanlar dile gelmişken,
Adına şiirler yazılan Sevgili!
Lal tutulan dilimde bir kor iken
Dağılmış ve perişan hale gelmiş
Küle döndü bu fakir.
Rad; rüzgarını yollamadan,
Malik, kapılarını henüz açmadan,
Rıdvan; Lebbeyk diye hasretle bizi beklerken
Savrulmadan etrafa,
Gel; herşeyinle gel.
Canilere bile rahmet nazarıyla bakan
Beddua edenlere amin demezken
Bir mum gibi erit katre katre
Sar beni de o alıcı doğana benzeyen
Enfes zeytin gözlerinle.
Zifte giriftar zifiri gecelerin kabusundan
Şeytanlar ilişmesin aşk dolu gönlüne,
Sen ki; hurilere taç giydirir
Zarafetinle kainatı eritir
Güzenliğin ile de;
Lerze’ye getirirsin yürekleri.
Ve ayak sesleri yavaş yavaş duyulurken kalbimde
Hayat verirsin kuruyan damarlarımın,
o en tehna ve hücra köşelerine.
Ve gel ki;
Doğsun güneş ve konsun yine
Eski ama sabit kadem yerine.
Gitme sakın, sakın gitme,
Gitmezsen, gözlerimdeki hüzün
Işıltılarla dolacak, dolup yakamozlara inat
Gökleri ve yerleri, yakutvari bakış ile dağlayacak.
Esaretine al beni, prangala kuşun kalbi gibi titrek kalbimi.
Bir elinde hançer, bir elinde nur olsun
Nurunu vermesen de bana
Varlığın, ebediyyen gitmemecesine
Her yanda çalan tamburlar gibi son demde hayalimdeki
Tulu olsun derken, gel.
Yine göreyim o nurefşan cemalini
Sine’m, kebam gibi aşkının ateşinden kavrulurken
Varlığım, varlığınla yıkansın Sevgili.
Sevgili;
Yokluğunda şu seccadem,
Vuslata özlemle ıslandı gözyaşlarımla,
Her bir rekat namaz kılışımda
Fikrimle mücadele ettim hayalini,
Yırtılsın dedim aradaki yetmişbin perde
Tıpkı Pers’lerin saltanatının yıkıldığı
O gece gibi.
Gel, gel ki;
Sensizliğimin s altanatını ve tabusunu yık bu gece.
Gel;
Olur mu Sevgili….
Murat AYDIN
07/12/2013 ….. Bursa
5.0
100% (1)