15
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1138
Okunma

Hasta ziyareti kadar kısa bir andın
vazodaki çiçeklerin suyu yarılanmışken
bir el dokunuyordu ki elime
kağıt peçeteler gibiydi ellerin
ellerin gibi ak pak örtüler buram buram lavanta
pencerenin önündeki iğde ağacının kokusuyla
ilaç kokuları arasında
perhiz dinlemiyor baharatlı kelimeler
cümleyi yakıp kavuraraktan
ecza kokusuyla birlikte odanın dört bir çevresinde
sinsice dolanan gölgeler
tam da dudağında bir ara bir sözcük sıkışıp kalmışken
açılan kapılarda ayna tutulmuş mekanlar
ince narin serin ellerin
parmak uçlarında mimozalar
ten üstü birer leke klorofil
engelliyor tek heceli kelimeler cümleyi
cümlesinin kazan kaldırdığı imla
tutkuların asaişe takındığı tavır
ve tutkulu oyunlar kurarken gözlerin
davetkar ahşap köşkler kadar eskitilmiş
karışık bir yemek tarifi gibiyse de
tadımlıktı bakışların değişik tadlarcasına
yanıp sönen yıldızlar ve örtüsüne dolanan
bulutumsu gökyüzü
karmakarışık duygular seli silme dedimse de
ayrılıklar inceltiyormuş meğer sürtüşmeleri
karanlığa gömülürken oda aydınlığa özrüyle
parmak uçlarında karanfiller
ince narin serin ellerin
kağıt peçeteler gibiydi yüzünün örtüsü
Yüksel Nimet Apel
Şiirimin güne yakıştığını düşünen yönetim ve üyelerine, tebrik eden arkadaşlarıma kalpten teşekkür ediyorum
5.0
100% (21)