Yaşaman bir yastık ve bir yorgan edeli Kin kustum beni benden alanlara pera En günahsız küfrümdü vuslatım. Ne zaman peydah olsa En fiyakalı ağlayışları nisan yağmurlarının, Beyazdan bir ölüm dökülüyor, Köküne sakalımın. Hani sen, Kafiyesiz yolculuğumun, Gençliğimin baharına dikilen ağaçların ikinci adısın. Sanma zaman zaman dökülen yaprakların öldüğünü. Yıpranıp sararsa da çeyizin; Yıllanıyor gözlerin. Uzaktan bakiyor saki, Sunmak ister gibi sanki şarabını Ve vardır her gözyaşının ağrısına tüneyen bir yağmur; Azgın yarasını saklayan.
Hafiden zikir çeken esved gecenin firâkında; Ben hep yanlış pencerelere asmışım, Camların buruk ve ihtiraslı buğusuyla öpüştürdüğüm şuursuz düşlerimi. Bu yüzdendir belki de penceremin önünden hiç geçmeyişin, Zerk etmeyişin nefesini ömrümün yarısına. Artık adının şavkında kurumaya niyetlenen Tüm gözyaşlarımı kendi ellerimle recm ediyorum. Yasakmış bize bu aşk, Öyle bir dedikodusu varmış `Bin yıllık savaşlar ardından kalma’ adetlerin.
Bana seni çok gördüler pera; Bizi bize vermediler Yaşlanacak sözlerimiz varmış gelecekte Şimdi susuyoruz en çok öldüklerimizden Ali’nin naaşına sevinen yılanlar, Muhammed’in daha veda hutbesinden bile haberi olmayan çiyanlar, Hüseyin’in soğuk suya hasretini bilmeyen yüreği cehennem insanlar. Lanetlendik pera tenha bir intizarın kabulunde.
Eskidi çocukluğum, Artık eseri kalmadı mavi telaşımın. Kararan güneş günler örtüsü Şimdilerde cahiliye döneminden kalma bir adamı canlandırıyorum. Çıkaralı kalbim gömleğini bir mağarada Bir medeniyet buldum ya senden sonra ismini sensiz sokaklara koydum Diri diri gömdüm gururumu. Anla ki; Çehremin çirkinliğinde iri yanlızlıklar dolaştırıyorum pera. Taze anlımda vurulan kuşların Yasını tutuyorum olgunlaşınca iğdeler. Ne zaman bir denizin kıyısına gitsem ki sana ağlamaya, Kana kana... Hiç doğmayan kızımın canını yaktığımı hissediyorum. Sen O’nun ikinci adısın.
Elbet sende şahit olursun ıslak sokaklarda Üşüdüğüne lambaların, Delik deşik kör rüyaların, Yorgun bir uykudan intikamını aldığına. Olur ya bir gün yüzünü döner Hanzala ! İşte o zaman anlarsın, Rüzgarın ninniler fısıldamadığını Kabuğunu esvab bilen yaralarıma.
Yasal Uyarı: Sitemizde bulunan ses dosyası bilgisayarınıza kaydedip ve ticari amaç olmayan kişisel kullanımınız için yayınlanmaktadır. Bu ses dosyası müzik parçalarının ve seslendirilmiş şiirlerin kopyalanması, gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması yasalara göre korunmaktadır. Telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu dökümanın yayınlanması, kulllanılması, dağıtılması ve kopyalanması ile ilgili hususlarda Edebiyatdefteri.com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir. Bu ses veya müzik parçasının burada yasadışı olarak yayınlandığını düşünüyorsanız bizi uyarın.
Edebiyatdefteri.com, 2024. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Edebiyat -
Şiirler -
Kitap
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.