Türkiye’deki “Beyaz Türk” kimliği etrafında şekillenen kültürel-siyasal hegemonya, dünyadaki yönetim modellerinin sınıfsal, etnik ve kültürel iktidar biçimleriyle karşılaştırılarak incelenmiştir. Maka...
Yapısal İşlevselcilik, öncülüğünü Talcott Parsons ve Robert K. Merton'ın yaptığı, temel olarak 1930'ların sonundan 1960'ların sonuna kadar etkili olmuş bir sosyolojik teoridir.
Dönemler şu şekilde özetlenebilir:Kuruluş Dönemi (1937-1945): Parsons'un The Structure of Social Action (1937) eseriyle teorik temelleri atması.
Hakim Paradigma Dönemi (1945-1960'ların ortası): Özellikle Parsons'un The Social System (1951) eseriyle teori en olgun ve sosyolojiye egemen haline geldi.
Revizyon ve Eleştiri Dönemi (1950'ler-1960'lar sonu): Merton'ın Social Theory and Social Structure (1949, 1957'de genişletildi) eseriyle orta kademeli kuramlar ve eleştirel revizyonlar getirmesi. Bu dönem aynı zamanda teorinin yoğun eleştirilere maruz kaldığı ve popülerliğini yitirmeye başladığı dönemdir.
Özet:
Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu modernleşme projesi olan Kemalizm tarafından inşa edilen 'Beyaz Türk' kimliğinin hegemonik normativitesini, Talcott Parsons ve Robert K. Merton'un geliştirdiği Yapısal İşlevselcilik teorisi çerçevesinde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın temel tezi, 'Beyaz Türklük' kategorisinin (etnik Türk, Sünni-İslam kökenli, seküler-laik yaşam tarzı) sadece bir kimlik tanımı olmanın ötesinde, Parsons'un AGIL şeması bağlamında toplumsal sistemin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik işlevsel bir mekanizma olarak kurgulandığıdır. Ancak Merton'un 'açık ve gizli işlevler' ile 'işlev bozukluğu' (dysfunction) kavramlarından yola çıkarak, bu homojenleştirici kimlik inşasının, sistem için istikrar sağlayıcı 'açık işlevlerinin' yanı sıra, uzun vadede toplumsal çatışma, dışlama ve şiddeti meşrulaştıran ciddi 'gizli işlev bozuklukları' ürettiği iddia edilmektedir. Bu analiz, Kemalist modernleşmenin, merkeze koyduğu bu normatif ideal üzerinden etnik, dini ve mezhepsel azınlıkları nasıl 'ötekileştirdiğini' ve 'işlevsel' kıldığını sistematik bir şekilde ortaya koymayı hedeflemektedir. Anahtar Kelimeler: Beyaz Türklük, Kemalizm, Yapısal İşlevselcilik, Talcott Parsons, Robert K. Merton, Hegemonya, Ötekileştirme, İşlev Bozukluğu.
1. Giriş: Teorik Çerçeve ve Problematiğin Sunumu
Türkiye'deki ulus-devlet inşası, homojen bir ulusal kimlik yaratma çabasıyla şekillenmiştir. Bu süreçte, etnik olarak Türk, dini olarak (kültürel miras bağlamında) Sünni-İslam ve sosyo-kültürel olarak seküler-Batılı bir yaşam tarzını benimseyen bir hegemonik kategori –gündelik ve akademik dilde 'Beyaz Türklük' olarak anılan– normatif bir ideal olarak merkeze yerleştirilmiştir. Bu çalışma, bu olguyu, toplumu birbiriyle bağlantılı parçalardan oluşan ve dengeyi (equilibrium) hedefleyen bir sistem olarak gören Yapısal İşlevselci teori ile anlamayı amaçlamaktadır.
Talcott Parsons'a göre, bir toplumsal sistemin varlığını sürdürebilmesi için dört temel ihtiyacı karşılaması gerekir (AGIL şeması):
Adaptation (Uyum): Sistemin maddi kaynakları elde etmesi ve çevreye uyum sağlaması.
Goal Attainment (Amaç Edinimi): Temel hedeflerin belirlenmesi ve kaynakların bu hedeflere ulaşmak için seferber edilmesi.
Integration (Bütünleşme): Sistemin farklı parçalarının bir arada tutulması, uyum içinde çalışmasının sağlanması.
Latency (Gizil Kalıp Bakımı): Temel değerlerin korunması ve nesilden nesile aktarılması.
Robert K. Merton ise, her sosyal olgunun hem niyet edilen ('açık işlev') hem de niyet edilmeyen ('gizli işlev') sonuçları olabileceğini; aynı zamanda, sistemi istikrarsızlaştıran 'işlev bozukluklarına' (dysfunctions) da yol açabileceğini vurgulamıştır. İşte bu çalışma, 'Beyaz Türklük' idealini, Kemalist sistemin AGIL ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir araç olarak ele alacak ve Mertoncu bir perspektifle hem işlevlerini hem de yarattığı ciddi işlev bozukluklarını analiz edecektir.
Kemalist modernleşme projesi, Osmanlı'nın çok uluslu, çok dinli yapısından homojen bir ulus-devlete geçişi hedefliyordu. 'Beyaz Türk' kimliği, bu geçişte AGIL ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış bir toplumsal kurguydu.
Amaç Edinimi (G): Sistemin temel amacı, 'muasır medeniyetler seviyesine' ulaşmış, laik, ulus-devleti inşa etmekti. 'Beyaz Türk' kimliği, bu amacın somut insan tipolojisiydi. Batılılaşma, bu kimliğin ayrılmaz bir parçası olarak kodlandı. Resmi dil, eğitim, kılık kıyafet devrimleri ve Türk Tarih Tezi ile Türk Dil Tezi gibi araçlar, bu hedefe ulaşmak için seferber edildi.
Uyum (A): Yeni rejim, kendisini Osmanlı geçmişinden radikal bir kopuş olarak tanımladı. 'Beyaz Türk' kimliği, bu yeni sisteme uyum sağlamış ideal vatandaş modeli olarak sunuldu. Diğer kimlikler (Laz, Kürt, Çerkes, Alevi, dindar Sünniler) ise ya bu modele asimile olmalı ya da sistemin marjında kalmalıydı. Bu, sistemin kendi iç dinamiğine uyum sağlama çabasıydı.
Bütünleşme (I): Parsons için bütünleşme, toplumsal düzenin sağlanmasıdır. Homojen bir 'Beyaz Türk' kimliğinin dayatılması, teoride, farklılıkları ortadan kaldırarak bir çatışma kaynağını bertaraf etmeyi ve toplumsal birliği (consensus) güçlendirmeyi amaçlıyordu. Tek tip vatandaş profili, tek tip eğitim (Köy Enstitüleri, Tevhid-i Tedrisat Kanunu) ve medya aracılığıyla yayılan milli bir söylem, bu bütünleşmeyi sağlamak için kullanıldı.
Gizil Kalıp Bakımı (L): Bu, temel değerlerin ve normların korunup aktarıldığı alandır. Kemalist ideoloji ve 'Beyaz Türk' normu, eğitim sistemi (Andımız), ulusal bayramlar, anıtlar (Anıtkabir) ve ordunun rolü gibi kurumlar aracılığıyla sürekli yeniden üretildi. Laiklik, milliyetçilik ve modernlik, korunması ve aktarılması gereken en temel değerler olarak kodlandı.
3. İşlevler ve İşlev Bozuklukları: Mertoncu Bir Sorgulama
Merton'un analizi, bu sürecin çift yönlü doğasını anlamamıza olanak tanır.
Açık İşlevler: Kemalist elitler açısından 'Beyaz Türk' kimliğinin dayatılmasının açık işlevi belirgindir:
Toplumsal Homojenlik ve Düzen: Teoride, parçalı bir toplumsal yapıyı hızla modernleştirilebilecek bir ulus haline getirmek.
Milli Kimlik İnşası: Osmanlı'dan kopuşu simgeleyen yeni bir kolektif kimlik yaratmak.
Modernleşmenin Taşıyıcı Zümresi: Batılı değerleri ve yaşam tarzını içselleştirmiş bir seçkinler sınıfı yaratarak modernleşmeyi hızlandırmak.
Gizli İşlevler ve İşlev Bozuklukları (Dysfunctions): Ancak Merton'un gösterdiği gibi, bu kasıtlı politikanın öngörülmeyen, hatta sistemi temelden sarsan sonuçları olmuştur:
Derin Toplumsal Bölünmeler (Bütünleşmeye Karşı İşlev Bozukluğu): Homojenleştirme çabası, paradoksal bir şekilde, toplumu 'normatif Beyaz Türk' ve 'öteki' (Kürt, Alevi, dindar Muhafazakar) olarak derin bir şekilde bölmüştür. Sistemin 'bütünleşme' (I) ihtiyacına hizmet etmesi beklenen politika, aslında uzun vadede kronik bir işlev bozukluğu yaratmış, toplumsal çatışma ve güvensizliği kalıcı hale getirmiştir.
Şiddetin Meşrulaştırılması: 'Sistemi koruma' ve 'ülkenin bütünlüğünü sağlama' (G) amacı, ötekileştirilmiş gruplara yönelik baskı ve şiddeti meşru bir zemin olarak sunmuştur. Varlık Vergisi (1942) ile gayrimüslim azınlıkların, Dersim Harekatı (1937-38) ile Alevi-Zaza-Kürt kimliğinin, 6-7 Eylül Olayları (1955) ile yine gayrimüslimlerin hedef alınması, bu hegemonik norm dışında kalanların sistem için bir 'tehdit' olarak kodlanabileceğini göstermiştir. Bu, 'amaç edinimi'nin (G) pervers bir gizli işlevidir.
Kültürel ve Sosyal Sermaye Eşitsizliği: 'Beyaz Türk' kimliği, Bourdieucu anlamda bir kültürel ve sosyal sermaye kaynağı haline gelmiştir. Devlet kademelerinde, orduda, üniversitelerde ve medyada bu kimliği taşıyanlar avantajlı konuma geçerken, diğerleri dışlanmıştır. Bu, sistemin 'uyum' (A) sağlama mekanizmasının, eşitsizlik ve ayrımcılık üreten bir işlev bozukluğuna dönüşmesidir.
Değerler Çatışması (Gizil Kalıp Bakımına Karşı İşlev Bozukluğu): Tek tip değerlerin (L) dayatılması, alternatif değer sistemlerini (muhafazakar dini değerler, Kürtlerin kolektivist kültürü) yeraltına itmiş veya onları siyasi bir muhalefet unsuru haline getirmiştir. Bu, Türkiye'de laik-dindar, milliyetçi-Kürt kimlikleri etrafında süregelen kutuplaşmanın temel nedenidir.
4. Sonuç ve Tartışma
Yapısal İşlevselci bir analiz, Kemalist modernleşme projesini ve onun 'Beyaz Türk' hegemonik kategorisini, salt bir baskı ve tahakküm aracı olmanın ötesinde, belirli bir tarihsel bağlamda ortaya çıkmış ve sistemin AGIL ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan karmaşık bir sosyal mühendislik projesi olarak anlamamıza olanak tanır.
Ancak, Robert K. Merton'un katkılarıyla zenginleşen bu teori, aynı zamanda bu projenin paradoksal ve trajik sonuçlarını da açıklar. Kısa vadede 'istikrar' ve 'bütünleşme' sağlamayı hedefleyen bu homojenleştirici politikalar, uzun vadede derin işlev bozukluklarına yol açmıştır. Türkiye toplumunun bugün dahi üzerinde mücadele ettiği kimliksel kutuplaşmalar, güvensizlikler ve tarihsel travmalar, bu işlev bozukluklarının somut tezahürleridir.
Bu analiz, toplumsal sistemlerin karmaşıklığını gösterir: Bir alanda (seçkinler nezdinde istikrar) işlevsel görünen bir yapı, başka bir alanda (toplumun büyük kesimlerinde dışlanma) feci sonuçlar doğurabilir. 'Beyaz Türklük' olgusu, modernleşme ve ulus-inşası süreçlerinin, yüksek maliyetler ve öngörülemeyen sonuçlar barındırabileceğine dair güçlü bir sosyolojik vaka çalışması sunmaktadır.
Kaynakça
Merton, Robert K. (1968). Social Theory and Social Structure. New York: Free Press.
Parsons, Talcott (1951). The Social System. New York: Free Press.
Keyman, E. Fuat (2007). "Modernity, Secularism and Islam: The Case of Turkey". Theory, Culture & Society.
Üstel, Füsun (2004). "Makbul Vatandaş"ın Peşinde: II. Meşrutiyet'ten Bugüne Vatandaşlık Eğitimi. İstanbul: İletişim Yayınları.
Özyürek, Esra (2006). Nostalgia for the Modern: State Secularism and Everyday Politics in Turkey. Duke University Press.
Mardin, Şerif (1973). "Center-Periphery Relations: A Key to Turkish Politics?". Daedalus.
Yeğen, Mesut (2004). Devlet Söyleminde Kürt Sorunu. İstanbul: İletişim Yayınları.
Bora, Tanıl (2017). Cereyanlar: Türkiye'de Siyasi İdeolojiler. İstanbul: İletişim Yayınları. (İlgili Bölümler)
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.