Türkiye’deki “Beyaz Türk” kimliği etrafında şekillenen kültürel-siyasal hegemonya, dünyadaki yönetim modellerinin sınıfsal, etnik ve kültürel iktidar biçimleriyle karşılaştırılarak incelenmiştir. Maka...
Bu makale, Türkiye’de hegemonik bir kategori olarak “Beyaz Türklük” kimliğini tarihsel, felsefi, sosyolojik ve psikolojik boyutlarıyla analiz etmektedir. Kemalist modernleşme projesinin, etnik Türklük, Sünni-İslam kökeni ve seküler-Kemalist yaşam tarzını normatif bir ideal olarak nasıl inşa ettiği ve bu idealin, etnik, dini ve mezhepsel “öteki”leri marjinalleştirerek, dışlayarak ve şiddet uygulayarak bastırdığı tezi ele alınmaktadır. Çalışma, bu süreci yalnızca modern bir olgu olarak değil, aynı zamanda Orta Çağ skolastik düşüncesindeki “hakikat tekelciliği” ve “öteki”leştirme mekanizmalarıyla diyalektik bir bağlamda sorgulamaktadır. Thomas Aquinas’ın iman-akıl sentezi ile Gazâlî’nin eleştirel şüpheciliği gibi felsefi modeller, Türkiye’deki hegemonik yapının eleştirisi için bir analiz çerçevesi olarak kullanılmaktadır. Makale, bu hegemonyanın psikolojik ve sosyolojik sonuçlarını inceleyerek, alternatif bir toplumsal sözleşme olasılığını araştırmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Beyaz Türklük, hegemonya, Kemalizm, ötekilik, Orta Çağ felsefesi, skolastisizm, İslam felsefesi, eleştirel teori.
Giriş
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisi olan Kemalizm, homojen bir ulusal kimlik inşası hedeflemiştir. Bu kimlik, etnik olarak Türk, dini olarak Sünni-İslam (ancak seküler bir yaşam tarzıyla) ve sosyo-kültürel olarak Batılı-laik parametrelerle tanımlanmıştır. “Beyaz Türklük” olarak adlandırılan bu hegemonik kategori, kendini norm olarak konumlandırarak, bu tanıma uymayan grupları (Kürtler, Aleviler, dindar muhafazakârlar, gayrimüslim azınlıklar) “öteki”leştirmiş ve sistematik bir dışlama mekanizması işletmiştir. Bu makale, bu hegemonyanın tarihsel kökenlerini, felsefi temellerini ve toplumsal sonuçlarını eleştirel bir bakışla incelemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, Orta Çağ skolastik ve İslam felsefesindeki benzer hakikat ve iktidar mücadeleleriyle paralellikler kurarak, modern Türkiye’nin kimlik politikalarını evrensel bir bağlamda sorgulayacaktır.
1. Tarihsel Arkaplan: Kemalist Modernleşme ve Hegemonik İnşa
Kemalist modernleşme projesi, Osmanlı’nın çoklu kimlik yapısını tasfiye ederek, homojen bir ulus-devlet yaratmayı hedeflemiştir. 1924 Anayasası, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu gibi kurumlar, bu homojenleştirme sürecinin araçları olmuştur. “Vatandaş Türkçe Konuş!” kampanyaları, azınlık okullarının kapatılması ve 1934 Trakya Olayları gibi tarihsel örnekler, hegemonyanın somut tezahürleridir. Bu süreç, Antonio Gramsci’nin “hegemonya” kavramıyla örtüşmektedir: İktidar, yalnızca zora dayalı bir tahakküm değil, aynı zamanda toplumsal rızanın üretildiği kültürel ve ideolojik bir süreçtir.
2. Felsefi Temeller: Orta Çağ Skolastisizminden Modern Hegemonyaya Eleştirel Bir Köprü
Orta Çağ felsefesi, hakikat iddialarının nasıl inşa edildiği ve meşrulaştırıldığı konusunda kritik bir perspektif sunar. Hristiyan skolastisizmi ve İslam felsefesi, inancı akılla temellendirerek bir “hakikat rejimi” kurmayı amaçlamıştır.
2.1. Thomas Aquinas ve İnanç-Akıl Sentezinin Hegemonik Yansımaları
Aquinas, Summa Theologica’da Tanrı’nın varlığını akılla kanıtlamaya çalışmıştır. Bu sentez, inancı rasyonelleştirerek onu tartışılmaz bir norm haline getirmiştir. Benzer şekilde, Kemalist modernleşme de sekülerliği ve ulusal kimliği “akılcı” ve “modern” bir ideal olarak sunmuş, böylece alternatif kimlikleri “irrasyonel” veya “gerici” olarak damgalamıştır.
2.2. Gazâlî’nin Şüpheciliği ve Kemalist Eleştirinin Sınırları
Gazâlî, Filozofların Tutarsızlığı eserinde, felsefenin mutlak hakikat iddialarını şüpheyle karşılamıştır. Bu eleştirel tutum, Kemalist ideolojinin kendini eleştiriden muaf tutan dogmatik yapısıyla tezat oluşturur. Gazâlî’nin şüpheciliği, hegemonik yapıların kırılganlığını ortaya koyar.
2.3. İbn Rüşd ve “Çifte Hakikat” Teorisinin Özgürleştirici Potansiyeli
İbn Rüşd’ün “çifte hakikat” teorisi, felsefi akıl ile dini inancı ayrıştırarak, çoğulculuğa kapı aralar. Türkiye’deki resmi ideolojinin katı monizmi, bu perspektifle eleştirilebilir.
3. Sosyolojik ve Psikolojik Boyut: Ötekilik, Şiddet ve Kimlik Travması
“Beyaz Türklük” normu, sadece politik değil, aynı zamanda derin psikolojik sonuçlar doğurmuştur. Freud’un “öteki”ni bastırma teorisi ve Frantz Fanon’un sömürge zihniyeti analizleri, marjinalleştirilmiş grupların içselleştirilmiş aşağılık duygusunu anlamak için kullanılabilir. Alevilerin ve Kürtlerin asimilasyon sürecinde yaşanan kimlik parçalanması, kolektif bir travmadır. Pierre Bourdieu’nün “sembolik şiddet” kavramı, bu grupların kendi kültürlerini değersizleştirmesi sürecini açıklar.
4. Eleştirel Tez ve Antitez: Hegemonyanın Kırılganlığı ve Direniş
Kemalist hegemonya, mutlak ve istikrarlı bir yapı değildir. 1960’ların sol hareketi, 1980’lerin İslami canlanışı ve 2000’lerin Kürt siyasi hareketi, bu hegemonyayı sürekli sorgulamıştır. Michel Foucault’nun iktidar analizleri, iktidarın her yerde olduğu kadar direnişin de her yerde olabileceğini gösterir. Alevi dernekleri, Kürt enstitüleri ve feminist hareketler, alternatif kamusal alanlar yaratarak hegemonik anlatıyı parçalamaktadır.
5. Sonuç: Çoğulculuk İçin Felsefi ve Politik Bir Çağrı
Türkiye’nin demokratikleşme sorunu, “Beyaz Türklük” normunun aşılmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Orta Çağ felsefesinin eleştirel mirası (İbn Rüşd’ün çoğulculuğu, Gazâlî’nin şüpheciliği), modern hegemonyaları sorgulamak için bir model sunar. Yeni bir toplumsal sözleşme, ancak etnik, dini ve kültürel çoğulculuğu tanıyarak mümkün olabilir. Bu, sadece politik değil, epistemolojik bir dönüşüm gerektirir: Hakikatin tekeli reddedilmeli, farklılıklar bir zenginlik olarak kucaklanmalıdır.
Kaynakça
Gramsci, A. (1971). Prison Notebooks. International Publishers.
Aquinas, T. (1265-1274). Summa Theologica.
Al-Ghazâlî. (1095). The Incoherence of the Philosophers.
Ibn Rushd. (1179-1180). The Incoherence of the Incoherence.
Bourdieu, P. (1991). Language and Symbolic Power. Harvard University Press.
Fanon, F. (1952). Black Skin, White Masks. Grove Press.
Foucault, M. (1975). Discipline and Punish. Gallimard.
Keyman, E. F. (2007). Modernlik, Oryantalizm ve Türkiye. İletişim Yayınları.
Üstel, F. (2004). “Makbul Vatandaş”ın Peşinde. İletişim Yayınları.
Çağaptay, S. (2006). Islam, Secularism, and Nationalism in Modern Turkey. Routledge.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.