Derin bir yurt sevgisi, tarih bilinci, bireysel ve toplumsal duyarlılık taşıyan güçlü bir şiir kitabı olarak çok katmanlı ve kapsamlı bir çalışmadır.
Kitap, yedi tematik bölümde toplanan şiirlerle Tü...
Koca bir dağdın arkamda Önümde serili engin ova Sokak sokak dolanan şu kasaba Senden bir haber var mı baba?
Keskindi bakışlar ela gözler Bu dağ, bu ova, şu cami Göz göz hanay evler Bilsen seni nasıl özler.
Alt üst yoğurarak toprağı Omzumda kürekle tanıdı Köyün kasaban Dedebağı Dile gelse de şu Belen Meydanı Anlatsa bize yaşadığın çağı.
Hacıydın, hocaydın dupduru Minarede ezandın, minberde hutbe Bilmezdin ne tarikat, ne tekke Bezin olmazdı asla siyasette.
Keskindi bakışlar, elaydı gözler Bu tarla, bu bahçe, şu çay Yağan yağmur, akan seller Bilsen seni nasıl özler...
Şimdi üstünde mezar taşı Yanında çamlar Uzadıkça uzadı babam Hasret kokulu yıllar.
*** Yakarış
İnsan düşmüş batağa, Yönelmiş sapıklığa. Çırpınır karanlıkta, Muhtaç kalmış ışığa.
Güzel Rabbül Âlemin, Olsun diye rehberim, Nisan ayı, baharda Muhammed’i gönderdin.
Allah birdir ve tektir, Âlemlere örnektir. Özü sevgi, sevmektir, Yaradan’a dönmektir.
Güzel Rabbül Âlemin, Olsun diye rehberim, Ona giden her yolda, Kitap Kur’an-ı Kerim.
Verdi güzel müjdeyi, “Oku! Oku!” demeyi. İnsan kadri bilmeyi, Çalışıp didinmeyi.
Güzel Rabbül Âlemin, Olsun diye rehberim, Muhammed’dir Mustafa, Sensin benim örneğim.
İnsanlar eşit dedin, Asla zulüm etmeyin. Kul hakkı hiç yemeyin, Harama el sürmeyin…
Güzel Rabbül Âlemin, Olsun diye rehberim, Darda kalınca yolda, Yol gösterir ayetin.
Tut orucu, kıl namaz, Ver yoksula, deme az, Nimetlere bak biraz, Eyle Tanrı’ya niyaz.
Güzel Rabbül Âlemin, Olsun diye rehberim, Bak çiçekte, arıda Vardır nice hikmetin.
Veli aciz bir kulu, Ali Hoca’nın oğlu, Şaşırır bazen yolu, Bilmem ne kadar suçlu?
Güzel Rabbül Âlemin, Olsun diye rehberim, Düşmüş isen hataya, Rahmetin boldur senin…
*** Arıyorum
Ne saltanat rüyasında Ne densizin riyasında Hak âşığın rüyasında Görüyorum Mevla’m seni…
Ne şıhında ne şahında Ne tahtında ne tacında Derde deva ilacında Buluyorum Mevla’m seni…
Ne türbanda ne fermanda Ne vuranda ne soyanda Bereketli her harmanda Anıyorum Mevla’m seni…
Ne fitneyi sokanlarda Ne kibirli bakanlarda Alın teri akanlarda Kokluyorum Mevla’m seni…
Ne kula kul olanlarda Ne testisi dolanlarda Vatan için solanlarda Yaşıyorum Mevla’m seni…
Ne kepçede, ne kazanda Ne azanda, ne sızanda Salâlarla Ramazan’da Arıyorum Mevla’m seni…
Ne tarikatta, ne barikatta Ne tokatta, ne batakta Bilim denen hakikatte Arıyorum Mevla’m seni…
Ne Acem’de, Ne Arap’ta Ne hilede, ne dolapta Ayetin yazan kitapta Arıyorum Mevla’m seni…
Ne ırkında, ne cinsinde Ne sarıkta, ne fesinde Veli’nin son nefesinde Arıyorum Mevla’m seni…
***
Şükürlerin Şükrü
Dünyaya geldiği gün Yetim kalmış bizim Şükrü Ne bir yudum ana sütü Ne zamanında bir öğün Görmemiş Şükürlerin Şükrü…
Daha yedi yaşına basmadan Öksüz kalmış, boynu bükük Üst baş perişan, dökük Öte itilmiş, beri itilmiş Ne bulduysa yemiş, içmiş Yaşadığına şükretmiş Şükürlerin Şükrü. Şimdi dayanmış yetmiş yaşına Bir baş soğan doğradıysa aşına Aklına düşmemiş ne konak, ne saray Kimseden istememiş bir pay “Her hikmeti Mevla’dan say” Demiş Şükürlerin Şükrü.
Ağzında kalmış iki tek diş Yoksulluğa, darlığa Şükürle karşı gelmiş Gözlerinde sonsuz pırıltı Dertleri, tasaları azık etmiş Düşmüş bizim dergi kapağına Veli Hoca’ya ders vermiş Şükürlerin Şükrü…
***
Gönül Sofrası … Duyduk duymadık demeyin Gönül sofrasına davetim var benim Herkes istediğinden yesin içsin Ambarlar dolusu servetim var benim…
-Bitsin bu açlık, bitsin bu kin, bu öfke Gönüller dönsün sırmalı köşke…
Sevda çayını demledim çoktan Söz etmeyin bana vardan, yoktan Bize ne gözü aç ve karnı toktan Serden, yardan geçen bize gelsin…
-Bitsin ikiyüzlülük, yalakalık, **lık Dobra dobra, içi dışı bir olsun insanlık…
Günü günden ayırmayalım Adamı sofrada kayırmayalım Şanı şöhreti hiç duyurmayalım Herkes kıblesini kendi seçsin…
-Bitisin bu açgözlülük, tok sözlülük Gözde değil gönülde olsun gözlük…
Atalım cebimizden parayı pulu Bir tutun Allah’ın yarattığı her kulu Çoluk çocuk, kadın erkek dolu dolu Kursağında kalmasın hiçbir hevesin…
-Bitsin şan, şöhret, mevki makam Kavuşsun artık ayrı duran iki yakam…
Veli pazara çıkarsın erkenden Gönüller dolsun baldan şekerden Mal da yalan, mülk de yalan derken Yaradan soframıza bin bereket versin…
-Bitsin artık adamın adama hilesi Bitsin artık bu toprakların çilesi…
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.