"Aslımı sorarsan ışıktan geldim cihana..."
Adıyaman'ın kadim topraklarında, yedi göbekten gelen bir sır, Hüseyin TURHAL Hoca'nın gözetiminde yüzyıllardır gizlenmektedir: Şahmaran Bin Musa Ocağı. Burası, İlmi Havvas, Cifir ve Ledün İlmi'nin yaşatıldığı son kale, Musa'nın asasının gücünün sihirleri iptal ettiği yerdir. Ocak, yüzlerce yıldır şifa dağıtırken, en büyük kuralı hep aynı kalmıştır: Sırrı korumak.
İlahi Şifa mı, Kara Roman mı?
Gazeteci Leyla Hanım, tıbbın çare bulamadığı dertlerle boğuşan kız kardeşinin kurtuluşu için Ocağın kapısını çalar. Leyla'nın arayışı, onu sadece şifa bulmaya değil, aynı zamanda Harun Bin Saffar adlı kadim bir düşmanın başlattığı manevi bir savaşa sürükler. Harun, Ocağın sırlarını bilen, karanlık bir gölgedir. Amacı, Gizli İlimlerin Anahtarı'nı ele geçirerek, ilahi şifayı kendi 14 bölümlük karanlık romanına mühürlemektir.
Leyla ve Hüseyin Hoca, zamanla yarışarak ruhsal düzlemde Sina Dağı'ndaki Ahit Sandığı'nın kapısına ulaşmak zorundadır. Ancak Harun, savaşı manevi boyutta sürdürürken, Leyla'nın kardeşi Elif'in bedenini sinsi bir tuzağın merkezi yapar.
Kalem Asaya Dönüştüğünde...
Bu destan, sadece bir büyü savaşı değil; bilimin, mistisizmin ve inancın en derin sorgulamasıdır. Hüseyin Hoca'nın elinde Konuşan Kur'an, Leyla'nın elinde ise kalem vardır. İkisi de aynı amaca hizmet edecektir: Aşık TURHAL'ın ifşa ettiği ilahi şifayı karanlığa karşı korumak ve "yılanları melek yapan" Ocağın gücünü tüm dünyaya ilan etmek.
Şahmaran Bin Musa Ocağı'nın kapıları açılıyor. İçerideki sır, sizin hayatınızı sonsuza dek değiştirebilir.
Okumaya cesaretiniz var mı?