Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
ŞAHMARAN BİN MUSA OCAĞI Roman Hüseyin TURHAL
Anadolu'nun kadim topraklarında, Adıyaman'ın kızıl kayalıkları arasında, yedi göbekten gelen bir sır gizlenir: Şahmaran Bin Musa Ocağı. Bu Ocak, sadece bir şifa kapısı değil; Musa'nın asasının yere dü...
11. Bölüm

Altıncı Bölüm: Tılsımın İmhâsı ve Mührün Sırrı

5 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Kara Düğümün Çözülmesi
Leyla, meşe ağacının gölgesinden çıkan sesin şokuyla donmuştu. Geri dönüp Hüseyin Hoca'ya durumu anlattığında, Hoca'nın yüzü daha da ciddileşti.
"O, kendini ifşa etmeyi seviyor. Ama kendini ifşa etmesi, zayıflık işaretidir. Gömdüğü o nesne, Ocağın bahçesindeki Cennet Gülleri enerjisini çekip Elif'in kısmetini kendi karanlık amacına bağlayan bir kara düğümdür. Onu hemen imha etmeliyiz."
Hüseyin Hoca, Leyla’dan tahta heykelciği ocağın avlusuna getirmesini istedi. Yılan derisine sarılı, Elif'in saçıyla mühürlenmiş bu tılsım, bir masanın üzerine kondu.
Hoca, masanın etrafına 12 İmam Ehlibeyt Nurunu temsil eden 12 farklı bitkiden tütsü yaktı. Ardından, eline İsmi Azam’ın altı yıldızlı mührünü taşıyan bir asayı aldı. Bu, Musa'nın asasının manevi karşılığıydı.
"Bu tılsımı yok etmek için, Şifa Ayetleri Cifir ile Yazılı olan bir Vefk kağıdını yakmalı ve bu sırada Zebur Davud’i şiirini okumalıyız. Ancak asıl güç, Elif'in inancından gelecek."
Elif, bitkin olmasına rağmen ritüele katıldı. Leyla, Elif'e kağıdı tutturdu. Hüseyin Hoca asayı tılsımın üzerine dikti ve okumaya başladı: "Ya Bin Musa... Bütün büyüler sihirler iptal oldu..."
Dualar yükselirken, tılsımın etrafındaki yılan derisi titremeye başladı. Heykelcik ısındı, duman çıkarmaya başladı. Hoca, İsmi Azam duasının gücüyle asayı tılsımın tam ortasına bastırdı.
Çıkan cızırtı sesi, sanki yanan odun değil, canı çekilen bir ruhtu. Heykelcik parçalandı, yılan derisi küle döndü. Bu anın ardından, Elif'in bileğindeki yılan deseni tamamen kayboldu. Kısmet üzerindeki fiziksel mühür çözülmüştü.
Ledün İlminin Çözülmesi
Tılsım imha edilirken, Hüseyin Hoca’nın zihninde bir şimşek çaktı. Düşmanın neden altı yıldızlı mühürün tersini kullandığını anlamıştı.
Hoca, Leyla’yı ilim odasına çağırdı. Büyük bir parşömene, düşmanın kullandığı ters mühür ile kendi ocağının İsmi Azam mührünü yan yana çizdi.
“Düşman, İlmi Ledün’ü biliyor. Ocağımızın temel ilkesi şudur: Işıktan kopmak, ilahi nurdan ayrılmaktır. Bu kişi, ocağın gücünü değil, gücün gölgesini seçmiştir. Bu mühür," diye parmağıyla ters yıldızı gösterdi, "büyüleri iptal etmek yerine, gücü kendine mühürlemeye çalışır."
Hoca, sandıktan, üzerinde Arapça yazılar ve yıldız haritaları bulunan kadim bir deri rulo çıkardı.
"Bu rulo, Yıldızname Bakımı ve Metafizik Astroloji ilminin anahtarıdır. Bu, Şahmaran Bin Musa Ocağı’nın yedi göbekten gelen tüm mensuplarının doğum haritalarını ve ruhsal mühürlerini içerir. Bu, aynı zamanda düşmanın da kaydının olduğu yerdir.”
Leyla heyecanla sordu: “Yani adını bulabilir misiniz?”
“Adından daha fazlasını. Onun ruhsal amacını. Onu bu karanlık yola iten tufanı. Cifir hesapları bana unvanını verdi. Şimdi, bu rulo bana onun ‘Aşık TURHAL ocağını etti ifşah’ etmeye çalışan asıl kişiliğini verecek.”
Yedi Boyutlu Anahtar
Hüseyin Hoca, dudaklarında Kur’an hurufi derinliklerinden gelen dualarla ruloyu açtı. Leyla, odanın enerjisinin değiştiğini hissetti; sanki yıldızlar odanın içine inmişti.
Hoca, ruloda parmağını gezdirirken, bir isim üzerinde durdu. O isim, Hüseyin Turhal’ın kendi soy ağacında, neredeyse unutulmuş bir dedenin ismiydi.
“Büyünün kaynağı, tahmin ettiğim gibi Ocağın içinden bir yılan. Onun adı… Harun Bin Saffar. O, bizim ilmimizi kullanarak yedinci boyutta bir kapı açtı ve oradan cin musallatlarını yönlendiriyor. Elif'e musallat olan yılanın enerjisi de buradan geliyordu."
Leyla dehşetle sordu: "Ne istiyor bizden?"
Hoca, derin bir nefes aldı. “O, benim elimdeki son sırrı istiyor: Konuşan Kur’an tablosunun gücünü. O tablo, İlahi Şifa’yı dünyaya yaymak için tasarlanmıştır. O ise, tabloyu tersine çevirerek, yedi katmanda karanlık hükümranlığını kurmak istiyor. Eğer o tabloyu ele geçirirse, on dört bölümlük karanlık romanı tamamlanmış olacak.”
Hüseyin Hoca, elini Leyla’nın omzuna koydu. “Senin görevin şimdi başlıyor, Leyla Hanım. Ocağın son sırrını, Konuşan Kur’an’ı korumalıyız. Ve ben, ataların izinden giderek, Harun Bin Saffar’ı, ait olduğu karanlık boyutta mühürleyeceğim.”
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL