1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
25
Okunma

Dikenli tellerle ördüm artık
kendime kurduğum kaleleri,
asma kilitlerle susturdum
giriş çıkış bilmeyen yolları…
Ve şimdi soruyorum sana, açık açık:
Kendi karanlığımla yüzleşirken
benimle açacak cesaretin var mı
acıya mühürlenmiş kapıları?
Kapattım yılların çürüttüğü
o eski, sararmış defterleri,
özgür bıraktım içimde yıllarca
ipotekli duran kırık hisleri…
Şimdi merak ediyorum gerçekten:
Benimle göğe yükselecek kanatların var mı
yoksa ilk fırtınada kırılacak kadar zayıf mısın?
Yağmura karıştı içimden taşan
fırtına gözyaşlarım,
sardırdım tenimin en gizli yerine
kimsenin bilmediği, hiç iyileşmeyen yaralarımı…
Ama eriyince güvendiğim dağların karları,
tek bir soru kaldı acıtan bir çizik gibi:
Ben sana yaslanacak bir yürek miyim hâlâ
yoksa sende sığındığım koca bir boşluk mu var?
Kaleme döktüm ruhumun
utangaç gölgelerini,
ezberledim acılarımın
her bir titreyen melodisini…
Perdeledim görmek istemediğim
kapanmayan sahneleri…
Ve soruyorum çekinmeden:
Geçmişi silecek güçlü bir silgin var mı
yoksa sen de iz bırakıp gideceklerden misin?
Savurdum rüzgâra söyleyemediklerimi,
uçuruma bıraktım içimdeki çığlıkları,
sessizliğinle ölçtüm insanın
ne kadar yalnız kalabildiğini…
Şimdi soruyorum, açık yaraya dokunur gibi:
Sesim tükenince benimle konuşacak sesin var mı
yoksa sessizliğin bile senden daha sadık mı olur?
Kırık aynalardan topladım
kendime ait parçaları,
yamaladım düşen hayallerin
yırtık izlerini…
Ama içimde hâlâ soran bir yan var:
Benimle tamamlanacak eksiklerin var mı
yoksa uzaktan bakıp acılarıma şiir yazanlardan mısın?
Geceye sakladım söyleyemediğim
en ağır sözlerimi,
güneşe bıraktım içimde solmayan
umut çiçeklerini…
Sana bir sır vereyim kısa ama keskin:
Benimle filizlenecek cesaretin var mı
yoksa daha tohumda korkanlardan mısın?
Ve şimdi…
Denizim dalgalı, rüzgârım asi,
yüreğim hem kırık hem vazgeçmeyen…
Son kez soruyorum, en derine saplayarak:
Gönlün, gönül denizime
gerçekten demir atar mı
yoksa daha kıyıya varmadan batacak bir gemi misin?
@NURAL BEKTAŞLI
5.0
100% (1)