Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
ŞAH MEHMET ( Masalları) Hüseyin TURHAL
Kısa Öz Açıklama: Bu eser, genellikle Anadolu'nun zengin sözlü geleneğinden derlenmiş, kaybolmaya yüz tutmuş masalları bir araya getirir. Bu masallar; bilgelik, dürüstlük, iyilik-kötülük mücadelesi g...
8. Bölüm

Şah Mehmet ve Kanlı Kale'nin Fetih Masalı

16 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Şah Mehmet Masalları

Masal: 8
Şah Mehmet ve Kanlı Kale'nin Fetih Masalı


Evvel zaman içinde, yeryüzünün en karanlık, en zalim hükümdarı olan Kral Karakan’ın yönettiği bir diyar varmış. Bu diyarın ortasında, her taşı kandan boyanmış, adı Kanlı Kale’ye çıkmış dehşet verici bir yapı dururmuş. Kral Karakan, zulmüyle nam salmış, merhameti kalbinden söküp atmış, ne taşa ne insana acırmış.
Uzak diyarların adil ve hikmet sahibi padişahı Şah Mehmet ise, bir gece rüyasında, Kanlı Kale'nin masum feryatlarını işitmiş. Ertesi sabah, Vezirine dönmüş: “Karakan’ın zulmü arşa dayandı. Bu kez kılıçla değil, imanın ve hikmetin cengine çıkacağım.”
Değirmen Taşıyla Sefer
Şah Mehmet, ordusunu geride bırakmış, sadece temiz kalpli dervişi Musa’yı yanına almış. Yola çıkacakken, atı Karayel’e binmek yerine, yakınlardaki harabe bir değirmenin yanına gitmiş. Orada yatan, yosun tutmuş, devasa bir değirmen taşına bakmış.
Hemen orada, beliren nur yüzlü Hızır Ata, Şah Mehmet'e tebessüm etmiş: “Ey Şah! Atlar yorulur, develer çöker. Ama hak yolunun sefinesi yorulmaz.”
Şah Mehmet, Hızır’dan aldığı işaretle, besmele çekip değirmen taşının üzerine oturmuş. Değirmen taşı, bir pervaneye dönüşmüş; Şah Mehmet’in ayaklarının altında hızla dönerek, rüzgârı yara yara Kanlı Kale’ye doğru yol almış. Bu keramet karşısında görenlerin dili tutulmuş.
Kanlı Kale Önünde Doğa Cengi
Kanlı Kale’nin önüne ulaştıklarında, Kral Karakan surlardan dehşetle bakıyormuş. Değirmen taşı havada durmuş, Şah Mehmet’i taşıyormuş.
Kral Karakan, öfkeyle haykırmış: “Sen kimsin ki, bir taş parçasıyla ordularıma meydan okursun! Seni şimdi parçalatırım!”
Şah Mehmet, asasını havaya kaldırıp, ilk cengine başlamış: "Ey Allah'ın sessiz kulları! Benim kelamım size Süleyman'ın mirasıdır!"
Kuşlarla Konuşma: Şah Mehmet, gökyüzüne bakmış ve kalenin kulelerine yuva yapmış binlerce kuşa seslenmiş. Kuşlar, Şah Mehmet’in sesini duyunca, Kral Karakan’ın askerlerinin gözlerine hücum etmişler. Gözleri kaplanan askerler, ne kılıç sallayabilmiş ne de ok atabilmişler.
Rüzgârla Konuşma: Şah Mehmet, rüzgâra dönmüş: "Ey Allah'ın nefesi! Kanlı Kale'nin bütün tozunu, kibrini savur!" Rüzgâr, bir anda öyle bir kasırgaya dönüşmüş ki, kalenin bayrakları kopmuş, surlardaki askerlerin miğferleri uçmuş. Kral Karakan’ın sesi duyulmaz olmuş.
Aslan ve Yılanın Teslimiyeti: Kral Karakan, kalenin gizli bir geçidinden, ülkesinin en vahşi hayvanlarını, aç bir Aslan ve zehirli bir Yılan’ı Şah Mehmet’in üzerine salmış. Şah Mehmet, iki elini iki yana açmış, aslana ve yılana tatlı bir dille seslenmiş: "Siz de Allah'ın yaratıklarısınız! Zulme alet olmayın!" Aslan kükremesini kesmiş, Şah Mehmet’in ayaklarına yatmış. Yılan, asanın etrafına dolanmış, zehrini toprağa akıtmış. Vahşi hayvanlar, Şah Mehmet’e biat etmişler.
Fetih ve Hidayet
Kral Karakan, bu üç büyük keramet karşısında dehşetten titremeye başlamış. Taştan seyahat eden, kuşlara komuta eden, rüzgârı estiren, vahşi hayvanları dize getiren bu gücün, kendi kılıcından çok üstün olduğunu anlamış. Kalbindeki taş çatlamış.
Şah Mehmet, asasını değirmen taşından çekmiş ve Kral Karakan’a doğru yürümüş. Elindeki asayı, kale kapısının paslı demirine dokundurmuş: "Ey Kral! Görüyorsun ki, dağlar, taşlar, hayvanlar bile Hakikate teslim oldu. Sen ki, aklın ve gönlün sahibisin, neden hâlâ zulmün esirisin?"
Kral Karakan, diz çökmüş, gözyaşlarıyla kalenin kanlı taşlarını yıkamış. "Şahım! Senin gücün bana, kendi acizliğimi gösterdi. Bu zulme son veriyorum. Senin gösterdiğin o büyük gücün sahibine iman ediyorum!"
O günden sonra Kanlı Kale, Barış Kalesi olmuş. Şah Mehmet, değirmen taşını adalet çarkı yapmış, o diyarın insanlarına barış ve sevgi getirmiş. Vahşi hayvanlar insanların dostu olmuş, kuşlar artık neşe türküleri söylüyormuş.
Gökten üç elma düşmüş; biri hikmetle gelen Şah Mehmet'e, biri doğayı bile yola getiren imana, biri de Kanlı Kale'de huzur bulan gönüllere.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL