Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
55. Bölüm

Kutsal Metinler Işığında Bir Alevi-Bektaşi Kavramı Olarak Rızalık: Tövbe, Tazminat ve Sosyal Barışın Teolojik Temelleri

22 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin temel taşlarından biri olan rızalık kavramını, İbrahimi dinlerin kutsal metinleri (Tevrat, İncil, Kur'an) ve onların tefsir geleneği ışığında incelemeyi amaçlamaktadır. "Döktüğünü doldur, ağlattığını güldür, yıktığını yap" şeklinde özetlenebilecek olan ve hatanın telafisi (tazmin) ile mağdurun gönlünün alınmasını (rıza) şart koşan bu anlayış, sadece bireysel tövbenin ötesine geçerek toplumsal barışı (sulh) inşa etmeyi hedefler. Makale, rızalık yolunun, Eski ve Yeni Ahit'teki "kefaret" (atonement) ve "diyet" konseptiyle, İslam'daki "tövbe", "diyet" (diyet) ve "sulh" ayetleriyle olan teorik ve pratik paralelliklerini ortaya koyacaktır. Aynı zamanda, Alevi-Bektaşi yorumunun bu kavramları "insan-ı kâmil" olma yolunda birer içselleştirilmiş etik ilkeye nasıl dönüştürdüğü analiz edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Rızalık, Tazminat, Tövbe, Alevilik-Bektaşilik, Karşılaştırmalı Din, Diyet, Kefaret, Sulh.

Giriş

Alevi-Bektaşi öğretisi, insanın kusursuz olmadığı ancak hatasını telafi etmekle yükümlü olduğu gerçekçi ve pratik bir insan anlayışına sahiptir. Bu öğretideki "Rızalık Yolu", bireyin hatasını sadece Tanrı'ya itiraf etmesini yeterli görmez; hatanın maddi ve manevi sonuçlarını üstlenmesini, mağduru (mazlumu) bulmasını, zararını ödemesini ve onun gönlünü almasını şart koşar. Bu çalışma, bu derin etik ve sosyal prensibin, İbrahimi geleneklerdeki yankılarını inceleyerek, onun evrensel ve insani temellerini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir.

1. Bölüm: Tevrat (Eski Ahit) ve "Günahın Bedeli" Kavramı

Eski Ahit hukuku, bir suç veya günahın telafisi için somut eylemler öngörür. Rızalık kavramıyla doğrudan örtüşen bu anlayışın temelleri şunlardır:

Çıkış 21:18-19, 22:1-6: Bu ayetler, kavga sonucu yaralama, hırsızlık veya yangına sebebiyet verme gibi durumlarda, failin "kaybı tazmin etmesini" ve "iyileşene kadar mağdurun geçimini sağlamasını" emreder. Bu, "döktüğünü doldur, yıktığını yap" ilkesinin Yahudi hukukundaki somut karşılığıdır.

Levililer 6:1-7: "Güvendiği birine... hile yapan" kişinin, çaldığı malı "tam olarak geri vermesi", üstüne "beşte birini eklemesi" ve ancak ondan sonra "Rabbe suç sunusu getirmesi" emredilir. Bu, tövbenin tanrısal boyutundan önce toplumsal/beşeri boyutunun hallolması gerektiğini gösterir. Rızalık yolunun "tavukların parasını verme" örneğiyle birebir örtüşür.

Sayılar 5:5-8: "Birisine karşı günah işleyen" kişi, "işlediği günahı itiraf etmeli", "tam bedelini ödemeli" ve üstüne "beşte birini ekleyip zarar verdiği kişiye vermelidir." Buradaki "beşte bir" eklemesi, pişmanlığın ve telafinin samimiyetinin bir göstergesi olarak yorumlanır.

2. Bölüm: İncil (Yeni Ahit) ve "Tövbenin Somut Meyvesi" Vurgusu

Yeni Ahit, Eski Ahit'in hukuki dilinden ziyade ahlaki bir dil kullanır, ancak tövbenin somut eylemlerle ispatlanması gerektiği fikri korunur.

Luka 19:1-10: "Zaküsüs'ün Hikayesi", rızalık kavramının Hıristiyanlıktaki en çarpıcı örneklerinden biridir. Vergi memuru Zaküsüs, İsa'yı gördükten sonra tövbe eder ve "yağmaladığı herkese dört katını geri vermeye" yemin eder. İsa da onun kurtuluşunu bu somut telafi eylemi üzerine temellendirir: "Bugün bu eve kurtuluş geldi."

Matta 5:23-24: Bu ayet, tövbeyi doğrudan toplumsal barışla ilişkilendirir: "Dolayısıyla, sunağa bir adak getirdiğinde ve orada kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu hatırlarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gel ve adağını sun." Bu, "rızalık almadan" yapılan bir ibadetin bile eksik sayılabileceğine dair güçlü bir metafordur.

Vaftizci Yahya'nın Öğretisi (Luka 3:10-14): Yahya, kendisine gelen farklı gruplara tövbenin somut meyvelerini sorar. Halka "iki gömleği olan, birini vermeli", vergi memurlarına "haksız para toplamamalarını", askerlere "kimseye zorbalık etmemelerini" söyler. Tövbe, içsel bir pişmanlıktan ibaret değil, davranış değişikliğidir.

3. Bölüm: Kur'an, Hadis ve İslam Hukukunda Tövbe, Diyet ve Sulh

İslami gelenek, hem hukuki hem de ahlaki boyutuyla rızalık kavramını en sistematik hale getiren gelenektir.

Kur'an'da Tövbe ve Telafi:

Bakara Suresi, 2:280: "Eğer (borçlu) darlık içindeyse, eli genişleyinceye kadar ona süre verin. Bilmiş olsanız, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır." Bu ayet, maddi bir hakkın dahi, muhatabın durumu göz önüne alınarak affedilebileceğini (rıza gösterilebileceğini) ima eder.

Nisa Suresi, 4:92: Yanlışlıkla bir mümini öldüren kişinin, bir köleyi azat etmesi ve ölenin ailesine diyet (kan bedeli) vermesi emredilir. Ailenin bu diyeti bağışlaması (rıza göstermesi) ise fail için bir "keffaret" (günahı örtme) olarak nitelenir. Bu, rızalık sürecinin hem maddi (diyet) hem de manevi (affetme) boyutunu gösterir.

Hucurat Suresi, 49:9-10: Müminler arasında çıkan bir kavgada, tarafların aralarını bulup barıştırmak (ıslah) emredilir. "Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin." ayeti, toplumsal barışın (sulh) farz olduğunu vurgular.

Hadisler ve Tefsirlerde Sulh: Peygamber Muhammad (s.a.v.) bir hadisinde, "Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir" (Tirmizi) buyurarak, toplumsal güvenin temelini atar. Yine bir hadiste, "Kimin üzerinde kardeşinin namusu veya malıyla ilgili bir haksızlık varsa, altın ve gümüşün olmayacağı bir gün gelmeden önce, bugün onunla helalleşsin" (Buhari) denilerek, dünyada rızalıklaşmanın önemine işaret edilir. Tefsirlerde, Bakara 280 gibi ayetler, "insanlar arası ilişkileri düzeltmenin (ıslah), birçok ibadetten daha üstün olduğu" yorumuyla açıklanır.

4. Bölüm: Alevi-Bektaşi Öğretisinde Sentez ve İçselleştirme: Rızalıktan İnsan-ı Kâmil'e

Alevi-Bektaşi geleneği, yukarıdaki tüm bu metinlerde dağınık halde bulunan ilkeleri alır ve onları "Rızalık Yolu" adı altında sistematik bir yaşam felsefesine dönüştürür.

Hukuktan Ahlaka: Yukarıdaki dinlerin metinlerinde, kurallar çoğunlukla hukuki bir çerçevede ele alınır (ceza, diyet vs.). Alevi-Bektaşi öğretisi ise bu kuralları, bireyin vicdanında içselleştirilmesi gereken bir ahlaki olgunluk (edep) meselesi haline getirir. Fail, kanun korkusundan değil, özünü yoklama sonucu harekete geçer.

Mertebeler Teorisi: Metinde vurgulandığı gibi, "sûrette insan" (görünüşte) olmaktan "sîrette insan-ı kâmil" (özünde olgun insan) olmaya giden yol, rızalıktan geçer. Bu, dinî terminolojideki "takva" (Allah'tan sakınma) kavramının, "insanlardan ve onların hakkından sakınma" şeklinde somutlaştırılmış halidir.

"Allah'ı İnsan Yarattı Bakışı"nın Anlamı: Bu radikal ifade, bu bağlamda şu şekilde yorumlanabilir: İnsan, kutsal metinlerdeki tüm bu emirleri, kendi toplumsal barışını, adalet anlayışını ve ahlaki ideallerini inşa etmek için "yaratmıştır"/yorumlamıştır. Dolayısıyla dinin özü, insanın kendisiyle ve toplumuyla olan ilişkisini rıza üzerine kurmaktır. Tanrı, bu idealin nihai temsilidir.

Sonuç ve Değerlendirme

Alevi-Bektaşi geleneğindeki "Rızalık Yolu", İbrahimi dinlerin kutsal metinlerinde yer alan tövbe, tazminat (diyet/keffaret) ve barış (sulh) ilkelerinin, hümanist ve içe dönük bir felsefeyle sentezlenmiş halidir. Bu öğreti, hatanın telafisini sadece dini bir ritüel veya hukuki bir zorunluluk olarak görmez; onu, bireyin etik ve ruhsal olgunlaşmasının vazgeçilmez bir parçası kılar.

Yahudi hukukundaki "tam geri ödeme", Hıristiyanlıktaki "Zaküsüs örneği" ve İslam'daki "diyet ve sulh" emirleri, "Rızalık" kavramının evrensel ve köklü temellerini oluşturur. Alevi-Bektaşi geleneği ise bu temeller üzerine, bireyi sürekli bir özeleştiri ve aktif telafi çabası içinde olmaya davet eden dinamik ve pratik bir yaşam tarzı inşa etmiştir. Bu, sadece dini bir inanç değil, aynı zamanda toplumsal barışa ve bireysel huzura giden evrensel bir etik rehberdir.

Kaynakça

Birincil Kaynaklar (Kutsal Metinler):

Tanakh (Tevrat). Çıkış, Levililer, Sayılar.

Kitab-ı Mukaddes (Yeni Ahit/İncil). Matta, Luka.

Kur'an-ı Kerim Meali. (Elmalılı Hamdi Yazır, Diyanet İşleri Meali). Bakara, Nisa, Hucurat Sureleri.

Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Tirmizi. (İlgili hadisler için).

İkincil Kaynaklar (Akademik):

Alevilik-Bektaşilik Üzerine:

Ocak, Ahmet Yaşar. Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri. İletişim Yayınları.

Melikoff, Irene. Kırkbudak: Alevilik. Demos Yayınları.

Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu). (Ana metin olarak).

Karşılaştırmalı Din ve Teoloji:

Aydın, Mehmet. Karşılaştırmalı Dinler Tarihi. TDV Yayınları.

Schimmel, Annemarie. İslam'ın Mistik Boyutları. Kabalcı Yayınevi.

Tefsir Kaynağı: Yazır, Elmalılı Hamdi. Hak Dini Kur'an Dili. (İlgili ayetlerin tefsiri için).

Yahudi ve Hıristiyan Geleneği:

The Jewish Study Bible. (Oxford University Press).

The New Oxford Annotated Bible. (Oxford University Press).
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL