Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Riyazus Salihin
Riyazus Salihin adlı hadis kitabından derleme ve hadis...
33. Bölüm

29 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

bir kadın zina sonucu gebe kalmış ve
–Yâ Resûlallah, had cezasını işledim, cezamı ver, demişti Resûlullah o kadının velisini çağırmış ve: Buna iyi bakın, çocuğunu doğurunca da bana getirin, demişti. Peygamber , kadın hakkında  cezanın infazını emretti ve kadın taşlandı, ardından da Peygamber kadının cenaze namazını kıldı.

Bir gün Peygamber’in yanına girdim; ateşten titriyordu. Vücuduna elimi dokundurdum ve:–Şiddetli ateşiniz var, dedim.–Evet, sizden iki kişinin ateşi kadar ateşim var, buyurdu.

Âişe (ra) bir kere şiddetli baş ağrısına tutulmuş ve: –Vay başım, demişti. Peygamber de:–Asıl ben “vay başım” demeliyim, buyurmuştu.

Son sözü “Lâ ilâhe illâllah (Allah’tan başka ilâh yoktur)” olan kimse cennete girer, buyurmuştur.

Ölmek üzere olan hastalarınıza “Lâ ilâhe illâllah” sözünü telkin edin.

Kendinize sadece hayırla dua edin, çünkü melekler duanıza “âmin” derler.”

Allah’ım, Ebû Seleme’ye mağfiret et, derecesini hidayete erenlerin katına yükselt, geride kalanlar için de izinden yürüyecek hayırlı nesil bırak.

Ey âlemlerin Rabbi, bizi de onu da bağışla, kabrini genişlet ve aydınlat.”


Hastanın veya ölünün başında bulunduğunuz zaman hayırlı sözler sarf edin. Çünkü melekler, sizin söylediklerinize âmin derler.

Yâ Resûlallah, (eşim) Ebû Seleme öldü, dedim. Resûlullah : –Allah’ım, beni ve onu bağışla, bana onun yerine ondan daha iyisini nasip et, diye dua et, dedi.

Ben Resûlullah’ın söylediğini tekrarladım. Allah da bana onun yerine daha hayırlı olan birini, Muhammed’i nasip etti. **

Bir kul, musibete uğrar İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn Allah’a aidiz O’na döneceğiz Allah’ım, başıma gelen bu musibetin ecrini ver ve bana benim için ondan daha hayırlı olanı ihsan buyur.” derse, Allah Teâlâ ona, başına gelen musibetten dolayı hem sevap verir hem de kaybettiğinden daha hayırlısını ihsan eder.

Resûlullah demiştir ki Bir kulun çocuğu öldüğünde Allah Teâlâ meleklerine Siz kulumun yavrusunu mu aldınız? der. Melekler Evet, derler. Allah Teâlâ Siz onun ciğerparesini mi aldınız? der.

Allah Teâlâ Peki bu durumda kulum ne dedi, buyurur. Melekler Sana hamd etti ve “Biz Allah’a aidiz ve ona döneceğiz.” dedi, derler. Allah Teâlâ Öyleyse bu kulum için cennette bir köşk bina edin ve ona “hamd köşkü” adını verin, buyurur.


Allah Teâlâ “Dünyada mümin bir kulumun sevdiğini aldığımda, o bu musibetin ecrini benden sabır ve teslimiyetle beklerse, mükâfatı ancak cennettir.” buyurmuştur.

Peygamber’in kızlarından biri oğlunun ölmek üzere olduğunu bildirince  Resûlullah şöyle dedi alanın da verenin de Allah olduğunu, O’nun katında her şeyin vaktinin belirli olduğunu söyle. Sabret ve Allah’tan ecir bekle

Resûlullah , Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebû Vakkâs ve Abdullah b. Mes’ûd ile birlikte Sa’d b. Ubâde’yi hastalığından dolayı ziyaret etti. (Ağır hasta olduğunu görünce) ağladı.

Allah Resûlü’nün ağladığını gören sahâbîler de ağladılar. Bunun üzerine Resûlullah :Dinliyor musunuz? Allah akıtılan gözyaşından ve kalbin hüznünden dolayı (ölüye) azap etmez.” dedi

Allah Resûlü’diline işaret ederek, “Lâkin bunun yüzünden ya ölüye azap eder, ya da merhamet eder.” buyurdu.

Resûlullah’a kızının ölmek üzere olan oğlunu getirdiler. Hz. Peygamber’in gözleri yaşla doldu. Bunun üzerine Sa’d:
Bu ne hâl Yâ Resûlallah, dedi. Resûlullah Bu, Allah Teâlâ’nın kullarının kalplerine koyduğu rahmettir, Allah merhametli kullarına merhamet eder, buyurdu.

Resûlullah oğlu İbrahim’in yanına girdiğinde o, ruhunu teslim ediyordu. Bunun üzerine Allah Resûlü’nün
gözleri yaşardı. Abdurrahmân b. Avf:
–Sen de mi ağlıyorsun Yâ Resûlallah, deyince Peygamber :–“Ey İbn Avf, bu gördüğün rahmettir!” dedi ve göz yaşları birbiri ardınca dökülüverdi. “Göz yaşarır, kalp mahzun olur. Biz ancak Rabbimizi razı edecek sözleri söyleriz. Ey İbrahim, biz senden ayrılmaktan dolayı çok üzgünüz.” buyurdu.



Bir kimse cenaze yıkar da, (onda görülen hoş olmayan hâlleri) gizli tutarsa, Allah o kimseyi kırk defa bağışlar.

–Bir kimse, namazı kılınıncaya kadar cenazenin yanında bulunursa bir kîrât, gömülünceye kadar kalırsa iki kîrât sevap kazanır,

İki kîrât ne kadardır, diye soruldu. Peygamber :–İki büyük dağ kadar, dedi.

Kim faziletine inanarak ve sevabını umarak, bir Müslümanın cenazesini takip eder, namazı kılınıp gömülünceye kadar beklerse, her biri Uhud Dağı kadar olan iki büyük dağ kadar sevapla döner.

Kim de cenaze namazını kılıp, defnedilmeden evvel ayrılırsa bir kîrât sevapla döner

Biz (kadınların) cenazeye iştirak etmeleri yasaklandı, fakat (bu konuda) bize çok katı da davranılmadı.

Bir cenaze için namaz kılanların sayısı yüze ulaşır ve onlardan her biri cenazenin bağışlanmasını dilerse, bu dilekleri, mutlaka kabul olunur.

Resûlullah , “Bir kimseye üç saflık bir cemaat namaz kılarsa, o kimse cenneti hak etmiştir.” buyurdu.

Resûlullah bir cenazenin namazını kıldı, o duasında diyorduki Allah’ım, bu mevtâya mağfiret ve rahmet buyur. Onu azaptan koru. Kusurlarını affet. Ona vardığı yerde ikram et. Kabrini genişlet (günahlarını) su, kar ve buz ile yıka. Beyaz elbiseyi kirden temizler gibi onu hatalarından temizle.
Ona kendi evinden daha hayırlı bir ev, ailesinden daha hayırlı bir aile ve eşinden daha hayırlı bir eş ver. Onu cennete koy,
kabir ve cehennem azabından onu koru.” Bu duanın üzerine ben o ölünün yerinde olmayı arzu ettim.

Hz. Peygamber bir cenaze namazı kıldı ve şöyle dua etti Allah’ım, dirilerimizi, ölülerimizi, küçüklerimizi, büyüklerimizi, erkeklerimizi, kadınlarımızı, burada bulunanlarımızı ve bulunmayanlarımızı bağışla. Allah’ım, bizden yaşatacaklarını İslâm üzere yaşat, bizden öldüreceklerini de iman ile öldür; bizi, bu cenazede bulunmanın sevabından mahrum etme ve ondan sonra bizi fitneye düşürme,


Resûlullah : Cenaze namazı kıldığınız zaman, ölü için bütün samimiyetinizle dua edin, buyurdu.

Hz. Peygamber cenaze namazında şöyle dua etmiştir Allah’ım, onun Rabbi sensin; onu yaratan ve hidayet edip ona İslâm’ı lütfeden sensin; onun ruhunu kabzeden sensin; onun gizli ve açık hâllerini en iyi bilen de sensin. Biz, onun affını istemek için sana geldik. Sen onu bağışla

Resûlullah bir Müslümanın namazını kıldırdıktan sonra şöyle buyurdu Allahım, filan oğlu filan senin himayendedir. Onu kabrin fitnesinden ve cehennem azabından koru. Çünkü sen ahdinde duran ve hamde layık olansın. Allah’ım, onu bağışla ve ona merhamet et; şüphesiz sen çok bağışlayan ve çok merhamet edensin.

Cenazeyi (olabildiğince) çabuk defnedin. Eğer iyi (salih) bir kimse ise onu bir an evvel yerine ulaştırmış olursunuz. Eğer kötü bir kimse ise (bir an evvel) omuzlarınızdan bırakmış olursunuz,
Bir an evvel gömmeniz hayırlıdır,

Peygamber şöyle demiştir Cenaze tabuta konulup insanlar onu omuzlarına alınca eğer ölen kimse salihlerden ise “Beni bir an evvel yerime ulaştırın.” der. Eğer salihlerden değilse kendini götürenlere “Eyvah, beni nereye götürüyorsunuz?” der ve onun sesini insanlardan başka her şey duyar. Eğer bu sesi insan duysaydı (dehşetten) bayılıp düşerdi.

Müminin ruhu, ödeninceye kadar borcuna asılı kalır (ve ancak ödenince kurtulur), buyurmuştur.

Talhâ b. Berâ b. Âzib (ra) hastalandığında Peygamber onu ziyarete gitti ve şöyle dedi: “Görüyorum ki, Talhâ ölmek üzere. Ölürse bana haber verin ve defin işlemini çabuk yapın. Çünkü bir Müslümanın cesedinin ailesinin yanında (fazla) bekletilmesi uygun değildir.”

Bakîu’l-Ğargad mezarlığında, bir cenaze merasiminde bulunuyorduk. Resûlullah geldi ve oturdu. Biz de onun etrafına oturduk. Elinde bir baston vardı; başını eğdi ve bastonu ile yere bazı çizgiler çizdi sonra da: –Her birinizin cennet veya cehennemdeki yeri (ezelde) yazılmıştır, buyurdu

sahâbîler Yâ Resûlallah, biz işimizi yazgımıza mı bırakalım, dediler. Resûlullah : –(Hayır), siz (yapmanız gerekeni) yapın. Herkes, yaratılışına kolay geleni seçecektir, ** buyurdu.

Peygamber cenaze defnedildikten sonra onun başında durup; “Kardeşiniz için istiğfar edin ve Allah’ın yardımına mazhar olmasını isteyin, zira o, şu anda sorgulanmaktadır.” buyurdu.

Beni defnettiğinizde, bir devenin kesilip etinin dağıtılacağı kadar bir süre kabrimin başında durun ki, sizinle yeni yerime alışayım. ** Rabbimin elçilerine vereceğim cevabı düşünebileyim
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL