Söz Uçar, Yazı Kalır
Elinizdeki bu derleme, yıllardır yerel ve ulusal basında yayınlanmış ve yayınlanmamış makale ve köşe yazılarımın bir araya getirilmesinden oluşmaktadır.
Kitap, tek bir konuya de...
Peygamber Vefatından Sonraki Sapma Müslüman dünyası, Hz. Peygamber'in vefatının ardından, Kur'an'daki saf İslam'dan uzaklaşarak, atalarının mitolojik ve geleneksel tapınak inançlarını, İslam maskesi altında Kur'an dışı bir inanca dönüştürmüştür. Emevi ve Abbasi Hanedanlarının Rolü ve Saltanat Dini Emevi ve Abbasi hanedanları döneminde Kur'an devre dışı bırakılmış; hurafe, safsata, rivayet ve uydurma/taklit (imitasyon) hadisler kullanılarak mezhep ve tarikat inançları geliştirilmiştir. Bu ayrıştırıcı inanç ile Müslümanlar; karanlık, sefalet, gözyaşı, çile ve kaos üzerine kurulu bir saltanat yönetimi altında sömürülmüştür. Hilafet makamı altında, Müslümanlar birbirine düşman edilerek kanlı bir saray yaşantısı sürdürülmüştür. Topluma Kur'an'daki İslam dini ve Ehli-Beyt mektebindeki Kur'an ahlakı öğretilmemiştir. Emeviler, Kur'an'ı rafa kaldırarak yerine ilmihal, rivayet, hadis kitapları ile mezhep ve tarikat kitapları yazmışlardır. Kur'an'daki dini anlatmamak için Kur'an dışı din adamları ve âlimler yetiştirmişler; dini, Kur'an'a göre değil, saltanat sarayının çıkarlarına uygun bir Müslümanlık ve Kur'an dışı bir din anlayışı yaratmışlardır. Günümüzdeki Durum ve Din Adamlarına Eleştiri Günümüzde de hala Emevi saltanat dini hüküm sürmekte; din hocaları Kur'an'daki İslam dinini öğretmek yerine, uydurulmuş bir inancı "İslam" diye topluma dayatmaktadır. Din adamları, dini anlatırken, Kur'an'a göre demek yerine sürekli olarak; "Âlimlere göre," "Sünnilere göre," "Ehli Sünnete göre," "Şiilere göre," "Alevilere göre," "Müçtehitlere göre," "İcmaya göre," "Hadislere göre," "Evliyalara göre," "Rivayetlere göre," "Mezhep İmamlarına göre," veya "Tarikat şeyhlerinin kitabına göre" ifadelerini kullanırlar. Anlattıkları inançlar Kur'an'da olsaydı, "Kur'an'a göre" diyeceklerdi. Eğer Tevrat, Zebur veya İncil'de olsaydı, onlara göre diyeceklerdi. Bu dört kutsal kitapta olmayan dinsel öğretileri, uydurulmuş atalarının inançlarını, rivayet, hadis ve tarikat/mezhep kitaplarına dayandırarak, Müslümanları din üzerinden sömürmektedirler. İnsan, onlara "İslam'ı ve dört kutsal kitaptan dini anlat" dediğinde, Kur'an'dan tek bir ayet bile okumaz, Buhari, Müslim, Davut gibi rivayet kaynaklarını veya ilmihal kitaplarını anlatır. Kur'an'daki İslam'ı sorulduğunda ise mezheplerin ve tarikat şeyhlerinin inançlarını anlatır. Tevrat, Zebur ve İncil'den bahsetmesini istediğinizde bozulur, Kur'an dendiğinde ise öfkelenir ve kaçar. Bir kimse "Dinimi Buhari gibi yaşıyorum" derken, Peygamber'in Buhari gibi mi dinini yaşadığı sorusu akla gelmelidir. Peygamber döneminde Buhari bile yoktu. Peygamber, dinini Kur'an'a göre yaşamış ve Kur'an'daki dini öğretmiştir. Karanlık Tablo ve Kur'an'ın Devre Dışı Bırakılması Müslümanlar, Arap-Yahudi Ortodoks tapınak şeriatı ile kuşatılmış, Kur'an devre dışı bırakılmıştır. Saltanat ve hilafet koltukları uğruna, hurafe, safsata, rivayet ve uydurma hadislerle süslenmiş bir din anlayışı ile Müslümanlar siyasi partilere, mezheplere ayrılarak parçalanmıştır. Mezhepsel fitnecilik içerisinde kin, kibir ve nefret tohumu ekilerek birbirlerine düşman edilmişlerdir. Bu durum, Müslüman dünyasını karanlık, sefalet, cehalet, kan ve gözyaşına boğmuş, fanatik dincilik ile perişan etmiştir. Kur'ansız bir dincilikle Müslümanlara zulmedilmiştir. İslam ve Ehli-Beyt düşmanı Emevi yazarları, rivayetler ve uydurma hadisler düzenleyerek, Peygamber'e ahlak dışı iftiralar atmışlardır (örneğin 9 yaşındaki kızla ilişkiye girdi gibi). Peygamber adına binlerce hurafe, safsata ve Kur'an dışı söz uydurmuşlardır. "Tevrat, Zebur, İncil bozuldu" ve "Kur'an'ı anlayamazsınız" diyerek insanları dört kutsal kitaptan uzaklaştırmışlar, kendi uydurdukları dini yazarak bunu İslam diye topluma dayatmışlardır. Mezhep ve tarikatlar üzerinden, uydurulmuş inançlarını şeriat diye zorla, baskı ve korku kültürüyle dayatmışlardır. Sonuç: Kur'an'ı Anlamanın Önemi Sabahtan akşama kadar din anlatanlar, rivayet, hadis, tarikat ve mezheplere göre anlatır; Kur'an'dan tek bir ayet bile okumazlar. Tevrat, Zebur, İncil ve diğer inançlardan hiç bahsetmezler. İnsanların Kur'an'ı anlayarak okumasını kesinlikle istemezler. Çünkü Kur'an'ı anlayarak okursanız, artık din üzerinden kandırılamayacak, onların sapık inançları ve uydurulmuş sistemleri çökecek, dini kullanarak haksız kazanç elde edemeyeceklerdir. Kur'an'ı anlayarak okuduğunuz gün, Müslümanlar Sünni, Alevi, Şii, Şafi gibi bölümlere ayrılamayacak, birbirine düşman edilemeyecektir. Kur'an'da mezheplerin olmadığını görecek ve bugüne kadar anlatılan dinin gerçek İslam olmadığını öğreneceklerdir. Gerçeği öğrenmemeniz için Kur'an dışı rivayetler, uydurma hadisler ve hikayeler ile sizleri uyutmaya devam etmektedirler. Özetle: Kur'an'da ne varsa İslam odur. Kur'an'da yok ise o İslam değildir. (Hüseyin TURHAL - 7 Ocak 2021)
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.