Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
KAYBOLAN YARINLAR
"Bu kitap, hayatın özünü kavramaya çalışan bir gencin, çoğumuzun başından geçen veya geçmekte olan olayları içsel ve dramatik betimlemelerle sorgulamasını anlatıyor. Bu derin hikaye, insanın varoluşun...
3. Bölüm

"Yandım Baba!"

36 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Akşam ezanıyla evi basan kasvet dağılmaya başlamıştı. Ferhunde hanımın çocukluk arkadaşı Zerrin hanım, doğup büyüdükleri Bartın'ın Akağaç köyünden haberler ve kadim dostuna yöresel hediyeler getirmişti. Halit bey, misafirini ağırlamak için evi çeşitli yiyeceklerle donatmış ve hanım hanıma rahat etsinler diye evin üst katını onlara hazırlatmış, kendisi Necmi'yi de alarak balık avlamaya gölün kıyısına gitmişti. Yol buyunca gelincik tarlalarını seyreden oğlunu dikizleyen babanın onun içinde kopan fırtınaları dindirmek için adeta sabrı kesiliyordu. Bir ara, ona döndü ve tıpkı çocukluk günlerindeki gibi "Hey delikanlı dedi, bayırın sonuna kadar yarışa var mısın benimle?" Necmi, bu teklife şaşırdı, biraz durdu. Sonra da taban kuvvet babasıyla yarışarak koşmaya başladı. Babasının hala formunu koruduğu belliydi. O, nefes nefese koşarken, babası bir kısrak gibi hızlanıyor ve temposunu artırarak bayırı tırmanıyordu. Necmi, kuvvetini toplamaya çalışsa da içindeki buruk acının damarlarını gevşeten ağırlığından kurtulamıyordu. Necmi bey, onun geride kalışını fark etti ve yavaşlayarak onun öne geçmesini sağladı. Necmi, bu şikeyi fark etti ve: "Baba ben çocuk değilim artık yapma bunu!" dedi. Halit bey, sevgili oğlunu omuzlarından kavradı ve gözlerinin içine bakarak şöyle dedi: "Evlat her zaman evlat, baba da her zaman babadır. Senin sırtını büken yükünden kurtulman için sana şike de yaparım hile de oğlum...İyi dinle bu babayı...Onun da babasından öğrendiği hayat dersini almadan yoluna devam etmemelisin...Bir zamanlar gençlik maceralarının kavurduğu taş yürekli baba dedenin anıları var bende. İlk sevda kurbanı sen değilsin ve olmayacaksın da. Haydi, ben ağı hazırlarken sen de çayı demle...Zira aşka düşenin hali bu ağlara takılan balıktan gayrı değildir..." Babasını hayretle dinleyen Necmi'nin içinde ılık ılık bir duygu seli akmaya başladı. Bugüne kadar babasını tanımadığını düşündü içinden. Çocukluğundaki gibi yakın durmuyordu ona. Hatta son zamanlarda mesafesini daha da artırmıştı. Nedense çekiniyor ve içinde yaşadığı duyguları ona belli etmek istemiyordu. Halbuki annesine açıldığı gibi onunla da konuşabilmeliydi. Düşünceleriyle boğuştuğu bu sırada demlikten fokurdayarak taşan sular ellerine sıçrayınca çığlığı bastı: "Ah yandım ben yandım baba!.."
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL