Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
HALACI MANSUR Roman Hüseyin TURHAL
Mansur bin Hüseyin, bilinen adıyla Hallac-ı Mansur... O, asırlar boyunca, tasavvuf yolcularının bir ucu keskin kılıç, diğer ucu ise sonsuz bir aşk denizi olan menkıbesi olagelmiştir. O, zühd ve riyaze...
11. Bölüm

BÖLÜM 8: Kadı'nın Öfkesi

18 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
HALACI MANSUR
BÖLÜM 8: Kadı'nın Öfkesi
Bağdat'ın düzeni, Kadı Eşref’in demirden iradesiyle ayakta duruyordu. Kadı, sadece bir yargıç değil, aynı zamanda şehrin dini ve sosyal nizamının da koruyucusuydu. Mansur'un sesi ise, bu nizamın duvarlarında açılan tehlikeli bir çatlak gibiydi. Eşref için "Enel Hak", dinde sapkınlık, devlette ise fitne demekti.
O gün, Mansur, kalabalık bir meydanda vaaz verirken, birden etrafta bir sessizlik yayıldı. Meydanın hemen kenarında, Kadı Eşref, en resmi cübbesiyle, etrafı cüsseli muhafızlar ve birkaç yandaşı ulemayla çevrili halde belirmişti. Yüzü taştan yapılmış gibi katı, gözleri ise Mansur'u yakıp kül edecek bir öfkeyle parlıyordu.
Kadı, elindeki asayı yere vurdu. Ses, meydanda uğultu yaptı. "Ey sapkın!" diye gürledi. "Adın Mansur, lakabın Halacı’dır. Ama sen, Allah'ın Kelamını çarpıtıp halkı kandıran bir kâfirin ta kendisisin! Nasıl olur da 'Ben Hakk'ım' dersin? Bu, şirk değil midir? Bu, idamı gerektiren bir suçtur!"
Muhafızlar, Mansur'a doğru yavaşça ilerlemeye başladılar. Kalabalık panik içinde fısıldaşıyordu; kimisi kaçmaya hazırlanıyor, kimisi ise dervişlerini savunmak için yerinde duruyordu.
Mansur, tehdide rağmen ne yerinden kıpırdadı ne de sesini yükseltti. Kadı'nın heybetli figürüne baktı, yüzünde ne korku ne de kibir vardı; sadece sarsılmaz bir huzur ve şefkat.
"Ey Kadı Eşref!" diye seslendi Mansur, sesi Eşref'in gürlemesinden daha sakin ama daha etkiliydi. "Siz, bana şirkle mi hükmediyorsunuz? Oysa ben, Tevhid'in (birliğin) en saf halini ilan ediyorum!"
Eşref öfkeyle elini salladı. "Yalan söylüyorsun! Sen, kendi varlığını, Yüce Yaratıcı'nın varlığıyla bir tutuyorsun!"
Mansur, bu sefer kalabalığa döndü. Sadece bilgece sözler değil, aynı zamanda bir halacının basitliğiyle konuştu:
"Ey dostlar! Halı dokuduğum zamanı hatırlayın. Benim elimde bir yün ipliği var. Ben ona 'Bu iplik, yündür,' derim. Sonra o yünü alır, kızıl kökboyası ile boyarım. Sonra o ipliğe 'Bu iplik, kırmızıdır,' derim. İplik aynıdır, ama rengi farklıdır. Peki, bu iplik, yün olmaktan çıkar mı?"
Mansur, durakladı, kalabalık nefesini tutmuştu.
"Şimdi ben, o ipliği alıp bir halıya dokuyorum ve o halıyı yere seriyorum. Ve diyorum ki: 'Bu halı, Mansur'un eseridir.' Sorarım size, Kadı Eşref: Ben o halıyı dokumasaydım, o halı Mansur'un eseri olabilir miydi?"
Mansur, tekrar Kadı'ya döndü. "Benim 'Enel Hak' demem, benim kendimle övünmem değildir, Kadı! Bu, benim fani bedenimin ve ruhumun, O’nun ebedi sanatının bir eseri olduğunu itiraf etmemdir! Eğer bu halı, dokuyucunun elinden çıkmışsa; bu nefesten çıkan söz, O'nun varlığından çıkmıştır!"
Mansur'un basit ve çarpıcı benzetmesi, halkın kalbine dokundu. Onlar, ne felsefeyi ne de fıkhı anlamak zorundaydı; sadece aşkın samimiyetini anlıyorlardı. Kalabalıkta bir uğultu yükseldi, bu uğultu artık Mansur'a karşı değil, Kadı'ya karşıydı.
Kadı Eşref, halkın gözlerindeki bağlılığı ve Mansur’un sözlerindeki basitliğin gücünü görünce dehşete düştü. Eğer şu an zorla tutuklarsa, bir isyan çıkabilirdi. Kan dökmek, onun nizamına tersti.
"Halkı kışkırtma, Mansur!" diye tısladı Eşref, sesinde yenilginin acı tadı vardı. "Seninle sokakta değil, mahkeme salonunda hesaplaşacağız! Toplumsal düzeni tehdit eden sözlerinin bedelini ödeyeceksin. Muhafızlar! Geri çekilin. Onun hükmünü bizzat ben vereceğim."
Kadı Eşref, muhafızlarıyla birlikte öfkeyle oradan ayrıldı. Mansur, kalabalığın alkışları ve hayranlığı içinde, o gün tutuklanmaktan kurtulmuştu. Ama biliyordu ki, Kadı’nın tehdidi boş değildi. Sözün bedeli, artık kesinleşmişti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL