Neden DÖRT DÜĞME? mesleğim gereği giymek zorunda olduğum üniformamın dört düğmesini milyonlarca kere iliklemek, çözmek zorunda kaldım. İyiyi de, kötüyü de gördüm.. Neşem de oldu hüzünüm de. Onları oku...
Otuz sene giydim o üniformayı. Bazen: “İyi ki asker olmuşum.” Dediğim günler oldu. Bazen de halkın dediği gibi “Askerlikte mantık yoktur” dediğim günler de.
Silahlı Kuvvetlerde iki türlü denetleme vardır, Birisi planlı, diğeri habersiz. Yıllar önce planlı denetlemenin başlayacağı sayılı günlerindeyiz. Birlik Komutanımız bizi brifing salonunda topladı. Denetim öncesi çalışmaları öğrenecek. Sırayla soruyor: “Hazırlıklar ne durumda.”? Bağlı birimler ellerindeki kâğıttan cevap veriyorlar: “Temizlikler yapılmıştır. Evrak klasörlerine renkli kartonlar yapıştırılmış, asetatla kaplanmıştır.
Benim branşım İstatistik (O yıllarda Hava Kuvvetlerinde vardı ilk ve tek. Daha sonra subay ve Astsubaydan kaldırıldı bu sınıf.)
Biliyorum. Komutan beni değil de branşımı sevmiyor. Daha önce rakamlarla hazırladığım bir dosyayı kenara atmış; “Astsubayım ciddi işlerle uğraş. Silahlı Kuvvetler bilimle değil emirle yönetilir. Bundan sonra senin görevin Yer emniyet astsubaylığı!” Talimatlar. Yönergeler emirler doğrultusunda görev yapıyorum. Ama uygulamalar mantığıma sığmıyor.
Toplantıda en son soruyu bana sordu: “Yer emniyetçi sen neler yaptın?” “Komutanım. MUSLUĞU KAPAT, AKIM 220 WOLT, FİŞİ PRİZDE BIRAKMA, IŞIĞI SÖNDÜR, YANGINDA ÖNCE KURTAR etiketlerini yapıştırdım. “Aferin.” Komutan da olsa zoruma gitti bu ifadesi. Okumayı söken ilkokul çocuğuna söylenen bir ifade gibiydi: “Komutanım musluğu açan zaten kapatır, karargâhımızda 220 volttan başka enerji yok, aklı eren fişi prizde bırakmaz, ışığı da açan kendi söndürür, yangın anında kurtarılması gereken yerinden kaldırılması zor olan evrak dolaplarını değil, canlarını kurtarır.”
Çok kızdı. Gözleri büyüdü. Yüzü kızardı Komutanımızın. Sinirlendi ,bağırdı: “Astsubayım hattini aşma. Ukalalık yapma. Bu Astsubayın Kısım amiri benim odama gelsin.”
Kısım amirim ileri görüşlü, beni seven, Üniversitede de okuyor olmamı takdir eden bir subaydı. Komutanın yanına girdi, çıktı. Üzgündü. Beni çağırdı: “Bir hafta göz hapsi!” “Ne yapmışım binbaşım? Ben de sordum. Bana da bağırdı. “ “Onu da ben mi öğreteyim sana. Bul bir sebep işte!”
GÖRÜLEN LUZUM ÜZERİNE denilen bir gerekçeyle evimden, eşimden, çocuklarımdan ayrı kaldım. Her gün Nöbetçi Amirliğine imza verdim.
İnsanın olduğu her yerde üst düzey yöneticiler bazen egolarının esiri olabiliyorlar. Olmasa iyi de. Oluyor işte.
Şaka bir yana senin sınıfın aslında en gerekli sınıflardan biriymiş. İstatistik! İstatistiki bilgiler askerlikte de olmazsa olmazdır bence. Demek ki komutandan komutana değişiyor önemi.
Adam yazdı mı yazıyor kardeşim.
Askerlik anıları! Mesleği askerlik olan, 30 yıllık mesleği olan adama da askerlik anısı anlatılmaz. Ama biri var ki anlatılır! Öyle general falan dövüp yalvartma değil bizimkisi,
Ben askerliği Sivas Havantepe'de kısa dönem olarak yaptım, 6 ay. Acemi birliğinde bir yedeksubayımız vardı Üzeyir. Bu uzun dönem yaptığı için bize kızardı. Olmadık eziyetler yapardı. Bir gün araziye çıktık Kısa Dönem Bölüğü olarak. Önden gidenler, koşanlar falan oldu. Bu iyice kızmış. Bir bataklığın kenarında bölüğü topladı. Bataklıkta "yat-kalk-sürün!" Üstümüz başımız kalmadı. İş çığırından çıkınca biz artık bataklıkta kömüş ağnanır gibi yuvarlanıp her tarafımızı balçığa sıvadık. Bir gözlerimiz ışılıyor. Üzeyir bölüğü toplayıp getirdi Alay'a. Alay komutanı bölüğü öyle görünce Üzeyir'i çağırdı, "Ne lan bu bölüğün hali?" "Yat-kalk-sürün verdim komutanım!" "Böylemi yat-kalk-sürün verilir lan pezevenk!" çat çat iki tokat vurdu. Bize, "Asker, gidin temizlenin, bu gün istirahat edin!" O gün dinlendik.
Hepimiz aht etmiştik. Tezkereyi alınca kapıya -ziyaretçisi varmış gibi- Üzeyir'i çağırtıp "Devaammm" çekecektik ama Üzeyir'i kim düşünür.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.