Derviş ve çırağı, çorak topraklardan geçerken önlerine kupkuru bir nehir yatağı çıktı. Çırak, "Usta," dedi, "burası çok ölü görünüyor. Hiç su yok."
Derviş, nehir yatağına indi ve elini kuru taşlara dokundurdu. "Bazen," dedi, "en derin sular, gözle görülmez. Bu nehir susuz değil, sadece suskun."
Çırak anlamamıştı. Derviş, ona nehir yatağının tam ortasında durup dinlemesini söyledi. Çırak, "Sadece rüzgarın sesini duyuyorum," diye mırıldandı.
"Peki," dedi derviş, "rüzgar ne söylüyor?" "Hiçbir şey..." "İşte yanılgın bu," diye gülümsedi derviş. "Rüzgar, nehrin suskunluğunu taşıyor. Dinlemeyi öğren, sadece sesleri değil, sessizliğin dilini de."
O gece, nehir yatağına kamp kurduklarında, derviş çırağı uyandırdı. "Şimdi dinle," dedi. Ay ışığında, kuru nehir yatağı gizemli görünüyordu. Derinden, hafif bir çıtırtı sesi geliyordu.
"Bu ses de ne?" diye sordu çırak. "Toprağın susuzluk çığlığı," dedi derviş. "Ama aynı zamanda sabrın şarkısı. Bu nehir, görünürde su olmasa da, derinlerde bir damlanın düşüşünü bekliyor."
Ertesi sabah, derviş çıraktan, nehir yatağı boyunca yürüyüp en çok ihtiyaç duyan canlıyı bulmasını istedi. Çırak, saatler sonra, çatlamış toprakta kök salmaya çalışan solgun bir çalı buldu. Neredeyse ölmek üzereydi.
Derviş, çalının yanına oturdu. Matarasından son bir yudum suyu köklerine döktü. "Bazen," dedi, "bir canlıya can vermek, tüm nehri diriltmektir."
O gece beklenmedik bir şey oldu. Gökyüzü bulutlandı ve incecik bir yağmur başladı. Çırak sevinçle, "Usta, nehir canlanacak!" diye bağırdı.
Derviş sakin bir ifadeyle, "Yağmur geçici," dedi. "Asıl mucize, toprağın bu yağmuru içine çekip saklayabilmesi. Tıpkı insanın, güzellikleri kalbinde saklayabilmesi gibi."
Sabah olduğunda, nehir yatağı hala kuruydu. Ama o solgun çalı, yapraklarını biraz olsun canlandırmıştı. Derviş, çırağa döndü: "Gördün mü? Nehrin gerçek suyu, onu bekleyen bir canlının yaşam bulmasıdır. Bizim de içimizdeki nehir, başka bir kalbe aktığı zaman gerçekten var olur."
Yollarına devam ettiler. Çırak artık susuz nehirleri farklı görüyordu. Her kuru nehir yatağında, bekleyen bir potansiyel, gizli bir sabır olduğunu biliyordu.
Bir gün, dağların ardındaki bir köye vardılar. Köyün çeşmesi kurumuştu. Köylüler, "Derviş," dediler, "büyük bir dua et, çeşmemiz aksın."
Derviş, çeşmenin başına oturdu. Saatlerce hiç kıpırdamadan bekledi. Sonra aniden ayağa kalktı ve köylülere, "Bana köyünüzün en eski hikayesini anlatın," dedi.
Köylüler şaşırdı. Yaşlı bir nine, yıllar önce çeşmenin etrafında yaşanan bir sevgi hikayesini anlattı. Sonra bir başkası, çocukluk anılarını paylaştı. Bir saat içinde, çeşmenin başı köyün en canlı mekanı olmuştu.
Tam o sırada, çeşmeden hafif bir sızıntı başladı. Önce bir damla, sonra ince bir su akışı...
Köylüler hayretle bakakaldı. Derviş, "Gördünüz mü?" dedi. "Su, hikayelerinizle birlikte akmaya başladı. Bazen, fiziksel susuzluk değildir asıl mesele. Kalplerinizin susuzluğunu giderirseniz, gerçek su kendiliğinden gelir."
Derviş, çırağın omzuna elini koydu: "Hayır evlat. Sadece unutulmuş bir gerçeği hatırlattım. Bazen nehirler susar, çeşmeler kurur. Ama sevgi ve paylaşım, toprağın en derinlerindeki suyu yüzeye çıkarabilir."
Yolculukları devam etti. Çırak, artık her susuz nehir yatağında, her kuru çeşmede bir potansiyel görüyordu. Anlamıştı ki dervişin yolculuğu, fiziksel yerler arasında değil, insan kalbinin keşfedilmesiyle ilgiliydi.
Ve derviş, çırağın bu anlayışını gördüğünde içinden gülümsedi. Çünkü biliyordu ki asıl nehir artık akmaya başlamıştı - çırağının kalbinde.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.