Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
ASRIN FELAKETİ
6 Şubat 2023 tarihinde saat 04:17’de Kahramanmaraş – Pazarcık’ta Mw 7,7, ardından saat 13:24’te Kahramanmaraş – Elbistan’da Mw 7,6 büyüklüğünde iki depremle sarsıldık. Depremler, yaklaşık 15 milyon nü...
5. Bölüm

"Deprem Meydanından Kareler"

48 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Babamların mahallesinden bir akrabamın acı telefonuyla arabamla Antakya'ya gidiyorum. Enkazın başından ayrılıp dar sokaklarda yürümeye başlıyorum. Burası bir zamanlar yaşam dolu geleneklerine bağlı insanların yaşadığı eski bir mahalleydi. Şimdi ise sessizlikle boğulmuş, dar yolları kapatan moloz yığınları ve çalışmakta olan iş makinalarının yankılarıyla dolu. Köşe başında bir aile, çökmek üzere olan evlerinden eşyalarını indiriyor. Riskin farkında olmalarına rağmen, çaresizlik onları durduramıyor. Bir nakliye firması bulmuşlar. “Ankara’ya gidiyoruz, burada duramayız,” diyor çocukları, yüzlerinde tükenmişlik ve acı karışımı bir ifadeyle. İleride, başka bir komşumuz evinin önünde bekliyor, gözleri taş topraklarla örtülü molozların arasında dolaşıyor. “Eşyalarımı alabilir miyim sence? Bir valizim vardı. İçinde biraz nakit param ve çeyrek altınlarım vardı. Bulabilir miyim onları?” diye soruyor. Nakliye için 7 bin TL istemişler. Kederli ve kırılgan bir sesle ekliyor: “O kadar param yok ki…”

Sessizlik, yalnızlığın sesi
Mahallemizi geride bırakıp Atatürk Caddesi’ne doğru ilerliyorum. Bu caddede bir zamanlar çok hareketli bir hayat vardı. Şimdi ise yıkımın tanıklığı içimizi burkuyor... Yeni yapılmış lüks binalar bile yerle bir olmuş, akıl almaz biçimde bir sahne bu. Beş, altı aylık binalar ayakta kalamamış. Yardım çadırlarının önünde uzun kuyruklar var. Kimi çocuğuna oyuncak almak için bekliyor, kimi karnını doyuracak bir kase çorba almak, kimi ise soğuktan kendisini koruyacak bir battaniye bulmak için.

Bir köşede, elinde birkaç ekmekle şehrin sayılı zenginlerinden bir amca duruyor. Gözleri uzaklara dalmış, sesi hafif bir titremeyle boğuk çıkıyor: “Hanımım, kızım ve torunlarım… Hepsi enkaz altında kaldı. Gömdüler. Kardeşlerim ise İstanbul'a gitti.” Sözleri yüzüme bir tokat gibi çarpıyor. Bu enkaz sadece binaları değil, insanların hayatlarını da yıkmıştı.

Umutsuz Bekleyiş
Bir tarafta iş makinaları binaları yerle bir ediyor, diğer tarafta insanlar elde avuçta kalan birkaç eşyayı kurtarmanın derdinde. Harabeye dönmüş bir binanın önünde bir kadın bağırıp çağırarak ağlıyor. Solgun yüzü başına gelenleri özetliyor bakanlara... “Oğlumu bulmak istiyorum,” diyor. Sonra eliyle yandaki enkazı işaret ediyor: “Kimse yardım etmiyor. Bunlar çocukluk arkadaşlarımdı. Bir anda tam 20 güzel insan öldü.” Boğazındaki hıçkırıklarla dolu düğüm, sözlerinin devamını getirmesine engel oluyor.

"Bir Varmış Bir Yokmuş Oldu Her şeyimiz"
Dokuz aylık bir binanın karşısında duruyorum. Binanın önünde, enkaza bakan bir sağlık çalışanı var. Adı Veli. Bu yaşa kadar birikimleri yetmediğinden bu daireyi almak için kredi çekerek borca girmiş. Daireyi gösterip gözleri dolarak anlatıyor: “Evimiz yıkıldı ama biz bu halde yine de kredisini ödeyeceğiz. Bu harabeye karşılık yıllarca borç ödeyeceğiz. MAla gelsin can sağ olsun dedik demesine de sokakta yaşaması da imkansız.” Sesindeki keder yüreğimizi dağlıyor. Ailesinden tam 17 kişiyi kaybettiğini söylüyor. “Enkazın altında kalanlar benim amcam, yengem, yeğenlerim… Düne kadar her şeyimiz vardı. Bugün hiçbir şeyimiz yok artık. İçime çöreklenen acılarla baş başayım artık. Çünkü hayatta artık beni gülümsetecek yakınlarım ve mutluluğu yüzlerinden seyredeceğim akrabalarım yok.”
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL