Hayatım boyunca en çok kendime yanlış yaptım aslında. Kimse bilmedi bunu. Kimseye söylemedim. Ben güçlü durmayı öğrendikçe kendi içimde çöktüm. Kendimi savundukça kendime ihanet ettim. Bazen insanın en büyük düşmanı kendi aynası olurmuş. Ben yıllarca o aynaya yanlış bir adamı yerleştirdim. Gölgesi ağır, geçmişi keskin, hatıraları bataklık gibi çeken bir adam… O gölgeyi taşımaktan yoruldum. Kendime kızdım, kendimi suçladım, kendimi susturdum. Bir insan ne kadar yanlış yapabilir bilmiyorum ama ben kendi kalbime karşı en büyük yanlışı yaptım: Kendimi hiç sevmeyerek. Sonra sen geldin… Ama bir mucize gibi değil. Bir düzeltme değil. Bir ödül hiç değil. Sen sadece kendim sandığım karanlığı yavaşça aydınlatan bir sessizlik oldun. Ben sana anlatmadım ama sen hissettin. Yıllardır içimde biriken yanlışları, kendime attığım tokatları, içimde kazıdığım hataları bir bakışta anladın. Beni yargılamadın. Düzeltmeye kalkmadın. Ama en önemlisi: Kaçmadın. İnsan bazen kendinden kaçan herkese alışır da kendinden kaçmayan birini görünce ne yapacağını bilemez. Ben de bilemedim. Kaçtım biraz, yaklaştım biraz, yine kaçtım. Sen üstelemedin. Ama durdun. Durmak bazen insanın “yanındayım” deyişidir. Sen bana onu dedin. Ben kendi hatalarımdan ilk kez utanmadım. Çünkü senin bakışında yanlışlarımdan çok hayatta kalmaya çalışan yanımı gördüm. Ve o an anladım: Küllere dönsem bile içimde hâlâ kıvılcım varmış. Sadece biri ateşi görmeyi bilmeliydi. Sen gördün. Küllerimden utanmayı bıraktım. Çünkü yanlışlarım beni eksiltmedi; beni insan yaptı. Ve bazen bir insanı sevmek, onun yanlışlarının kıyısına oturup “Ben buradayım” demektir. Sen bunu yaptın. Bu yüzden ben ilk defa kendimi affettim. Artık anlıyorum: Yanlışlarımın külleri yeni bir ben yaratıyordu. Ben o küllerden doğrulurken sen beni tutmadın, ama yanımda durdun. İşte en çok buna ihtiyacım varmış. Ben kendime ilk defa bu kadar yakından baktım. Ve ilk defa kendi hikâyeme acımadan, utanç duymadan, nefret etmeden baktım. Çünkü sen vardın. Ve varlığın bana kendi küllerimden çıkma cesareti verdi.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.