Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
Aşkın Tefsiri
Bir yerden başlamak gerek Bende böyle başladım Yorumlarsanız memnun olurum ...
26. Bölüm

Aşkın en derin sınavı

12 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
AŞKIN EN DERİN SINAVI


Aşkın en derin sınavı,
bir başkasını sevmek değilmiş meğer…
Kendini, soyunmuş hâlinle karşına alıp
titreyen yanlarını saklamadan durabilmekmiş.
Ben bu sınavı yıllarca kaybettim.
Bir yandan sevdim,
bir yandan saklandım.
Bir yandan vermek istedim,
bir yandan elim titredi.
Yarım kalışlarımın çoğu kader değildi aslında;
benim yarımlarımın bana geri dönüşüydü.
Aşk benden önce çoklarını sınadı belki,
ama beni yoktan var eder gibi vurdu.
En zayıf yerimden,
en korumasız yanımdan,
en hazırlıksız ânımdan…
Çünkü aşk insanı güçlü olduğu yerinden değil,
kırık olan yerinden seçer.
Ben de kırığı bol bir adamdım.
Hatta bazı kırıklarım o kadar derindi ki
bir kadın dokunmaya kalksa
keserdi parmak uçlarını.
Kendime bile dokunamadığım zamanlar oldu.
İşte o zaman anladım;
aşkın en büyük sınavı “sevmek” değil,
sevilmeye dayanmakmış.
Çünkü sevilmek çıplak kalmaktır;
yalanın, maskenin, gururun soyulmasıdır.
Bir kadın seni gördüğünde utanırsın:
yaralarından, geçmişinden,
kaçışlarından, eksikliklerinden…
Ona kendinden fazlasını göstermek istersin
ama fazlan yoktur —
ne gösterirsen kendinden eksilirsin.
İşte aşkın asıl sınavı burada başlar:
Kendini eksilte eksilte birine varabilmek…
ve yine de tükenmemek.
Ben tükenmekten korktum yıllarca.
Kaybolmaktan, erimekten, teslim olmaktan.
Çünkü erkekliğimi güçlü durmak sanıyordum.
Meğer asıl güç,
yanıyorsan “yanıyorum” diyebilmekmiş.
Ben bunu geç öğrendim.
Aşk benden çok şey istedi;
bazen çocukluğumu,
bazen kibirlerimi,
bazen de içimde yıllardır sakladığım o
küçük ama gururlu adamı.
Hepsini masanın üstüne koydum bir gün.
“Al hangisini istiyorsan” der gibi…
Ama aşk hiçbirine elini sürmedi.
Çünkü aşk bazen senin elindekini değil,
elinde tutamadığını ister.
Ben tutamadıklarımın adamıyım.
Bunu kabullenmek bile sınavın yarısıydı.
En derin sınavsa şuydu:
Yüreğimin karanlık tarafına
kimseden izin almadan inmeyi öğrendim.
Sen varsın ya da yoksun,
aşk var ya da yok…
Ben o karanlığa inmeyi artık biliyorum.
Korkmuyorum.
Orası benim evim oldu.
Orada her şeyle yüzleştim:
Düşlerimi,
düş kırıklarımı,
bitmeyen özlemlerimi,
hatta adını bile anmadığım korkularımı.
Ve bir gerçeği geç de olsa öğrendim:
Aşk seni tamamlamaz.
Seni kendine çevirir.
Eksiklerinle yüzleştirir.
Kaçtığın yönleri gösterir.
Kendine bakamadığın aynayı dayatır.
Sen o aynayı kırarsın kırarsın,
ama cam hep aynı yerden keser tenini.
Çünkü görmekten kaçtığın şey sensindir.
Ben bu sınavdan geçtim mi?
Bilmiyorum.
Ama biliyorum ki sınava girmek bile
yılların cesaretini istedi benden.
Ve ben sonunda içimdeki en büyük gerçeği söyledim:
“Aşkın en derin sınavı,
birine değil,
kendime teslim olmakmış.”
Bugün artık şunu kabul ediyorum:
Aşk beni yendiği gün ben oldum.
Aşk beni paramparça ettiği gün ben tamamlandım.
Ve aşk beni içime gömdüğü gün
yeniden doğdum.
Aşkın en derin sınavı buydu;
ben kendime yenildim ama
kalbime galip geldim.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL