Adıyaman Diyarında Kayıp Hikayeler 13

ADIYAMAN AK DAĞLARINDA YÜKSELEN EBEDÎ SANCAK: NUR YÜZLÜ KAHRAMAN GÜZEL OĞLAN VE ŞEHADETİ

Anadolu'nun kadim toprakları, Malatya'dan Adıyaman'a uzanan o mübarek coğrafya, nice yiğitliklere, nice menkıbelere şahitlik etmiştir. Bu destanların en parlağı, kalbi imanla yanan, alnı peygamber nuruyla ışıldayan bir cengâverin hikâyesidir: Güzel Oğlan.
Betal Gazi'nin kutlu neslinden gelen bu yiğit, adını yüzündeki tarifsiz güzellikten, kalbindeki saf iyilikten almıştı. Öyle bir civanmertti ki, görenlerin gönlüne huzur dolardı. Yaşlılar ona hürmetle Enver Dede derdi; çünkü bilgeliği ve adaleti, yaşıtlarının çok ötesindeydi.
İntikam Yemini ve Kutlu Yolculuk:
Ne var ki, bu nur yüzlü kahramanın kaderinde yalnızca güzellik değil, ağır bir yük de vardı: Dedelerinin kanı yerde kalmıştı. Bu zulmün ateşi yüreğinde yanan Güzel Oğlan, intikam yemini etmişti. Hedefinde, Anadolu'nun kaderini karartan, yedi kralın başını kesme cüretini gösteren, gaddar Bizans Kralı ve onun kibirle örülmüş kalesi vardı.
Güzel Oğlan, atını bu kutlu dava için besledi, silâhlarını dualarla kuşandı. Malatya'dan yola revan oldu. Gönlünde Allah'ın aşkı, kılıcının ucunda Hakk'ın adaleti vardı. Nihayet, Anadolu'nun kilit noktalarından biri olan Adıyaman topraklarına, göklere uzanan heybetli Ak Dağlar'ın eteklerine ulaştı.
Arniş Kalesi'nde Cenk ve Destan:
Orada, dağların sert ve haşin yamacında, zulmün karargâhı, Bizans'ın en müstahkem mevkii olan Arniş Kalesi yükseliyordu. Kale duvarları, masumların ahıyla örülmüş gibiydi.
Güzel Oğlan, atının üzerinde bir kartal edasıyla dikildi. O an, tarihin en çetin cengi başladı. Tek başına, binlerce askere, müstahkem surlara meydan okudu. Kılıcı, "Allah-ü Ekber!" nidasıyla indiğinde şimşek misali çakıyordu.
Saatlerce süren o destansı savaşta, Güzel Oğlan'ın cesareti ve imanı, çelikten zırhı oldu. Zalim kralın yedi katlı ordusu, bu tek başına gelen yiğidin karşısında eridi. Metinde geçen adıyla, Sarniş Kalesi'nin temelleri sarsıldı, taşları çözüldü.
Ak Dağın Zirvesinde Şehadet ve Ebediyet:
Güzel Oğlan, zalim kralın ordusunu bozguna uğratmış, Bizans'ın zulmüne son vermişti. Zaferin coşkusu ile, elindeki İslâm sancağını alarak Ak Dağlar'ının en yüksek zirvesine tırmandı. Amacı, Hakk'ın adaletini sonsuza dek o zirvede dalgalandırmaktı.
Sancağı, rüzgârların en şiddetli estiği o kutsal noktaya sapladı. Tam o anda, son neferi kalan bir düşman okunun hedefi oldu. Zaferin hemen ardından, Rabb'ine kavuştu. Betal Gazi'nin oğlu Güzel Oğlan, o an, Ak Dağ'ın zirvesinde şehadet şerbetini içti.
Ne bir feryat ne bir figan, sadece bir kahramanın son nefesi... Güzel Oğlan'ın mübarek cesedi, fethettiği ve sancağını diktiği o zirvede kaldı. Kabri, o günden bu yana, Adıyaman'ın Ak Dağları'nın en yüksek noktasında, dağların kalbinde bir nur gibi parlamaktadır.
O günden sonra, o bayrak Adıyaman'dan Malatya'ya kadar uzanan tüm ovalara ve dağlara, Hakk'ın zaferini müjdeledi. Halk, her kar yağışında, her güneş doğuşunda o zirveye bakar; şehitlerin en güzeli, Nur Yüzlü Enver Dede Güzel Oğlan'ın destanını fısıldayarak hatırlar. O, sadece bir kaleyi yıkmadı; vatan toprağına, Ak Dağ'ın zirvesine canıyla mühür vurdu.

Hüseyin TURHAL