Acı Hayat, size iki farklı dünyanın çarpışmasını sunuyor: Gecekondu mahallesinin tozu ve lüks yalılardaki kristal kulelerin soğukluğu. Karakterlerimizin yaşadığı acı, sadece maddi yokluktan değil, ahl...
I. Geri Dönüş ve Misilleme Aradan aylar geçti. Murat fiziksel olarak tamamen iyileşmişti. Elif’in desteğiyle, hem ailesi hem de kurs arkadaşları tarafından onurlu bir şekilde karşılandı. Hatta, Cem’in projesindeki usulsüzlükler nedeniyle durdurulan denetimin parçası olarak, danışmanlık yapmaya başlamıştı. Ancak Cem Arsoy, köşesine çekilmiş bir yılan gibi bekliyordu. Projeden el çektirilmişti, ortaklık dondurulmuştu, ama elindeki son gücü, Murat ve Elif'i ayırmak için kullanmaya kararlıydı. Cem için bu artık iş değil, kişisel bir intikam meselesiydi. Cem, basındaki bazı bağlantılarını kullanarak, Murat’ın geçmişindeki yoksulluğu, şantiyedeki kaza anını ve Elif’le olan ilişkisini çarpıtılmış dedikodularla yeniden gündeme getirdi. Amacı, Murat’ın itibarını tamamen yıkmaktı, böylece Elif'in babası bile onları ayırtmak zorunda kalacaktı. Elif'in babası, kızının sürekli Murat'la görüşmesinden rahatsız olmaya başlamıştı. İtibar kaybı korkusu, yeniden ön plana çıkmıştı. Elif, babası ve Cem’in kirli oyunları arasında kalmıştı. II. Kritik İnceleme Cem’in iftira kampanyasına rağmen, denetim süreci devam ediyordu. Nihayet, Cem’in hile yaptığı düşünülen kritik kolona ulaşılması kararlaştırıldı. Denetçiler, projede Murat’ın önerdiği (ve Cem'in kabul ettiği) statik raporun kopyasını, yani hilenin gizlendiği resmi belgeyi inceliyordu. Murat, o günkü incelemede Elif’le birlikte yer aldı. Cem de, son bir güç gösterisi için şantiyeye gelmişti. "Boşuna uğraşıyorsunuz," dedi Cem, denetçilere hitaben, sesinde alay vardı. "Raporlar kusursuz. O işçi, kıskançlığından iftira atıyor. Kanıtınız nerede?" Tam o anda, Murat sahneye çıktı. "Kanıt, Sayın Denetçiler," dedi Murat, Cem'in gözlerinin içine bakarak, "O betonun içinde." Murat, denetçileri doğrudan kendi eliyle yerleştirdiği mineral örneği kapsülünün bulunduğu kolona yönlendirdi. Elindeki detaylı harita ile kapsülün tam yerini işaret etti. Cem’in yüzü panikle bembeyaz oldu. Murat’ın kendisini böyle bir tuzağa düşüreceğini tahmin etmemişti. "Yalan söylüyor! Orada hiçbir şey yok! Bu bir sabotaj girişimi!" diye bağırdı Cem, elinden gelse Murat'ın üzerine atlayacaktı. Denetçiler, Murat'ın işaret ettiği yerden, özel cihazlarla beton örneği almayı başardılar. Örnek, anında laboratuvara gönderildi. III. Yüksek Gerilim ve Son Yüzleşme Laboratuvar sonucu beklenirken, Cem, öfkeyle Murat’ın üzerine yürüdü. "Sen," diye tısladı Cem, "senin gibi bir sefil, benim her şeyimi alamazsın! O binanın kirlenmiş temeli, senin ruhun gibi karanlık kalsın!" "Benim ruhum karanlık değil, Cem," dedi Murat, sakince ama kararlılıkla. "Karanlık olan senin hırsın. Ben, babamı kurtarmak için aldığım parayı bile geri vermeye hazırım. Ama sen, benim onurumu geri veremezsin." Cem, kontrolü tamamen kaybetti. Elini masadaki bir maket bıçağına attı ve Murat’a saldırmak için hamle yaptı. O an, Elif araya girdi. Bıçak, Murat yerine Elif'in kolunu hafifçe sıyırdı. "Yeter artık, Cem!" diye bağırdı Elif. Kolundaki kanı umursamadan, elindeki kırışık kağıdı havaya kaldırdı. Bu, Murat'ın ona Son Hesaplaşma için verdiği gizli çizimdi. "Senin hilenin sadece maddi bir hata olmadığını kanıtlayan son kanıt bu! Bu çizimler, o kolonun statik hesaplarının kasıtlı olarak binanın en zayıf noktasında oynandığını gösteriyor. Senin amacın sadece kâr değil, bir felakete yol açmaktı!" Tam o anda, denetçilerin telefonu çaldı. Laboratuvar sonucuydu. Denetçi, yüzü ciddiyetle, "Kapsül doğrulandı," dedi. "Beton örneğindeki kimyasal bileşenler, rapor edilenin altında ve yasal limitlerin çok altında. Projede büyük bir usulsüzlük ve hile tespit edilmiştir." Olay yerinde polis sirenleri yankılanmaya başladı. Cem, köşeye sıkışmış ve yenilmişti. Gözleri boşluğa bakıyordu. Tüm gücü, hırsı ve kibri, Murat’ın onuru ve Elif'in cesareti karşısında paramparça olmuştu. Polisler Cem'i götürürken, Murat ve Elif birbirlerine baktılar. Elif’in kolundan kan akıyordu, ama yüzünde bir zaferin ve huzurun ifadesi vardı. Acı Hayat'ın en keskin acısı, onları nihayet bir araya getirmişti.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.