Biz dalından hanımeli koparıp balını emen; leblebi tozunun lezzetini en iyi bilen; dondurma külahı yere düştüğünde ağlayan; biz, çatıya çıkıp anteni düzelten babamıza “Tamam! Öyle dur!” diye seslenen, çiviyle duvara asılan takvim yapraklarını annemizin her yırtışındaki saf heyecana ortak olan çocuklardık.
Üniversitede “Bir arkadaşa bakıp çıkacaktım,” demekten gocunmayan, cebimizdeki son parayla..
»»