Rükneddin Ağa haki renkli kabak kafalı ( Bu naturel bir kabaklık değil..Saçlar üç numara tıraşlı olduğu için kabak ) Öküze seslendi.
-Adın ne senin tosunum?
-Tosun değil efendim öküzzzz.. Adımı da kızınız biraz önce söyledi. Belki bilerek, belki bilmeyerek.

Okşan bir çığlık daha attı.

-Maşallah…Vallah da bildim adın ‘’Maşallah ‘’
-Eevet bildiniz…Adım Maşallah Sağır’dır…Lakin herkes ‘’ Maşallah Sığır’’ diyor. Böylesi daha anlamlı olduğu için ben de ‘’ Maşallah Sığır’’ ı kullanıyorum isim ve soy isim olarak.

Rükneddin Ağa sordu.

-Sivilde ne iş yaparsın sen?
-Fındık bahçelerimiz var efendim.

Okşan Ellerini ovuşturdu? Demek ki bol bol fındık kıracaktı bundan sonra. Üstelik de bu Sığır oldukça kibar ve nazik bir sığırdı. Yeme de yanında yat…Yok yok…Hem ye hem yanında yat…Yok yine olmadı ..Bir güzel ye sonra vur kafayı yat…Offfff yaaaa işte neyse ne…

Ama çok yanılmaktaydı Okşan. Sığırlığın ya da öküzlüğün Anayasası 1. , 2. Ve 3. Maddeler diyordu ki:

MADDE 1- Besili bir ineği hanenizden içeri sokuncaya kadar kibarlığı elden bırakmayınız. Sizin ne cins bir öküz olduğunuzu asla anlamasınlar. Maazallah kendinizi yük öküzü gibi lanse ederseniz ömrü billah bundan kurtulamazsınız.
MADDE 2- Konuşurken sizli bizli konuşun ancak öküz olduğunuzu da hissettirin ki yanlış zanna kapılmasın karşınızdakiler.
MADDE 3-Aşkın gözü kördür derler. Kafanıza takmayın en iyisi. Siz dünyanın hangi cins öküzü olursanız olun karşınızdakini aşık edebilmişseniz o sizi en cins Montafon olarak görecektir.

Okşan İçeriden getirdiği iki güğüm bol sulu sütü Maşallah’ın ellerine tutuşturdu. İlk hez o güğümlerin üzerinde elleri birbirine dokunmuş oldu. Dolayısıyla da ilk kez Okşan’ın eline erkek eli değmiş oldu…Artık ne derece erkek eli denirse o ele.

Maşallah sütü aldı ve kışlasına gitti. Daha biraz önce Okşan’ın karşısında dizlerinin bağı çözülmüş olan bu öküze arkadaşları ‘’ Nasıl, kız güzelmiş değil mi?’’ diye sorduklarında ‘’ Hangi kız? ‘’ diye cevap verdi…İşte bu kadar öküzdü. Hemen unutuvermişti Okşan’ı siz anlayın gayrı.

Oysa Okşan o gece hiç uyuyamamıştı. Uyumak için gözlerini kapatıyor ve çitten atlayan koyunları hayal etmeye çalışıyordu ama bir türlü olmuyordu…Koyunlar önce öküze dönüşüyor, sonra Maşallah’lar sırayla çitten atlamaya başlıyorlardı: Bir Maşallah, iki Maşallah, Üç Maşallah, On bin sekiz yüz doksan altı Maşallah… Hay Maşallah.

Sabah ezanına doğru biraz gözleri kapanır gibi olmuştu ki Efe’nin sesiyle yine ayağa dikildi. Efe bağırıyordu ‘’Ü ürü üüüüüü…Kalk da işe yürüüüüü’’

Yatağından doğruldu. Bu gün ağabeylerinin sekizincisi olan Şebelek Rıza ile dün bahçelerinden toplanmış olan Kayısı ve Kirazı satacaklardı. Meyveleri kasa kasa kör ve topal olan kısrak Azime’nin çektiği arabaya yüklediler. Zavallı Azime isyanlardaydı…Her gün Allah’a dua ediyordu ‘’ Al canımı artık ‘’ diye…Yanlış anlaşılmasın yük taşımak koymuyordu Azime’ye…Alt tarafı yüz kiloluk bir kaç kasa ona vız gelirdi. Lakin Okşan’da binince arabaya çek çekebilirsen. Ağabeyisi Şebelek Rıza’nın da ondan kalır tarafı yoktu ayrıca.

Kasabaya vardıklarında o yörenin tek müzik marketi olan ‘’Anırtı Müzik-Market’’in önünden geçiyorlardı ki dükkan sahibi Emekli Muallim Semahi Hoca kasetçalara yeni bir kaset taktı. ‘’Saçlarını dağıtırsın…Rüzgarlara bırakırsın...’’ Okşan yeni uzamış olan saçlarını arkaya attı. Semahi Hoca ‘’ Kız Allah’ın delisi neydiysen…Ben yetmiş beş yaşında adamam…Beni etkilemeye mi çalışiysen ? ‘’ diye sordu. Okşan cevap verdi ‘’ Lo manyah moruh…Dohsanlıh Hacer Nineye, Hatta Tekerlek Satılmış Emmi’ye bile bir sürü aşh şiiri yazdın da biye bir tane bile yazmadın. Ellere var da biye yoh mi? ’’ Semahi Hoca öfkelendi. ‘’ Lo Allah’ın delisi ben 23 Nisan şiiri yaziyem sen tutturmuşsun millete aşh şiiri yaziy diye..Söyle bahah bu şiirin neresi aşh şiiridir. ‘’Bursa, Yalova armutlu…23 Nisan olsun kutlu…Bahçeniz olsun dutlu…Geldi yine ne mutlu…’’ Bunun neresi aşh şiiridir haaa?’’ ‘’Olsun ‘’ dedi Okşan ‘’biye de yaz. Ben güzel degil miyem?’’Semahi Hoca işi yine Robin Sharma’ya bağladı. ‘’ Gözellik insanın içindedir’’ Sonra da Karacaoğlanlaştı ‘’ Ben gözele gözel demem. Gözeli mıncıklamayınca’’

Şebelek Rıza saf saf bakıyordu onlara. Sanki ikisi de uzaylıca konuşuyormuşçasına bu konuşmalardan hiç bir mok anlamıyordu. Okşan kızmıştı. O öfkeyle oturdu kasaların başına. Bir tane kiraz ya da kayısı satmadan hepsini tek başına indirdi mideye. Zavallı Azime ‘’ Lan damına korum böyle işin… Hiç olmazsa dönüşte meyvelerin ağırlığı olmuyordu..Şimdi onlar da Okşan’ın midesinde…Of Allahım ooofff..’’ diye söylenmeye başladı.

Yaz Tatilinin en sıcak günleri yaşanmaktaydı. Eleşkirt’teki bütün otel, motel ve pansiyonlar tıklım tıklım dolmuştu. Eleşkirt’te bulunan Jandarma 5. Kolordusu ile on bin kişilik çevik kuvvet polis birimi teyakkuz halindeydi… Turistler ve tatil beldelerine bir terör saldırısı ihtimaline karşı sanıyorsunuz değil mi? Çok yanılıyorsunuz. Asıl tehlike daha da büyüktü.

Okşan’ın denize girme tehlikesine karşı devlet olarak tüm güvenlik önlemleri alınmaktaydı. Onun denize girmesi yeni bir tsunami felaketi demekti. Bu güne kadar alınan önlemler fayda etmemiş, her sene denize girmişti Okşan. Ama bu sefer kesin talimat verilmişti. Denize girmeye kalkarsa artık ordu ve güvenlik birimlerine ‘’Ateş serbest ‘’ denmişti.

Eleşkirt’in en sıcak günlerini yaşadığı bir Ağustos sabahında Okşan bikinisini giydi…Sahile doğru inmeye başladı. İlçede derhal kırmızı alarm verildi. Füze Rampalarındaki tüm füzeler Okşan’a kilitlendi. Her an büyük bir felaket olabilirdi.

Okşan’ın anası Ramize dayanamadı hemen kızının önüne geçti. ‘ Getme kızım…Gel seninle bir evler yapah sazdan, samandan ‘’ dedi. Cevap verdi Okşan : ‘’ Bir evler yapiyik sazdan samandan bre Ramizem de içinde oturulmiy tozdan dumandan. Ben denize gireceğam.’’

Ordu birlikleri son kozlarını oynamaya karar verdiler. Bu son manevra ile de durduramazlarsa kesin itlaf edeceklerdi Okşan’ı. Son çare ise Maşallah’ı meydana sürmekti. Onu durdursa durdursa Maşallah durdurabilirdi.

Maşallah , bikinisi içinde üç-dört Afrodit hacminde bir kütle görmekteydi karşısında ama bu muhteşem görüntü ağzının sularının akmasına ve akan suların denize karışarak balık zehirlenmesine yetti de arttı bile. Okşan da aşağı yukarı aynı duygular içindeydi…Ne oluyordu böyle?
Güneş insanların tepesine tepesine çivi gibi çakılmakta iken Maşallah üç kilo cevizli lokum, dört kilo cezerye ve bir tepsi baklava ile Okşan’a doğru gelmekteydi. ‘’ Nah buyur hayatım bunlar senin için ‘’ dedi. Okşan Önce Cezeryeye, ardından cevizli lokuma ve nihayet baklavaya yumulurken Maşallah da civardaki nebatatı otlamaktaydı. Tehlike geçmiş gibiydi…Kırmızı alarm sarıya dönüştü. Okşan bir tepsi baklavayı da mideye indirdikten sonra tepsinin içinde bir yazı gördü. Maşallah resmen ilan-ı aşk ediyordu Okşan’a. Tepsinin dibine aynen şunları yazmıştı:

Ben bir öküz, sen de inek.
Haydi arabaya binek.
Burdan kalgah Ürgüp’e gidek.
Nenni de Okşan’ım Nenni…

Eleşkirt büyük bir tsunamiden kurtulmuştu. Okşan denize girmedi. Maşallahla birlikte kumlara uzanıp birbirlerini daha yakından tanımaya karar verdiler. Aralarında şöyle bir konuşma geçti:

-Çoh teşeşehhür ederem Maşallah. İlk defa bir öküz biye şiir yaziy.
-Lo ben yazmamışam…Çarşıda bir moruh vardır Semahi Hoca diyler…Ona yazdırmışam.Ben son satırı yazmışam. ( Dikkat edecek olursanız şive hemen değişti…)
-Heeee…Desene Semahi Hoca nihayet biye de şiir yazdı?
-Kime oldıgını dememişem. Neyse begendin mi şiiri?
-Bayılmışam lo çoh gözeldir. İmgeler, betimlemeler..Hele de final muhteşem olmış. Anlam yühlü, duygu yühlü..Cigeriye sağlıh.
-Sen başha nelerden hoşlanırsan?
-Müzik mesela…Kaval dinlemeye bayiliyem.
-Aneeeyyyy ben de bayılıyem kaval sesine. Başha?.
-Biliy misen ben yaylı tambur çaliyem?
-Lo yazıhtır etmeyesen.
-Anlamamışam ne?
-Yaylı kamburdan çalıyem dediy ya…Yazıhtır çalmayasan.
-Lo vallah çoh öküzsen. Ben çoh sevdim seni. Tam biye göresan.
-Ben de seni çoh sevmişem. Lo vallah şu yemyeşil otları bile görmiy gözüm. Askerlih bitince testi mizacına galip olacağam.
-Lo salah testi mizac degildir o . Dest-i izdivaçtır. Dest-i izdivacıma talip olacahsan demah?
-He…İşte ondan yapmah istiyem.
-Eyi madem ohulu bitirem…Enver Usta imtihanları var ona da girem. Ama baharsan Enver Usta beni yanına alırsa behlemeh zorunda kalabilirsen.

Maşallah ‘’ Lo ben öküzem ya bu benden de beter…Üniversite’yi Enver usta saniy’’ diye içinden kıs kıs gülerken Okşan da kendi içinden kıs kıs gülmekte ve ‘’ Lo öküz… sıfır kilometre avrat istiy…Hele dur bahah ‘’ diye düşünmekteydi.

Not: Umumi arzu Üzerine Paparazzi Perihan ve ekibi tarafından çekilmiş olan Okşan’ın bikinili bir resmini yayınladım. Resimde gördüğümüz yeşillik daha sonra Maşallah tarafından tamamen tüketildi. Oralar şimdi yeniden yeşil alan yapılmaya çalışılıyormuş.

Maşallah’ın fotoğrafını ise hâla aramaktayım…