Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Erzurumlu Selim
Erzurumlu Selim

Ormancı Bekir

Yorum

Ormancı Bekir

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

838

Okunma

Okuduğunuz yazı 5.6.2012 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Ormancı Bekir

Altmışlı yılların son çeyreğine doğruydu.İhtilâl sonrası,fakirlik ve yokluk diz boyu idi. Askerlik bitmiş, bir kaç yere iş için müracaata gitmişti.Şehirden bir arkadaşı Orman Muhafaza Memurluğuna müracaat etmesini önerdi. İlgili yere gitti.Şartları öğrendi. Askerlik ve ilkokul mezunu olma şartları...İçeri girdi ve durumunu izah etti.İçeride ki Müdür’ün;"Boyun kaç?" sorusuna "Birdoksan" cevabını verdiğinde "Haftaya belgelerin al gel "demişti. Şimdi ise, aradan dört yıl nasıl da geçmişti bilemedi? Her defasında ilk geldiği günü, dünkü gibi hatırlar içlenir...

Karanlık örtü, yeryüzüne çekilmiş, ışıyan yemyeşil orman sükuta ermişti. Bardız’a her geldiğinde bir iki saat dinlenir; ondan sonra, Şenkaya’da bulunan evin yolunu tutardı.Orman Şefliği’nin yapmış olduğu küçük kulübe, geçit konumunda ki bu yere ayrı bir güven ve değer katıyordu.Ormanın güvenliği ve güzelliğinin emanetçisi olmak kolay bir iş değildi.Gün içinde atılan turlar,yorucu ve tehlikeliydi. Çünkü, burası; kaçakçıların geçiş güzergahıydı. Nice maceralar yaşamıştı burada. Atının tımarını yaptı. Suyunu ve yemini verdi. Sonra,geri geldi. Azık torbasından "Allah !" ne verdiyse yedi. Çepkeninde gümüş zincirle sallanan,baba yadigarı "Serkisof" marka köstekli saatini kurdu. Kollarını yere paralel yukarı kaldırdı. Bir iki gerneştikten sonra;demir somyanın üzerine serili yün döşeğe kendini bıraktı.Rüzgarın, ağaç dallarında yaptığı hışırtının haricinde ki ufak tefek seslerle oluşturulan senfoni kulağını zevkle okşuyordu.Başını yastığa koyduğunu bildi.



Kulübenin küçük camına vuran çise çise yağmurun sesiyle uyandı.Saatine baktı.

"Ooo bayağı vakit geçmiş,neredeyse sabah namazı vakti girmek üzere" dedi.

Kulübenin yanında bulunan düzlükte duran çeşmenin yanına gitti.Çam kütüğünü oyarak yapmışlardı rahmetli Osman ile...Her abdest alışında Osman aklına gelirdi. Ruhuna Fatiha okurdu her daim. Bir görev dönüşü attan düşmüş,kafasına aldığı darbe sonucu kan kaybından ölmüştü.Bir an için gözleri doldu.Şair ruhlu bir insandı. "Ezana kadar biraz tefekkür edeyim, bir iki satır da karalarsam ne alâ" diyerek iç geçirdi.

Yazdığı şiirlerinde "Mecruhi" mahlasını kullanırdı. Bir çok dost meclisinde, şiirlerini okumuş ve beğeni almıştı. Bugün bir başka efkârlıydı. Sevdiği kıza duyduğu hasretin haricinde, dost bildiği kişinin yaptığı vefasızlık, bağrını epey acıtmıştı. Eline aldığı kağıt ve kaleme gayri ihtiyari şu dörtlükleri dizdi.Bir iki düzeltme yaptıktan sonra; seslice ağaçlara ve kuşlara içini döktü.

"Bu gece öylece, yağar bir yağmur
Islanır bedenim, sen aklıma gelince
Bu gece öylece, taneler sen olur
Islatır gönlümü, o yağmur dinince

Bu gece içime doğan bir ışık;
Geceye vuracak,sen görmesen de
Bu gece fikirler,nur’a karışık
Bilsen de doğacak,sen bilmesen de

Bu gece ay bile, burdan kaçmalı
Gökyüzü kalmalı; sade ve yalnız
Bu gece kendince,nurlar saçmalı;
Şahidi olmalı, gidince yıldız..."


Her zaman önem verdiği, sabah namazını huşu ve hudu içinde kıldı. Göğe açılan elleriyle, Rabbisine içten dualar etti. En çok ta sevdiği kızın kendisine yâr olması için...



Atının eğerini son kez kontrol etti.Tüfeği ve tabancasının yağlama işini iyi ki sabahtan yapmıştı.Akşamlık yediği azık torbasını da eğerine intizamla yerleştirdi. Her daim heybesinin sol yanına astığı su kırbasını sağa sola salladı. Kalan bir iki yudumu da tek nefeste kafasına dikti. Keçe montunun koluyla ağzını iyice sildi. İri parmaklarıyla ıslanan burma bıyıklarını büyük bir keyifle burdu.Kendi kendine sesli bir şekilde söylendi;

"Çok şükür Allah’ıma! " Etrafı son kez kolaçan etti ve mırıldandı.

"Ha,unutmadan kırbayı da doldurayım yolda susanırım !"

Bağlı bulunduğu ağacın etrafında, yay çizerek dolaşan kır atı, en yakın dostuydu.Karnını iyice doyurmuş ve suyunu içirmişti.Devletin ona emanet ettiği şimdiye kadar ki; üçüncü attı o. Ama en iyisi buydu. İsmini "Ayar" koymuştu. Gözü gibi bakıyor; kimseler el vursun istemiyordu. Üzengiye ayağını tam basacakken; iki el silah sesi duydu. Olduğu yere çömeldi. Elini beline attı, ondörtlüsünü hızlı bir şekilde çıkardı. Siperini aldıktan sonra, beklemeye başladı.Yaklaşık, altı- yediyüz metre mesafeden gelmişti ses.

"Allah Allah! Kim ola ki bu saate?" Etrafını dört gözle kolaçan ettikten sonra,arka yamaca doğru dikkatli bir şekilde tırmanmaya başladı.Sorduğu soruya gayri ihtiyari kendi kendine cevap verdi;

"Ya kaçakçılar, ya avcılar ya da sarhoşladır "

Yamacı epey tırmandıktan sonra; sesin geldiği yöne doğru ağaçların arasından sessizce süzüldü.Birileri kendi arsında konuşuyorlardı.



-İkinci Bölüm Yarın İnşallah-

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ormancı bekir Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ormancı bekir yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ormancı Bekir yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
gülhans
gülhans, @gulhans
8.6.2012 10:41:42
sevgili yazar arkadaşım bir kaç yazım hatası dışında güçlü bir hikayenin bizleri içine çekeceğini görüyorum.okurken eski üstatların tadını buldum.inanıyorum ki çok güzel bir hikaye çıkacak kaleminizden.saygı ve selamlarımla.
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
6.6.2012 16:45:27
Sevgili Selim.

Çok güzel başlamışsın..Başka bir arkadaşınm da dediği gibi nazımı da nesiri de döktürmüşsün. Öyle olunca da sonuç kendiliğinden ortaya çokmış...Harikasın Can...Şahane bir yazı olmuş. Kutlarım. Nazar boncuğu ve maşallahı da benden olsun.


Selam ve sevgilerimle.
VarolT
VarolT, @varolt
6.6.2012 13:10:33
Selim bey,
hikaye güzel, nazım, nesir, üslup çok güzel, daha ne olsun devamını bekliyoruz.
O qué
O qué, @o-qu
6.6.2012 12:10:03
Tebrikler güzel gün seçkisi ve onun yazarına..
Saygılar
SEVİLAY DİLBER
SEVİLAY DİLBER, @sevilaydilber
5.6.2012 15:06:15
sevgili selim bey..
öykünüzü beğeniyle okudum..
kaleminize sağlık..
selamlarımla..
erolabi
erolabi, @erolabi
5.6.2012 09:00:27
Sevgili dadaş..
geçen sene köyde geçirdim tatilimi.
yaylaya Likapa toplamaya gittim(Bknz. Likapa -google'dan)
yaylanın sırtlarında elinde tahra(küçük balta) bir amca ile karşılaştım.
"Memedali" ben dedi."orman mahafaza memuriyim" saatlerce konuştuk.
Hangi yamaçta ne var..hepsini biliyordu. Bana bölgeyi anlattı. Gördüğü hayvanları ,olayları. İki saat sohbet ettik.
ve Orman Muhafaza Memurlarının memleket için ne demek olduğunu anladım.
Erzurumlu olursa,şairlik de varsa..yandı valla ormanın tilkileri.
Selam ve saygı ile.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
5.6.2012 07:46:27
güzel başladı
hayırlısı
evet takipteyiz
saygılarımla
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
5.6.2012 02:25:22
kalem kavi.... meraktayız usta.... saygılar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL