12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2252
Okunma

Eğer yetişmekte olan bir evladınız varsa ve bu evladınız Allah saklasın ve de korusun (!) Tarih öğretmeni ya da araştırmacısı veya benzeri tarihle ilgili bir meslek seçmeyi düşünüyorsa zinhar engel olunuz.Hatta gerekirse kafasını kesip telef edin ama sakın ha sakın tarihçi olmasına müsaade etmeyin. Çünkü tarihçi olduğu, bu sıfat ile sıfatlandırıldığı andan itibaren işi bitmiştir. Ruhuna el Fatiha. Haaa bir de Din Dersi Öğretmeni. Bunu da olmasınlar sakın.
Öğretmen olacak mesela. Gitsin Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Resim, Müzik, Beden Eğitimi, ne öğretmeni olursa olsun ama yukarıda zikrettiğim iki branştan kesinlikle uzak dursun.
Neden mi?
Kendimce açıklayayım:
Vatandaş soruyor…Vatandaş dediğim öyle sokaktaki vatandaş değil. Okumuş, mürekkep yalamış, koca koca üniversitelerin koca koca fakültelerini bitirmiş vatandaşlardan bahsediyorum. Meslektaşlarımdan yani…
Vatandaşın elinde beşinci baskısını yapmış bir kitap var ve açıyor o kitabı soruyor: Kitap yukarıdaki kitap işte… Soruya geçmeden önce yazarın kitapla ilgili açıklamasına bir göz atalım.
Ali Kemal Meram der ki:
‘’ ’Binlerce Osmanlı tarihi yazıldı şimdiye kadar. Yüzlercesi de Batı ve Doğu dünyasında yazıldı. Ne var ki, bunların içinde yalnız birkaçı, gerçeklerin pek azına şöyle bir değinip geçti.
Hiçbiri, Osmanoğulları’nın ve meydana getirdikleri hanedanın soy kökenine, kurdukları devletin akıl durduran, bir benzeri görülmedik çarpık düzenine değinmedi.
Anadolu’da kurulmuş Türk devletlerini tek tek ortadan kaldırarak, tutsak aldıkları milyonlarca Türk’ü yüzyıllar boyu yağma ve talan savaşlarına sürüp onların kanları ve canları karşılığında çul çadırdan mermer saraylara kavuştuklarını açıklamadıkları gibi, özellikle ’Fatih’ diye anılan 2. Mehmet’in başlattığı Türk düşmanlığının 477 yıl sürdürüldüğünü açıklayan olmadı. [ 477 yıl sürdürülen bir Türk düşmanlığı varsa, bu topraklarda Türk diye bir şey kalmamış olması gerekir ya orasını karıştırmayalım. ]
Türk soyundan gelen tek bir kişinin bile 477 yıl süresince, devlet yönetiminde yer almasına izin verilmediği açıklanmadı.
Batana dek devlet yönetiminin satın alınmış, tutsak edilmiş dönme ve devşirme Hıristiyanlardan oluştuğunu hep gizlediler. Onları yalnız övdüler, yücelttiler. Eşsiz birer kahraman, benzersiz bilge kişiler olarak nitelediler. Özellikle, gerçekleri yansıtmamakta direnen okul kitapları ile Türk insanını kandırdılar.
Ben bu belgeselde, şimdiye kadar gizlenen gerçekleri apaçık yazdım. Bir Türk yazar olarak ulusal görevimi yerine getirdiğime inanıyor ve Atatürk’ün ölümsüz ruhuna adıyorum.’
ATATÜRK’ÜN ÖLÜMSÜZ RUHUNA ADAYACAK Kİ KİTABA YÖNELİK ELEŞTİRİ, HATTA SALDIRILARIN PEŞİN PEŞİN ÖNÜNE ENGELİ KOYSUN…’’YAHU , ADAM ATATÜRKÇÜYMÜŞ ELLEMEYİN ‘’ DİYELİM.
Neyse…Şimdi gelelim bana sorulan soruya?
‘’ Hocam, Yavuz Sultan Selim, oğlu Süleyman’ı ( Kanuni ) öldürmeye teşebbüs etti mi? Gayet güzel bir soru değil mi? Neticede okuduğu o kitapta böyle bir bilgi görmüş ve de sorar tabi ki. İşin ilginç tarafı bir gün önceki ‘’Muhteşem Yüzyıl ‘’ dizisinde de bu konu işlenmiş… Her neyse cevap veriyorum: ‘’ Hocam ben İlber Ortaylı değilim, Murat Bardakçı da değilim. Her konuyu bilmem mümkün değil. Ama bildiğim kadarıyla Yavuz’un tek erkek evladı vardı ve onu öldürseydi Osmanlı Hanedanı sona erecekti. Dolayısıyla ben ihtimal vermiyorum bu olaya…Peki bu cevap tatminkar oluyor mu? Hayır elbette... Çünkü bizim memlekette elini sallasan tarihçiye değiyor. Bir başka arkadaş giriyor devreye ‘’ Kanuni’nin başka erkek ve kız evlatları da vardı’’
Yine argo yazacağım kusura bakılmasın: ‘’ Aha da sıçtık…Bak millet biliyor ama ben koskoca tarih öğretmeni olarak bilmiyorum Yavuz’un başka erkek çocuğunun da olduğunu ‘’ diyorum ve hemen çaktırmadan internette Google Amca’ya soruyorum…Çünkü benim bildiğim tanıdığım üç evladı var Süleyman, Hatice, Beyhan…Ayrıca ben kendi sülalemin bile iki üç nesil öncesindeki tüm üyelerini tanımayan biri olarak nereden bileyim Yavuz’un kaç çocuğu olduğunu…Hem bana ne yahu…Yok olmaz..Bilmeliymişim…Meğer Yavuz’un yedi kızı , Süleyman dahil resmi kayıtlı dört oğlu varmış. Lakin oğullarından üçü küçük yaşta ölmüşler… Oh ya Rabbi şükür..Demek ki dediğim doğruymuş. ‘’ Yavuz, Kanuni’yi öldüremezdi çünkü başka erkek evladı kalmamıştı tahta geçecek’’ diyor ve havamı basıyorum. Haa unuttum bu muhabbeti yaparken bir taraftan da bir şeyler atıştırıyoruz….Bir arkadaş oradan kol böreği(!) uzatıyor bana ‘’ Hocam varmış bir başka erkek oğlu daha.’’ Kimden bahsediyorlar dersiniz? Yavuz’un gayrı meşru evladı olan ve herkeslerden sakladığı Üveys Paşa’dan bahsediyorlar (!) Yani Üveys Paşa diye bir oğlu daha varmış bizim zampik (!) Yavuz’un ama her ne hikmetse bir sürü sadrazam, devlet adamı,hatta şeyhülislam, kırk bin civarında Türk’ün kellesini -sırf Türk oldukları için- alan bu zalim ve soykırımcı herif bir şeylerden korkmuş ve bu evladını gizlemiş…Öylece ağzım açık dinliyorum. ‘’Vay anasını beee güya Tarih öğretmeni olacağız. Bir halt bildiğimiz yokmuş. İyi de her bi şeyi bilen bu vatandaşlar bana niçin soruyorlar ki?’’ Onu da anlayacaksınız nasılsa . Az sabır.
Üvey annemin güzel bir sözü vardır ‘’ Oğlum mantığın yoksa burnunun deliği de mi yok?’’ Bir şeyleri bilmeyebilirsin. Ama okuduğun, dinlediğin bir konu hakkında yorum yapmak için Yüce Rabbim sana bir beyin vermiş onu kullan. Onu kullanamıyorsan burnunu kullan ve duy o pis kokuyu bari.
Yooo yanlış anlamayın. Henüz gayet sakinim. Kendi cehaletime kızgınım o kadar. Ben nasıl olur da Üveys Paşa’yı bilmem.
‘’ Tüh bana tühler bana…Ulan Yavuz… Biz de seni adam sanırdık. Hatta son deminde nedim’in Hasan Can’a ‘’ Ya Hasan Can..Sen bizi bu güne kadar Allah’a yakın değil de kime yakın sanırdın’’ diye ağladığını söyler dururduk senelerdir. Meğer evlat katilliğine soyunmuş hainin biriymişsin. Has evladını -sana rakip olacak korkusuyla - ortadan kaldırmaya çalışıp yerine piç evladını getirecektin devletin başına ha? İyi de o güne kadar herkes onu basit bir Osmanlı Paşası olarak bildiğine göre kim inanacaktı senin evladın olduğuna? Neyse takmayacaksın bu tarafına…Kooskoca beş baskı yapmış kitap yalan mı söyleyecek.( Bizdeki beşinci baskısıydı. Sonradan belki on beş- yirminci baskısı filan yapılmıştır.)
Sinirlenmeyeceğim…Sinirlenmeyeceğim…Sinirlenmeyeceğim…Sakin ol Sami…Aman gözünü seveyim sakin ol…
-Hocam…O nedim denilen erkekler filan da hep padişahların oğlanlarıymış.
-Oğlanları derken? Onlar da mı oğullarıymış?
-Yok hocam…Kullandıkları ‘’gay’’ lermiş.
-Ya şu kitabi bir ver bakayım.
Kitabı alıyorum…Kapağında bir resim. Osmanlı haremiyle ilgili tabii ki. Çıplaklar kampında bile göremeyeceğiniz bir tablo. Bizim padişahlar çok fakir olsalar gerek ki zavallı kadınlara bir parça bez bulup da hiç olmazsa göğüs ve ...( ya şimdi ne yazayım arkadaş anlayın işte ) oralarını örttürememişler. Kasaplık et gibi üst üste atıvermişler hareme.
‘’Hocam şimdi siz bu kitabın tarafsız ve objektif bir görüşle yazıldığını mı söylüyorsunuz ‘’ diyorum. Bir başka arkadaş devreye giriyor: ‘’ O kitap bir referans kitabıdır. Yazdıklarının hepsi doğrudur.’’
Rengim yavaş yavaş kırmızıya dönüşüyor. Elimi göğsümün üzerine hafif hafif dokunup derin nefesler alarak içimden ‘’ Sakiiiinnn, sakiiinnn, sakiiinnn’’ diyorum kendi kendime.
Can alıcı sorular yağıyor daha sonra adeta yağmur gibi. Birine cevap yetiştiremeden öteki geliyor ve işin ilginç tarafı soruları soranlar cevabını zaten biliyor. Tabii merak edilebilir.O halde niçin soruyorlar? Tek sebebi var: ‘’ Haklısınız ‘’ dememi bekliyorlar. ‘’ Haklısınız ‘’ desem rahatlayacaklar. Huzuuur ve sükuuun içinde kafasını iğfal edecekleri yeni birini arayacaklar. Ve kazandıkları bir zaferin tadını çıkaracaklar. Çünkü amaç bir şeyler öğrenmek ya da en azından bazı fikirleri karşılıklı münazara etmek değil…Amaç galibiyet elde etmek… Lakin bende de baba tarafından kürt, ana tarafından laz inadı var bir türlü pes etmiyorum.
Geliyor sorular akın akın
-Mesela hocam bu heriflerin ( Padişahlar ) Hepsinin anası yabancı. Hiç biri Türk asıllı değil.
-Evet doğrudur ne olmuş? ( Ki bu da yanlışmış. İlber Ortaylı Hoca bunun doğru olmadığını açıklamış bu kitap ile ilgili sorulan bir soru üzerine. )
-Bunlar hep Türk düşmanlığı yapmış ve oğullarına da Türk düşmanlığı aşılamışlar. Mesela Yavuz Anadolu’da kırk bin Türkü öldürmüş Türk oldukları için.
-Yahu Türklük dediğin şey nedir senin. Şimdi kim ne kadar Türk, ne kadar yabancı diye kan testi yapıp milletin kafa tasını kumpaslarla mı ölçeceğiz yani? O annesi babası Türk değil dediğiniz Padişah anneleri senden de benden de daha Türk’tür. Öte taraftan…Hocam,Yavuz zamanında öldürülen kırk bin Türk, Türk oldukları için öldürülmediler. Eğer onların Türk oldukları için öldürüldüğünü söylersek bu gün Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da öldürülen on binlerce kürdün de kürt oldukları için öldürüldüğünü söylemiş oluruz.
-Olur mu öyle şey yahu…Bu gün devlete karşı bir isyan var. Ne yapsın devlet yani elini kolunu bağlayıp isyancılara ‘’aferin’’ mi desin?
-Hah işte hocam…Yavuz Sultan Selim’in yaptığı da bu dur. İran Şah’ına yönelmiş, Osmanlı’yı bir Safevi Devleti haline getirmek isteyen isyancılarına karşı yapmıştır o katliamı. ( katliam da diyorum ha…Yanlış anlaşılmasın ) Yani Türk oldukları için öldürülmemiştir onca insan. Böyle bir olayın haklılığı, haksızlığı ayrıca tartışılır ama ‘’Türk oldukları için öldürüldüler’’ asla denemez.
-Hocam bak bu kitapta ne yazıyor?
Hafiften hafiften buharlar çıkmaya başlıyor ‘’ Kitabının da yazarının da’’ diyeceğim ya stajyer bir bayan öğretmen var ayıp olacak. Kızcağız daha bir senelik. Gözü korkmasın ve yanlış izlenimler elde etmesin… Derin nefesler almaya devam.
-Ne yazıyor abi?
-Osmanlılarda Çandarlı Halil Paşa dışında Türk sadrazam iş başına getirilmemiş. İşte bu durum da -anası yabancı olan- padişahların, bu devleti yabancılara yönettirdiğini gösteriyor.
-Güzel abim. Bu bilgi yanlış. Kim demiş Çandarlılar dışında Türk sadrazam gelmedi diye?
-Hocam bu kitap öyle diyor
-Yahu abim ( Hoca benden yaşlı azıcık ) Mesela Köprülüler var adamlar bir devre damgasını vurmuşlar…Vezirköprülü bunlar…Türk yani…Sonra III. Ahmet’in sadrazamı İbrahim Paşa…Türk( İlk etapta aklıma onlar geldi )
Bu sefer de o kitabı referans olarak gösteren arkadaş Google hazretlerine soruyor ve aldığı cevap : Evet Nevşehirli İbrahim Paşa Türk’tür diyor. Yıkılıyorlar adeta. Kitapta bir yalan çıktı ortaya ama onlar da pes etmiyor hani. Kooos koca referans kitabında(!) o kadarcık hata olabilir değil mi?
Daha sonra konu Din Kültürü öğretmeninin alanına kayıyor ama o yok okulda. Kabak yine benim başımda patlayacak. Cumadan Cumaya alnı secde gören ben, okulda din adına sorulacak sorulara da cevap yetiştirmeliyim Din Kültürü Öğretmenimizin olmadığı zamanlarda. [ Bu da ayrıca ağlanası bir durumdur ya konu dışı olduğu için oraya dokunmuyorum.] (Haaa hemen söyleyeyim: Din Kültürü öğretmenimiz de bu sitede ‘’Eylül 20’’ rumuzuyla şiir ve son zamanlarda da öğrencilerinin yazılarını yayınlıyor )
-Hocam dinimizde var mıdır ? Bir sürü küçücük kızı, erkeği ailelerinden zorla alıp ondan sonra onları hareme doldurup kız, erkek demeden kendi cinsel arzularının hatta sapıklıklarının doğrultusunda kullanmak? Bu nasıl Müslümanlık böyle?
-Yani diyorsun ki bizim padişahlar kız ya da erkek demeden hareme bir sürü çocuk doldurmuşlar canları istedikleri zaman da onları cinsel arzularını tatmini için bir kağıt mendil gibi kullanmışlar öyle mi?
-Evet. Bak bu kitapta öyle diyor.
Artık İspanya arenalarında sırtına bir sürü şiş saplandıktan sonra bir de dalga geçer gibi karşısında kırmızı bez sallanan boğaya dönüşüyorum.
-Yahu abi o kitapta öyle diyor diye her şey doğru mu? Anasını sattığımın herifinin biri çıkmış o da Atatürk’ten ‘’Gay ‘’ diye bahsetmiş…Şimdi bunu olduğu gibi doğru mu kabul edeceğiz yani
-Kimmiş o dürzü?
-O dürzünün adı Rıza Nur.
-Haa o mu…O delinin teki zaten. Ona inanılmaz.
-Senin deli dediğin o adama bazıları Doktor, bazıları da filozof diyorlar.
-Ne yani şimdi…Senin referans kitabın da bu mu?
-[ Allahu Ekber Çattık belaya…] Ben sadece ve sadece sana her okuduğuna aldırma, Her okuduğunu hemen peşin peşin kabul etme diyorum. Memlekette ağzı olan konuşuyor.
Bunları bu şekilde yazıyorum ya sakın Sami Hoca’yla bir başka öğretmen tartışıyor diğerleri de dinliyor sanmayın. Dört koldan taarruza uğramış vaziyetteyim aslında. Ben sanki tek kişiyle konuşuyormuşuz gibi yazıyorum. O öğretmenler odasında tek olan sadece benim. Diğerleri birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde.
-Yahu tutturmuşsunuz bir Osmanlı da Osmanlı…Altı yüz sene bu insanlar bu Türk Milletine yapmadık kötülük bırakmamış. Altı yüz sene bizi bunlar yönetmiş.
Artık dilimin altındaki baklayı çıkarıyorum.
-Yani diyorsun ki altı yüz sene boyunca biz Türkleri anası, hatta babası belli olmayan piçler yönetti. Biz bu piç oğlu piçlere, sapıklara, gay lere, o… çocuklarına, fahişelere, fahişe analılara ‘’ padişahım çok yaşa ‘’ deyip kölelik yaptık. Karılarına, analarına ‘’Sultanım ‘’ deyip kıçlarını yaladık. Dönme, devşirme - transseksüellere ‘’ Sadrazam Paşa’’ deyip önlerinde el etek öptük öyle mi?
-Aynen öyle
-E o zaman biz geri zekalı bir milletmişiz.
-Burada Türk milletiniz zekasını konuşmuyoruz. Konumuz bu değil.
-Neyi konuşuyoruz peki? Bu topraklarda yaşayan ve halkının büyük çoğunluğu Türk olan bir devletimiz var ama başımızda altı yüz sene boyunca sapıklar, gayler, fahişeler, anası babası belli olmayan, hatta en önemlisi Türk bile olmayan bir sürü herife kaderimizi terk etmişiz. Koyun gibi onların arkasından gitmişiz. Onlar bize kul demiş biz de onlara Rab diye tapmışız…Bu geri zekalılık değil de nedir? Herifler üç yüz çadırlık bir aşiretken bir Anadolu’da var olan Koskoca bir Karamanoğulları Beyliği ( hatta Devleti ) Bunlara boyun eğmiş. Demek ki biz geri zekalı bir milletmişiz
-Aynen öyle hocam ( İnanması zor…Hatta imkansız ama bu cevap verildi bana )
-E o zaman neyden şikayet ediyorsun? Ne öğrenmeye çalışıyorsun. Ya da nereye varmaya çalışıyorsun?
-Ben Osmanlı değilim. Osmanlı olmak istemiyorum.
-İyi abi ne diyeyim…Hayırlı uğurlu olsun. Demek ki sen yağmurlarla birlikte topraktan çıkan bir mantar gibi evveliyatın olmadan birden bire neşvü nema eyledin bu topraklarda.
-Benim atam da dedem de Türk’tü. Osmanlı değil?
-Hımm az önce geri zekalı olduğunu kabul ettiğin Türk , bizim atamız demek ki? Gay olmaktansa geri zekalı olmayı kabul ediyoruz bu durumda… Peki sonra nasıl akıllandık?
-Sonra içimizden bir Atatürk çıktı bizi yeniden yarattı.
-La ilahe illallah.
-Ben Arap da değilim. Arap kültürünü kabul etmiyorum.
-Ne diyim abi. Vatana millete hayırlı uğurlu olsun.
Resulullah (sav) bir gün ”Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?” diye sordu Sahabeler :“Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!” dediler . Resulullah (sav): “Hayır,” dedi, “gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hâkim olabilen kimsedir”
Ortamı terk etmek yapılacak en akıllıca işti. Varsın arkamdan bir yobazı daha hâk ile yeksan etmenin tadını doya doya yaşasınlar kendi akıllarınca…SONUNDA PES ETTİM.
*
DEĞERLİ SİTE SAKİNİ ARKADAŞLARIM….
’’ERAY- BEN VE TİYATRO...AMAN ALLAH’IM ‘’ BAŞLIKLI YAZI DİZİMİZ-SADECE BANA AİT BİR YAZI DİZİSİ OLMADIĞI İÇİN - ONU BİTİRMEYE ÇALIŞACAĞIZ ARKADAŞIM ERAY ÖZGÖR SARIKAYA İLE BİRLİKTE .( O dizi artık Boynumuzun borcu oldu sizlere karşı…Kendi adıma Ahval-i perişanım ne olursa olsun o yazı dizisi bitecek… ) ONDAN SONRA YAZILARA UZUN BİR SÜRE ARA VERECEĞİM. YAZILARIMDAN DA ANLAYACAĞINIZ ÜZERE, BİZZAT KENDİMİN DE FARKETTİĞİM GİBİ OLDUKÇA ÖNEMLİ ÖLÇÜDE TAMİR, ONARIM VE TADİLAT GEÇİRMEM GEREKİYOR. NORMAL AYARLARIMA DÖNDÜKTEN SONRA UMARIM TEKRAR ARANIZA DÖNERİM.( YAZILARIMLA TABİİ Kİ…YOKSA HEP ARANIZDAYIM ) BİR MÜDDET İÇİN SADECE OKUYUCU OLACAĞIM.
HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM. ALLAHA EMANET OLUN.